islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

KUR’AN VE SARIMSAK  

KUR’AN VE SARIMSAK  
8 Ağustos 2022 09:54
A+
A-

Yaptığımız araştırmalara göre Kur’an-ı Kerim’de 27 bitkinin adı da geçmektedir. Bunlardan bir tanesi de “fûm” yani sarımsaktır. Sarımsak, insan iştahının arzu ettiği bir sebzedir. Bu konu, Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle dile getirilmektedir:

Hani sizler, ‘Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız. Ona göre bizim için Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın’ demiştiniz. O da size, ‘Hayırlı olanı, şu düşük olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Şehre inin, istedikleriniz orada vardır’ demişti. Onların üzerine zillet ve yoksulluk çöktü. Böylece onlar, Allah’ın ayetlerini inkâr etmelerinden ve peygamberleri haksız yere öldürmelerinden dolayı Allah’tan bir gazaba uğradılar. Çünkü onlar, isyan ediyor ve aşırı gidiyorlardı.”[1][1]

Hz. Muhammed (sav.) de sarımsağı yemeyi tavsiye etmiş ve onun çeşitli hastalıklara karşı ilaç durumunda olduğunu şöyle anlatmıştır:

“Sarımsağı yiyin, onunla tedavi olun. Zira o, yetmiş derde devadır. Eğer bana melek gelmeseydi, muhakkak ki ben de onu yerdim.”[2][2]

Bundan anlaşıldığına göre Hz. Muhammed (sav.), sarımsağın faydalı olduğunu, ancak kokusunun çevreyi rahatsız ettiğini, başka­larını rahatsız etmemek şartıyla onu yemenin sağlık açısından faydalı olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle o, sarımsak ve soğanı yi­yen kişilerin, kokusu gidinceye kadar başkalarının yanına yaklaş­mamalarını tavsiye etmiştir:

“Her kim soğan ve sarımsak yerse, (kokusu gidinceye kadar) mescidimize (insan topluluklarına) yaklaşmasın! Eğer mutlaka yemek isterseniz, pişirerek kokusunu öldürünüz!”[3][3]

Eski Yunanlılar, Romalılar ve Ortaçağ İspanya’sında da, toplum içinde sarımsak kokusundan uzak durmaya özen gösterilmiştir.[4][4] 

Sarımsak, dünyadaki tüm ılıman iklimlerindeki bahçe ve bostanlarda yetişmektedir. Ancak onun anayurdunun Asya olduğu ve daha çok Akdeniz kıyılarında yetiştiği kaydedilmektedir.[5][5] Sarım­sağın tazesi de kurusu da, çiğ olarak, pişirilerek ve kızartılarak yen­mektedir. Onun toprak altındaki başı, asıl sarımsak soğanıdır. Bu soğan, birçok dişlerden meydana gelmektedir. Bu dişlerden her biri, bir sarımsak hükmündedir ve bunlar toprağın altına ekilince yeşermektedir.

Milattan üç bin yıl önce, taşlara yazılmış sarımsak reçeteleri bulunmuştur. Eski Mısır papirüslerinde, milattan 1600 yıl önce Mı­sır piramitlerinin yapımında çalışan işçilerin, günlük yemeklerinde yeterli miktarda soğan ve sarımsak bulunmadığı için çalış­maları aksatarak greve gittikleri kaydedilmektedir.[6][6] 

Sarımsak, çok eski zamanlardan beri tıbbi alanlarda kullanılmaktadır. Bilimsel olarak sarımsağın mikrobik hastalıklara karşı kullanıldığı, öksürüklü hastalıklarda göğsü yumuşattığı, kandaki pıhtılaşmayı önlediği ve daha pek çok hastalıklara karşı ilaç olduğu tespit edilmektedir.[7][7] Son zamanlarda sarımsağın, kanser gibi hastalıkların mikroplarına karşı çok etkili olduğu ileri sürülmektedir. Bu konuda yapılan bazı deneylerin, olumlu neticeler verdiği kayde­dilmektedir.[8][8] Sarımsağın ezilerek balla karıştırılıp yendiğinde, balgamı söktüğü ve bağırsaklarda bulunan tenya ve benzeri para­zitleri temizlediği söylenmektedir.[9][9] Halk arasında da, sarımsağın tansiyon için yararlı olduğu kanaati yaygın bulunmaktadır. Sarım­sağın faydalarını maddeler halinde şöyle bir sıralamaya tabi tutabiliriz:

1 – Antiseptik etkisi nedeniyle yaraların temizlenmesinde kullanılır.

  1. – Kalbi besleyen damarları genişletir.
  2.  – Kalp kaslarını kuvvetlendirir.
  3.  – Kan basıncını ayarlar ve tansiyonu düşürür.
  4.  – Kanı zehirleyen ve sirkülâsyonu bozan maddeleri ortadan kaldırır.

6 – Üst solunum yolları enfeksiyonlarına iyi gelir.

7 – Tüberküloza karşı tedavi edici etkisi ispatlanmıştır.

8 – Kabızlığa, ishale ve mide bulantısına iyi gelir.

9 – Karaciğer ve safra salgısını artırır.

10 – Sindirimi düzenler.

11 – İştahı açar.

12 – Sinirleri kuvvetlendirir.

13 – Uykusuzluğu giderir.

14 – Sarılığı tedavi eder.

15 – Cinsel kudretsizliği önler.

16 – Bağırsaklardaki parazitleri düşürür.

17 – Sesi güzelleştirir.

18 – Saç dökülmesini yavaşlatır.

19 – Zor iyileşen yaralarda kullanılır.

20 – Nasır, çıban ve siğil tedavisinde kullanılır.

21 – İdrarı söktürür ve idrar yollarında taş oluşmasını önler.

22 – Bağırsaklarda kokuşma yapan bakterilerin gelişmesini önler.

23 – Akut veya kronik kalın bağırsak nezlesini tedavi eder.

24 – Boğaz iltihaplanmasında ve boğmaca hastalığında kullanılır.

25 – Böcek ve yılan sokmalarında kullanılır. [10][10]

Sapı ve yaprağıyla sarımsağa benzeyen pırasa da, kışın çok tüketilen bir sebze türüdür. Soğan ve sarımsak gibi C vitamini bakı­mından zengin olan pırasa, çiğ olarak yendiği gibi, daha çok pişiri­lerek yenmektedir. Soğan, sarımsak ve pırasanın üçü de, yaprak­ları arasında çıkan çiçeklerinden oluşan tohumla çoğalmakta ve üçü de aynı hava ve iklimi sevdikleri için, aynı yörelerde yetişmek­tedir.

Prof. Dr. Nurettin Turgay

 

[11][1] el-Bakara2/61.

[12][2] el-Hindî, Kenzu’l-Ummal, XV, 27. (Hadis no: 40939)

[13][3] Ebû Dâvûd, Et’ime, 40.

[14][4] S. Günay Akarsu, Hayat Ansiklopedisi, “Sarımsak”, Hayat Yayınları, İstanbul  tsz., V, 2807.

[15][5] Akarsu, Hayat Ansiklopedisi, “Sarımsak”, V, 2807.

[16][6] Bkz. Aydüz, Besinler ve Şifa, s. 58.

[17][7] Adil Asımgil, Şifalı Bitkiler, İstanbul 1993, s. 230 vd.

[18][8] Bkz. Nurullah Okumuş, Bilim ve Teknik, (New Scientist’ten tercüme) Ekim 1991, sayı:287; Mustafa Öztürk, Bilim ve Teknik, (OMNİ’den tercüme), Temmuz 1991 sayı: 284.

[19][9] İbn Kayyım, Zâdu’l-Meâd, V, 26.

[20][10] Güzel, Kur’an’da Adı Geçen Besinler, s.126.

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.