islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5192
EURO
36,1876
ALTIN
2.964,12
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
9°C

ÇIPLAKLIK HAYVANLARA GİYİM İNSANLARA ÖZGÜDÜR

ÇIPLAKLIK HAYVANLARA GİYİM İNSANLARA ÖZGÜDÜR
13 Ağustos 2022 11:33
A+
A-

Çıplaklığın hayvanların doğası olduğu tespiti,  onu yaşayanları ve  savunanları bir aşağılama değil, bir hakikatin açığa vurulmasıdır.

Müşterek aklın ve ilmi verilerin belirlediği gibi  yeryüzünde türleri yüzbinleri hatta milyonları aşan canlılar içinde insanların  dışındaki bütün canlılar elbiseleriyle birlikte doğar ve yaşarlar.

İnsanlar ise yaşamları için giyinmeye ihtiyaçlı yatılmıştır ve ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem’den beri insanlığın doğasına  giyinme bilgisi kodlanmış ve estetiği de amaçlayarak nasıl giyinecekleri  onlara vahiy yoluyla öğretilmiştir.

Allah’ın insanlığa son mesajlarını içeren Kur’ân-ı Kerîm’in Araf suresini 26. ve 27.  âyetlerinde bu hakikat bildirilmiş ve giyinme kulluk görevi olarak yüklenmiştir:

Ey Âdemoğulları! Size katımızdan, hem çıplak vücutlarınızı  örtesiniz diye, hem de bir görkem-güzellik nesnesi olarak giyim kuşam yapma bilgisini bahşettik; ama Allaha karşı sorumluluk bilinci örtüsü daha hayırlıdır. İşte bu örtünme bilgisi ve emri de  Allah’ın insanların düşünüp öğüt alabileceği görev yükleyici âyetlerindendir.
Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanız olan  Adem ile Havva’nın çıplak vücudunu / çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları bulundukları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, kendilerini göremeyeceğiniz yerden  sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık. “

(Çoğulu Sevât olan Sevete kelimesi Maide 31’de ölü insan vücudu anlamına  kullanılmaktadır.)

Bu âyetlerde giyinerek genelde vücudumuzu ve özelde ön-arka ve  uyluk dahil   yakın çevresinin örtülmesi emredilmiştir. Çıplaklığın Şeytanî bir vesvese olacağı da açıklanmıştır.

Kadın ve erken giyimini nasıl olması gerektiğine  geçmiş ilahi kitaplar yanısıra Kur’an’da da yer verilmiştir.  Ahzab 59, Nûr 30-31 ve 60. âyetleri  giyim konusundadır.

Giyinme Emrini Uygulayıp Tebliğ İle Yükümlüyüz

Nasıl giyinileceği konusu kulluk görevimiz olarak açıklandığı için biz Müslümanlar bu emri kişisel hayatımızda  hem uygulamak ve hem de tebliğ etmekle yükümlüyüz.

Yaygın olarak kullanılan ve medenî olan bir insanın ilkellik olarak algılaması gerekecek  bir söylemle “bana ne” diyemeyiz. Ekonomik sömürü gibi bir tür kültürel sömürü olan çıplaklığa da karşı çıkmalıyız.

Hiç şüphesiz Rabbimizin emri gereği tebliğimizi her düzeyde insanın makul bulacağı ölçüler  çizgisinde hikmet/ilmî metod ve güzel öğüt yöntemiyle yapacağız. Ancak muhataplarımızın bir kısmının giysi/örtünme kuralına karşı tavır sergileyebileceği ve   doğal dengeyi bozucu ve karşılık vermeyi gerektirecek olumsuzluklar  sergileyebileceği  de  bir hakikattir. Nitekim hikmetle ve güzel öğütle çağrı yapılması gereğini açıklayan  Nahl 125  ve de 126. âyetlerde bu duruma şöylece işaret edilmektedir:

“  İnsanları düzeylerine göre ilmî metodla ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır; ve onlarla en güzel, en inandırıcı yöntemlerle tartış. Hiç  şüphesiz, yolundan kimin saptığını en iyi bilen senin Rabbindir ve yine doğru yola erişenleri de en iyi bilen O’dur.
Bunun içindir ki,
tartışmada zora başvurmanız gerekirse, ancak onların sizi zora koştukları kadar zora başvurun. Fakat eğer sabreder kendinizi tutarsanız, bilin ki, güçlüklere göğüs germesini bilen kimseler için bu daha iyi, daha hayırlıdır.” (Nahl 125-126)

Giysinin Ahlâkı Amacı

Tebliğde sorunlar yaşanabileceği için önceden giysinin /örtünmenin Ahzab 59’da  değinilen “kadının iffetli olarak tanınıp sözlü veya fiilî olarak incitilmemesi “ şeklindeki ahlakî amacına vurgu yapılmalıdır.  Bunun için de mevcut çıplaklık belirlenerek doğurabileceği sakıncalar konu edilmelidir.

Ateizme ve deizme eğilimli eğitim sistemimiz ve medyasal düzenimizin etkisi ile ve kişiler arası etkileşim yoluyla kadınlarımız ve kızlarımızda  gözlemleyebildiğimiz üzücü tezahürler şunlar:

Mini etekler iyice kısaldı. Üreme organına sınır şortlar giyiliyor. Göbekler dışarıda. İç çamaşırlardan arınma başladı. Göğüsleri ve ön ve arkayı  belirginleştirici daracık giysiler giyiliyor.

Ahlakî kayıtları dışladığı ve dikkatleri şehevi arzuları celbetmek amacını taşıdığı için bir sapıklık türü olan  teşhircilik olarak  görebileceğimiz bu yozlaşma elbette  konu edilecektir.

Konu edilirken vücutların teşhiri olan şeytanî görüntülerin yapabileceği ahlakî tahribat ve sebep olabileceği  tecavüzler gündeme taşınacaktır.

Sözlü ve fiili   tecavüz nedeni olarak tasvip edemeyecek olsak da  böylesi şeytanî giyimler ve  vesveselerin irade zaafı gösterecekleri tahrik edeceği ve şiddete yönelteceğine işaret edilecektir.

Çıplaklığı içeren modern giyim çirkinliği onaylanmıyorsa bakılmamalıdır” şeklindeki batıl öneri, gözlerin korunması ile ilgili Kur’ânî ilke ile uyumlu  görünüyorsa da bu  teşhircileri mazur göstermez.

Hiçbir İfade Şekli Teşhircilik Kadar Ağır Olamaz.

Mevcut yapıyı resme alınıp hatalar dile getirilirken kullanılan  bazı ifadeler, bazılarımızca sakıncalı görülebilir. Ama değil aşağıda örneklendireceğimiz türden makul olanı, hiçbir ifade biçimi teşhirciliğin pisliği ve piçliği kadar ağır görülemez:

“Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkânı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık. 100 yıl önce dedelerimizin yatak odasında göremediği kıyafetleri biz çarşıda pazarda plajda görüyoruz. Neden? Bu kadınların başında yok mu adamları, abileri, babaları, kocaları? Geçtim helali haramı hadi buna inanmıyorsun. Tamam, ateistsin, imanın zayıf… Ya hiç mi kıskanmıyorsun?

Bazılarımızın  gereksiz bulabileceği  ifadelere yoğunlaşarak teşhirciliğe sıcak bakılma gafletine düşülmemelidir. Çünkü eleştiriler kadınlık camiasına  değil teşhircileredir.

Kendimizi eleştireceksek önce nasıl giyinilmesi gerektiğini öğrenip öğretmedeki sorumsuzluğumuz ve duyarsızlığımızdan başlamalıyız.

Açılıp Saçılan Kadınlarımıza Gelince

Yazımızı Süleymaniye camiinde 45 yıl kadar önce sunduğumuz Cuma hutbemizden aynen alıntılayacağımız  bir bölümle bitirelim:

Vücudun tabiî güzelliklerini ve cinsî yönden çekici uzuvlarını açığa vurmak kuşkusuz kokuşmuş bir top­lum geleneğinin, gayr-ı İslâmî bir aile terbiyesinin ve­ya bir iç bozukluğunun sonucudur.

İslâm’la çatışan açık giysilerini kadınlık cazibesini artırmak ve dişi olarak ilgi görmek amacıyla  giymedik­lerini ileri süren kadınlarımız iddialarında samimi ise­ler neden Allah’ın rızasını kazanarak Cennet’e girmek, biz babaları, kardeşleri ve eşlerini de ızdıraptan kurtar­mak istememektedirler.

Bizler kabul etsek dahî onların iyi niyetli olmaları şehvet dolu bakışlara muhatap olmalarına, cinsî duy­guların tatmin aracı görülmelerine engel olabilir mi?  Toplum ahlâkının zedelenmesine mani olabilir mi?

Onlar, artık İslâmî örtünmenin kadının kadınlık manasına aranması bulunması ve erişilmesi gereken bir enginlik kazandırdığını, kadının açıldığı zaman imanını za’fa uğratmakla beraber kadınlık manasını da kaybet­tiğini anlamalıdırlar.”

(Ali Rıza Demircan Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı İslam Nizamı İst. Beyan, 2008, sh. 597-601

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.