Dinimiz kalbî duyguların arılığını gideren, cinsi zaafları çoğaltan ve de zina eğilimini artıran bakışları haram kılmıştır. Zira bütün ahlâk dışı münasebetler önce bakışmalarla başlar. Gülümseme, selamlaşma ve konuşma ile gelişir. Buluşma ile sonuçlanır.
Zira Göz Kalbin Ana Girişidir
Zira göz kalbin ana girişidir. Kalp de bütün organlarımızın yönetim merkezidir. Duyu organlarımızdan, özellikle gözden kalbe şehevî duyguları uyarıcı ve azgınlaştırıcı mesajlar gelirse insan ahlâk dışı bir hayatın ve ilişkilerin arzulusu olur. Çünkü arzulu bakışlar Peygamberimizin ifadesiyle: «Şeytanın zehirli oklarından bir oktur...» (1) ve kalbe ekilen şehvet tohumlarıdır. Manevî zinadır. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur.
«Gözler de zina eder. Gözlerin zinası (şehvetle) bakmaktır.» (2)
Şehvetle bakan gözler İnsan vücudunda Cehennem’e açılan gedikler olabileceği için Kur’ün-ı Kerim erkek ve kadın olarak gözlerimizi korumamızı, bakışlarımızla fesada düşmememizi emretmiştir.
Nur Sûresinin 30.âyetinde şöyle buyrulmaktadır:
« (Ey Peygamberi) Mümin erkeklere söyle; gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar ve ırzlarım korusunlar. Bu, kendileri için çok temiz bir davranıştır. Şüphesiz ki Allah kullarının yapacaklarından hakkıyla haberdardır.»
Bu âyet ve izahını yapan hadîsler mümin erkeklerin nikâhlarına düşebilecek kadınların yüz ve eller dışındaki diğer uzuvlarına bakmalarının yasaklandığını açık olarak ortaya koymaktadır. Şehvetle bakıldığı takdirde şüphesiz yabancı kadınların ellerine ve yüzlerine bakmak da haramdır. (3)
Bu mevzuda ana İslâm’î düstur şudur:
«Dinimizin kadınlara örtünmesini emrettiği vücut organlarına bakmak mümin erkeklere haramdır.»
Bakışları sınırlandırıcı ilâhî ölçüler müminlerin kalbinde hâyâ duygularını kökleştirmek için olduğundan yalnız kadınlara bakmak haram kılınmamıştır. Er keğin erkeğe, kadının kadına ve kadınların erkeklere şehvetle bakması da haram kılınmıştır.
Ansızın Bakışlar
Gözlerin evlenilebilecek kadınlara şehvetle bakmaktan korunması ve bakışların yönlendirilmesi hususunda yüce Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:
«Bir bakıştan sonra tekrar bakma. Zira birinci bakış (kaçınılması mümkün olamayacağından) senin için Helâl ise de ikinci bakış (iradeyi kullanarak ve arzu duyarak olacağından) senin için Helâl değildir.»
İlk müminlerden Hz. Cerîr İbn-üAbdullah şöyle anlatıyor.
– Hz. Peygambere, ansızın bakmanın hükmünü sordum. Derhal gözümü çevirmemi emir buyurdu. (4)
Peygamberimiz refakatinde bulunan ve kadınlara bakan amcası oğlu Fazlın bakışlarım elini siper ederek engellemiş; kadınlara arzuyla bakmanın haram olduğunu fiilî sünnetiyle de bildirmiştir. (5)
Kadınların Erkeklere Bakışı
İslâm cemiyeti çarşısında, caddelerinde kadın görülmeyen cemiyet demek değildir. Bu itibarla harama bakmayı yasaklayan ölçü yalnız erkekleri değil kadınları da içine almaktadır.
Nur Sûresinin 31.âyetinde mümin kadınlara şöyle emrolunmaktadır.
«(Ey Peygamber!) Mümin kadınlara söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar...»
Açıkça anlaşıldığı gibi kadınların karşı cinse arzulu bakışlarla bakmaları da haramdır. (6)
Burada şu hususu açıklamakta fayda vardır.
Kadınlarımız için de cinsî duyguları kamçılayıcı şartların hâkim olduğu toplumumuzda mümin erkeklerin kadınların arzulu bakışlarını çelecek şekilde; vücut ve üreme organlarını belirtici giysi giyinmeleri caiz değildir. (7)
Kalpleri hançerleyen, ihlâs nurunu söndüren şehvetli bakışlardır. Devrimiz cahiliyye hayatında gerek erkekler ve gerekse kadınlar için gözleri haramdan sakındırmak oldukça güçleşmiştir.
Zira Rabbimizin örtünme emrine itaat etmeyen kadın ve erkeklerin yanı sıra göze hitap eden hususiyle gençlerde cins arzuları azgınlaştıran, haya duygularını yaralayan sinema ve televizyon filmleri, tiyatro temsilleri, şehvet saçan resimli ve resimsiz romanlar, hikâyeler, duvar takvimlerinden her türlü ticaret mallarına kadar yayılan müstehcen resimli reklâm ilânları ve her gün yüzbinlerce basılan ahlâk dışı gazete ve mecmualar göz ve kalp fesadına sebep teşkil eden ahlâk katili vasıtalar haline gelmiştir.
Bunlar arasında yıkıcılığı tarif edilemez boyutlara ulasan, gazete ve mecmualarla televizyon ve şimdilerde sosyal medya görüntüleri özel bir yer işgal etmektedir.
Gözlerimizi, kadın vücudunda mahrem nokta kabul etmeyen giysilere bürülü dişilere karşı korumakla mükellef olduğumuz kadar, haya duygularını çatlatan resimlerle, haberlerle ve tefrikalarla dolu gazete ve mecmualardan da korumakla mükellefiz. Hele hele sosyal medya görüntülerinden…
Özellikle televizyon sakınmamız gereken bir ateş çağlayanı olmuştur.
Bitmez tükenmez, ar-haya tanımaz dizi filmleri ve eğlence programlarıyla hayatımıza giren televizyon, İslâmî inançlarımızı, ahlâkî değerlerimizi ve millî geleneklerimizi yakıp eritmektedir.
Bizzat kendisine değil de devrimizdeki istimal tarzına karşı çıktığımız televizyona ve özellikle inancımıza ve ahlâkımıza zarar verici programlarına direnç göstermeyen, gözlerini ekrandan koruyamayan fertlerin ve ailelerin Müslümanca bir hayat sürmelerinin mümkün olmadığını burada üzülerek açıklamak isteriz.
Gözlerimizi Korumamız Gerekenler
Başta televizyon programları ve vücut organların teşhir eden kadınlar ve erkekler olmak üzere gözlerimizi korumamız gereken şeyler pek çoktur.
Ancak korumamız zor olmakla beraber kuşkusuz imkânsız da değildir.
Allah’a ve Ahiret Günü’ne imanımızdan güç alarak göstereceğimiz korunma gayretiyle gözlerimize hâkim olabiliriz. Çünkü biz ihlâslı ve gayretli olursak Rabbimiz bizi güçlendirir. Peygamberimiz bir müjdeli hadîslerinde şöyle buyurmuştur:
«Gözleri bir kadının güzelliklerine takılan fakat hemen bakışlarını koruma altına alan her bir Müslümana Allah tatlılığını kalbinde duyacağı bir ibâdet yaptırır.» (8)
Gözlerimizi, eşlerimiz ve çocuklarımızın gözlerini korumak Rabbimizin emridir. Bu sebeple ibâdettir. Ahiret saadetimize sebeptir.
Aldığımız ve aldırdığımız ahlâk dışı gazeteler ve mecmualarla, sinema, ve televizyonda izlediğimiz ye izlettirdiğimiz programlarla haramlara gözlerimizi açarsak nedametle ağlayacak olan kendi gözlerimiz olacaktır.
Şehvetle bakarsak ve zevcelerimiz, kız çocuklarımızın şehvetli bakışlara muhatap olacak giysiler içinde toplum içine çıkmalarına razı olursak, sorgulanmaksızın Cennet’e giremeyiz.
Yazımızı/Hutbemizi konumuzla ilgili bir hadîsle bitiriyorum:
«(Kıyamet Günü’nde) bütün gözler ağlayacaktır. Ancak Allah yolunda uyanık kalan gözler, Allah’ın azabına uğramak korkusuyla sinek başı örneği yaş akıtan gözler ve bir de Allah’ın haram kıldıklarına bakmaktan korunan gözler ağlamayacaktır.» (9)
Not. Bu yazı yaklaşık 45 yıl önce İstanbul Süleymaniye Camii Minberinden okunmuştur. Üslüp harfiyen korunmuş, yalnızca ara başlıklar konulmuştur.
ALİ RIZA DEMİRCAN