islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5361
EURO
36,1688
ALTIN
2.964,33
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

KUR’AN VE BAL ARISI 

KUR’AN VE BAL ARISI 
22 Ağustos 2022 09:19
A+
A-

Hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerimde, insanlara çok yönlü dersler verilmektedir. İnsanların ders ve ibret almaları gereken önemli hususlardan biri, hiç şüp­hesiz bal arısı hakkında verilen bilgilerdir. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şu bilgiler verilmektedir:

وَأَوْحَى رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتاً وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً يَخْرُجُ مِن بُطُونِهَا شَرَابٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ شِفَاء لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

 

Rabbin bal arısına, ‘Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan/kovanlardan kendine evler edin. Sonra her çeşit meyvelerden ye de, Rabbinin yollarında boyun eğerek yürü!’ diye ilham etmişti. Onların karınlarından, insanlar için şifa olan renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkmaktadır. Muhakkak ki bunda, düşü­nen bir toplum için ibret vardır.”[1][1] 

Bal arısı anlamında olan “nahl” kelimesi, Kur’an’da, yalnız bu ayette geçmektedir. Allah, bal arısına tabiatın kucağında barınma yerleri edinme­yi vahiy etmiştir. Tefsir ilminde vahiy kavramı, farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Bu ayette anlatılan vahiy, Allah’ın bu hayvana verdiği ilham ve onda oluşan içgüdüdür. Bununla ona görev ve hareket tarzları iletilmiş olmaktadır.[2][2] Allah tarafından bu şekilde yaratılan ve evrimsel bir süreç geçirmeyen bal arıları, hiçbir şekilde değişime uğramamışlardır. İlk yaratıldıkları zamandaki özellikleri ne ise, günümüzdeki yapı ve özellikleri de aynıdır. İyi bir bal ustası olan arı, Allah’ın kendisine, “her çeşit meyvelerden ye” diye verdiği ilham ve duygularla, insanlar için mükemmel bir gıda olan balı üret­mektedir. Bal arıları bal üretirken, kendi aralarında görev taksimi yapmaktadır. Onlara liderlik yapan başlarının nezareti altında onlardan bazıları bal üretirken, bazıları mum yapmakta, bazıları petek imalatı ile meşgul ol­makta, diğer bazıları su taşıyıp gerektiği yerlerde kullanmaktadırlar. Diğer bazı hayvan sınıflarında da aynı şekilde düzeni sağlayan baş bulunmaktadır. Çeşitli hayvan sınıflarında bile baş olduğuna göre, insanların ona göre ders ve ibret alıp hareket etmeleri gerekmektedir. Buna göre ailede baş olacak ve aile bireyleri, ailenin başını dinleyip ona göre hareket edecekler. Toplum için de durum böyledir. Her zaman ve her yerde, başsız toplumlar, kavimler, milletler, dağılmaya, yıkılıp yok olmaya mahkûm olmuşlardır.

Bal arıları kendi aralarındaki görev taksimine göre hareket ederlerken, onlardan hiç biri tembel­lik yapmamakta ve görevini kaytarmamaktadır.[3][3] Yine Kur’an-ı Kerim’de bildirildiğine göre bal arısı, çeşitli otlardan balı yapmak suretiyle iyi bir ilaç sanayini oluşturmaktadır. İnsanlar, bu olayın kimyevî yönünden ders alıp ot çeşitlerinden muhtelif ilaçları imal etme çalış­malarında bulunmalıdırlar.

Hz. Muhammed’in (sav.) de bal hakkında söylemiş olduğu çeşitli hadisler vardır. O, bir hadiste, “Bal şerbetinden daha üstün bir ilaç bulunmaz!”[4][4] diyerek birçok bitkinin terkibinden oluşan balın, şifa kaynağı olduğuna dikkat çekmiştir.

Sahabeden Ebû Said el-Hudrî’nin anlattığına göre bir adam, Hz. Muhammed’in (sav.) huzuruna vararak ona, “Kardeşim ishal oldu, ne yapayım?” diye sormuş. Hz. Muhammed (sav.), “Ona bal şerbeti içir!” demiştir. Adam, kardeşine bal şerbetini içirmiş. Fakat bilahare tekrar Hz. Muhammed’e (sav.) gelerek, “Ben kardeşime bal şerbetini içirdim. Ancak bu, onun ishalini artırmaktan başka bir şeye yaramadı” demiştir. Adam, üç kere bu şekilde tekrar gidip gelmiş ve her seferinde kardeşinin iyileşmediğini söylemiş. Sonunda Hz. Muhammed ona (sav.), “Allah doğru söyledi, kardeşinin karnı yalan söyledi” diye buyurmuştur. Sonra adam, giderek kardeşine bal şerbetini içirmeye devam etmiş ve neticede kardeşi iyileşmişti.[5][5] 

Bir hadiste de Hz. Muhammed (sav.), “Size iki şifayı tavsiye ediyorum: Bal ve Kur’an.”[6][6] Kur’an-ı Kerim, insanlarla tıbbın arasını bulduğu, ­insanları bilime yönelttiği için bir şifa olarak kabul edilebilir. Çünkü Kur’an, her konuda olduğu gibi maddi manevi hastalıkların tedavisi için de insanları hurafelerden uzak durma ve tıbbi tedavi yollarına yönelmelerini emretmektedir. Yine Kur’an-ı Kerim’de bildirildiğine göre temiz inanç, sabır, tevekkül ve benzeri güzel ahlak kuralları, psikolojik rahatsızlıklar için en güzel tedavi ve şifa yollarıdır. Bu ve benzeri hadislerde de dile getirildiği gibi balın, sağlık açısından çok çeşitli faydaları vardır. Aynı zamanda bal, pek çok hastalığa da şifadır.[7][7] Bal, kan yapımı için vücudun gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir bölümünü karşılar, kan dolaşımını düzenler, damar sertliğini önler ve kanın temizlenmesinde etkili rol oynar. Bunun yanında uzmanların bildirdiğine göre bal, kanser ve kalb hastalıklarına karşı olumlu yönden etkili olmaktadır. Bir de bal, yaraların teda­visinde merhem görevini yerine getirmektedir.[8][8] Çünkü yaraya sürülen bal, onu yumuşatmaktadır. 

Ormanda bir geyik sürüsü, tarlada bir karga sürüsü, pek çok karıncanın bir yuvada beraber yaşamaları, bal arılarının beraber yürüttükleri bal üretme maharetleri ve diğer çeşitli hayvanların bu şekilde beraber yaşamaları, gelişmiş birer toplumsal hayat örneğini sergilemektedir. Hiçbir varlığı boşuna yaratmamış olan Allah, insanların onlar hakkında araştırmalarda bulunarak, onlar hakkında fikir yürüterek yeni gelişmelerde bulunmanın yollarını göstermektedir.

Arılar konusunda yazılmış önemli eserlerden olan “The World of Bees” kitabında araştırmacı Murray Hoyt, petek yapımını şöyle özetlemektedir: “Bir sürü farklı arının, ağızlarındaki balmumunu gerekli yere bıraktıktan sonra aynı kalınlık ve şeklin oluşması şaşırtıcıdır. Bütün bunlardan, on binlerce böcekten her birinin kendi kendine usta birer mühendis olduğunun kanısına varıyorsunuz. Her arı, petekteki kendi bölgesine küçük bir balmumu ekler ve her bir petek hücresi buna rağmen diğerleriyle aynı ölçü ve şekildedir. Arıların çalışmasına baktığınızda, her birinin kendi kafasına göre bir oraya bir buraya rasgele koşuştuğunu sanırsınız. Petek işleminde sanki bir mühendisin harika programı gibi ölçüler ve genişlikler vardır. Yüzlerce, binlerce arı her noktasından işler, değiştirir. En uygun boşluklar, en uygun hücre ölçüleri ortaya çıkar.”[9][9] Bal arılarının yaptıkları petek, her zaman için bir mühendislik harikası ola­rak kabul edilmektedir.

Arının, yaklaşık 30 milyon yıldan beri var olduğu ve bal yaptığı bilinmektedir. İnsanların balı tanıdığını ve topladığını gösteren en eski belge, İspanyada Valencia eyaleti­ne bağlı Bicorp’ta, Arana mağarasında bulunmuştur. Hititlerin, Sümerlerin, Mısırlıların, Romalıların, Yunanlıların, birçok eski kül­türün balı ilaç olarak kullandığını, tarihte ün yapmış hekimlerin, onu her derde deva olarak kabul ettiğini görmekteyiz. Tıbbın babası sayılan Hipokrates (m. ö. 460-375), balı, hava ve su ila eş değer görmüş ve onu tüm hastalıklara karşı kullanmıştır.[10][10]

Bu yazdıklarımızdan anlaşıldığına göre, bal ve bal arısının Kur’an-ı Kerim’de anılmasıyla, insanlara, başta tıp, kimya, sağlık, sosyal birliktelik, iş bölümü, toplu çalışma, temizlik, çalışkanlık ve benzeri konular başta olmak üzere çok yönlü mesajlar verilmektedir. İnsanlar için önemli olan husus, her konuda olduğu gibi bu konularda da kendi iyiliği için yeni gelişmeleri ortaya koymaktır. İnsanoğlu, daha iyi, daha rahat ve dolayısı ile daha mutlu yaşamak için ne gerekiyorsa, onun peşinde olmalıdır.[11][11]

Kur’an-ı Kerimde 114 sure vardır. Bu surelerden her biri, o surede geçen bir kelime veya anlatılan bir konu ile isimlendirilmiştir. Kur’an-ı Kerimdeki 6 sureye, o surelerde konu olan hayvan­ların isimleri verilmiştir. Kur’an-ı Krim’in on altıncı suresi de en-Nahl, yani bal arısı suresidir.

Prof. Dr. Nurettin Turgay 

 

 

[12][1] en-Nahl 16/68, 69. 

[13][2] Muhsin Demirci, Kur’an Tarihi, Ensar Neşriyat, İstanbul 2005, s. 20. 

[14][3] el-Câhız, Kitâbu’l-Hayavân, V, 417.

[15][4] Muhammed Abdurrauf el-Menâvî, Feyzu’l-Kadîr Şerhu’l-Camü’s-Sağîr, Mek­te­be­tu Mustafa Muhammed, Mısır 1938, V, 454. 

[16][5] Buharî, Tıp, 4, 24; Müslim, Selâm, 91; Tirmizî, Tıp, 31. 

[17][6] el-Münâvî,Feyzu’l-Kadîr, IV, 342, hadis no: 5534. 

[18][7] Balın fayda ve yararları hakkında geniş bilgi için bkz. Muhammed izzet Mu­hammed Arif, Âlic Nefseke bi’l-Kur’an, Kahire 1990, s. 27vd.

[19][8] Ragıp Güzel ve Ahmet Özpınar, Kur’an’da Adı Geçen Besinler, Çelik Yayınevi, İstanbul 2006, s. 29 vd. 

[20][9] Güzel, Kur’an’da Adı Geçen Besinler, s. 55. 

[21][10] Güzel, Kur’an’da Adı Geçen Besinler, s. 34 vd. 

[22][11] Nurettin Turgay, Kur’an Açısından Hayvanlar ve Bitkiler, Çıra Akademi, İstanbul 2022, s. 90-95.