islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4838
EURO
36,2362
ALTIN
2.960,88
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Anlam, Düşünce ve Dil…

Anlam, Düşünce ve Dil…
8 Eylül 2022 09:30
A+
A-

Anlam, düşünce ve dil üzerine otantik bir deneme…

Anlam, insanın yaşamını üzerine kurduğu zemin… Herhangi bir zemin anlam taşımıyorsa orada yaşamdan söz etmek mümkün görünmüyor. Anlamsızlık beraberinde bir kaotik zemin ve ruhsal bunalım oluşturur. Düşünce, anlamın önce kavramlara, oradan betimleme cümlelerine ve oradan da yargı cümlelerine yönelen düşünme aşamalarına tekabül eder. Düşünce, tam olarak kendisini ifadeye kavuşturduğu zaman o bir dile dönüşür. Dil, düşüncenin anlamlı bir şekilde taşıdığı anlamı en iyi ifadeye kavuşturma zeminidir. Dil, ifadeye derinlik katar, onu diğer ifadelerden farklılaştırır.

Anlam, düşünce ve dil, insan açısından vazgeçilmez özelliğe sahiptirler. Anlamın, düşüncenin ve dilinin kullanım şematiği farklı düzeylerde varlığını izhar ettirdiklerini gösterir. Anlamın kendi anlam katmanları olduğu gibi, düşüncenin kendi anlam katmanları ve dilin de kendi anlam katmanları söz konusudur. An ile irtibatlı ve anılma ile anmayı birlikte taşıyan bir özellik kazanır anlam…  Anlam, hayatın ruhunu işaret ettiği gibi ruhun kendi yaşamını sürdürdüğü somut bir yaşamı da içermektedir. Ruh ve beden arasındaki bağıntıyı sağlayan anlam, kişide bir dengenin varlığını tezahür ettirir. Anlam, kişinin kendine yüklediği amaç veya kendisine yüklenmiş görevin neliği ile başlar. Yaratılmışlığın farkında olan insanın, yaratılışın anlamını, yaratılmışlığın anlamını ve Yaratıcının varlığının anlamını dikkate alan bir anlam arayışına çıkar. Anlam, insanın kendi anlamını izhar ettirdiği zemin üzerinden başlar yolculuğuna…

Düşünce, anlamın zihninde durulmasını ve kalıcı hale dönüşmesine yönelik kişinin yaptığı zihni faaliyettir. Zihin, bulduğu anlamı, hayatını üzerine bina edeceği bir düşünceye dönüştürme azmini taşır. Bu onun doğasında vardır. İnsan düşünemeden edemez! Düşünmeden kaçtığı zaman üzerine yüklenecek sorumluluğun ağırlığından kaçtığını gösterir. Düşünce önce anlamı, anlaşılır ifadeye kavuşturur. İfadeye betimleme ve tanımlama yükler. Sonra o düşünceyi yargı üzerinden ifade ederek kendi dışındaki kişilere bir bildiride bulunur. Düşünce, hem kişinin kendisine bir bildiri hem de diğerlerine bir bildiri özelliği taşır.

İnsanların hayatla kurdukları irtibat, yaşarken dikkate aldıkları unsurlar, ortaya koydukları hedefler üzerinden farklı düşünce biçimlerine ve yöntemlerine ulaştıkları görülmektedir. Düşünce kendi tekniği içinde insanın varlığının anlamını izhar ettiği, bu anlama yüklediği anlam ile elde ettiği ilkeler üzerinden kendini ifade edeceği bir dile ihtiyaç hisseder ve bu dili kendi anlamını duyuracağı bir vasıta olarak kullanır. Farklı yaklaşımların, bakışların, yöntemlerin, ilkelerin dayandığı düşüncelerin farklılığı bu teknik boyutundan hareketle kullanılmaktadır. Aslında bu noktada anlam, düşünce ve dil de insanın kendi otantik hikâyesi içinde anlamlı bir yere sahiptir. Mesele, dönüp dolaşıp insana çatmaktadır. İnsanın isteği, iradesi ve yapabilme gücü gibi temel hassaları bu meselede de belirleyici bir rol üstlenmektedir.

Dil, anlamın muhteva kazanarak düşünce olarak kendini ifadeye kavuşturmasıdır diyebiliriz. Ama anlam, düşünce ve dil ’in ilk başlangıç noktası itibarı ile insan ile kurdukları irtibata istinaden olduğunu peşinen söylemeliyim… Dil, anlamı ve düşünceyi taşıyıcı bir özellik gösterdiği gibi zihinde meydana gelen ayrımların somutlaşarak varlık kazanmasına da zemin oluşturmaktadır. Dil olmayınca anlam ve düşüncenin varlığı sorunlu hale gelecektir.

Varlığın kendi dili olduğu gibi her varlık kümesi kendi içinde iletişim kurabileceği bir dile sahiptir. Son yapılan bilimsel çalışmalarda ağaçların, hayvanların vesaire türlü varlıkların hepsinin kendi aralarında iletişim kurdukları gösterilmiştir. Hatta varlığın bilinçdışı iletişim içinde olduğu da belirtilmektedir. Ki insan öğreniminin ve varlığın öğreniminin ağırlıklı ekseriyeti bilinçdışı zeminden oluşmaktadır. Gelenek, kültür gibi somut durumların yanında genetik kodlamalar ile de verili bilgiye sahibiz. Şimdi bu bilginin dışarı vurabilmesi için gerekli olan şey dildir. Dil, kurucu bir unsur olduğu gibi kurulu bir unsura da dönüşebilmektedir.

Anlam, düşünce ve dil ilk anlamlarını ve ilk hareketlerini bir tarafa bıraktığımızda artık dil önceliği ele geçirir. Dil, ulaştığı kişilere bir anlam uzatır. Bu uzatılan anlam üzerinden bir düşünce verili olarak verilir. Zaten bunlar belirli bir dil üzerinden gerçekleşmektedir. İşte dilin, düşüncenin ve anlamın çoğullaşması aynı zamanda şartların varlığı kadar insanların bu şartlarla kurduğu ilişki ve iletişimleri ile de birebir irtibatlıdır.

Herhangi bir düşünce ve inanç kümesinin tarihsel bir sürekliliğe sahip oluşu, onun yenilenebilir ve düzenlenebilir bir özelliğe sahip oluşu ile de orantılı bir durumu gösterir. Değişim ve sabit arasındaki dengeyi doğru koruyamayan anlam, düşünce ve diller eskir, çürür ve atılır. Bu noktada değişimin asal olduğu kadar tarihsel bir sürekliliğe de açık kapı bıraktığını belirtmekte yarar var. Çünkü insanın elinin değdiği her zemin çürümeye ve kirlenmeye maruz kalır. Bu, insanın ikili tabiatının yaşamda bulduğu karşılıklı birebir ilişkiye dayanır. İnsanın kötüye ve iyiye meyyal oluşu ile başlayan süreç değişimin niteliğini de belirleyen bir özellik kazanmaktadır. İşte bu yüzden farklı anlam dünyaları ve buna dayalı farklı düşünce dünyaları kurulur, bu farklılığa dayalı farklı diller de oluşur. Burada dil artık bir lisan anlamında değil, bir ifade aracı bağlamında ele alınmaktadır.

İş gelip insanın anlam, düşünce ve dil ile kurduğu irtibatın sahih ve sahiciliğine dayanmaktadır. Din, bu sahih ve sahiciliği sağlayan en sağlam dayanaktır. Din burada ilahi karakteri içeren Ed Din anlamında kullanılmaktadır. Yoksa dini bir yaşam biçimi tekniğine indirgediğimizde birden fazla din ile de karşı karşıya kalacağız demektir. Ama doğru tektir. Hangi zeminde ve hangi alanla ilişkili olursa olsun, doğru ve hakikatin izharı tektir. Bu tekliği dikkate almadan farklı zeminlerde ve alanlarda farklı doğruları çoğulcu olarak okumak yanlıştır. Zaten onlar kendi bulundukları zemin ve alanda biriciktirler. Aynı yerde ikinci bir doğru olamaz. O yüzden bir şey ya yanlıştır veya doğrudur. Burada yanlışı zemin ve alan farklılığı düzeyinde değil, bilakis, zemin ve alan birliğinde ele aldığımızda açığa çıkar.

Örneğin, su, ırmaktan geldiğinde ırmak suyu, yağmur buluttan boşandığı zaman yağmur suyu, denizde suya girdiğimizde deniz suyu, bir kişiye yönelik olarak su gibisin dediğimizde o kişinin niyetine göre berrak, akıcı, hoş, serinletici vesaire anlamlarına gelecektir. İşte doğru ve yanlış, dil açısından zemin alanın birliği içinde tanımı yapılan şey ile tanımlanan şey arasındaki orantıda açığa çıkar. Tartışma zemini buradan doğar. Eğer burada da çıkarlar, aldatma arayışı, niyet farklılığı ortaya çıkmazsa tabi…

Sonuç olarak anlam, düşünceyi, düşünce ise dili inşa ederek varlığın ilişki ve iletişimini sağlayacak bir sistematik bakış geliştirebilir. Bu çerçeve içinde her zaman bir düşünceden farklı ve ana uygun yeni bir anlam üretilebilir. Düşüncenin kendisinden hareketle o düşünceyi oluşturan temel öncüllere dayalı olarak yeni düşünce, var olan sorunlara yönelik yeni çözüm arayışları ortaya çıkarılabilir. Bu yeni anlam ve düşünce üzerinden de yeni bir dil yeniden kurulabilir.

Abdulaziz Tantik

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.