Asırlık ulu çınarımız, ‘cennet vesilesi’ anacığım Perşembe sabahı dar-ı ukbâya yürüdü.
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn: Muhakkak biz Allah’a âitiz ve kesinlikle O’na dönücüleriz.” (Bakara, 156)
Rahmet-i Rahmân’ı umuyor, dualarınızı bekliyoruz.
(Bu arada taziye için arayan, ulaşan, ulaşamayan tüm dostlara teşekkürler ediyor, tekrar dualarını talep ediyorum.)
Şüphe yok ki, ölüm haktır, hakikattir. Onu takdir eden yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilemez.” (Vakıa, 60)
“Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra Bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut, 57)
“Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya, 35)
“Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir…” (Al-i İmran Suresi, 185)
Hepimizin hayatına son verecek ve bizi Rabbimize döndürecek ölüm meleği bir gün herkesin kapısını çalacaktır:
“De ki: “Size vekil kılınan ölüm meleği hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız.” (Secde, 11)
“O, kulları üzerinde kahredici (Kahhâr) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ‘hayatına son verirler.’ Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler.” (En’am, 61)
Allah ölümü ve hayatı imtihan için yaratmıştır:
“Allah, amel bakımından hanginizin daha iyi/güzel olacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratmıştır” (Mülk, 2).
Demek; hayatın kıymeti ölümle anlaşılır ve ölüm bizi daha güzel ameller için yarışmaya yöneltir. Yani ölüm güzel şeydir; öyle olmasa ölür müydü Peygamber (s.a.):
“Gerçek şu ki, sen de öleceksin, onlar da ölecekler.” (Zümer Suresi, 30)
“Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar?” (Enbiya, 34)
Ölüm kaçınılmaz; ondan kaçış yok: “Ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelir de, (insana) ‘İşte bu, senin yan çizip kaçmakta olduğun şeydir” (denir).” (Kaf 19)
“Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizi bulacaktır. Sonra gaybı da, görülebileni de bilen Allah’a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cum’a, 8)
“Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur…” (Nisa, 78)
Fakat ölüm son değil; yepyeni bir ebedi hayata dirilmektir:
“Şimdi Allah’ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O, herşeye güç yetirendir.” (Rum, 50)
İşte o mukadder akıbet gelmeden önce ahiret için ciddi hazırlık yapmak gerekir:
“Sizden birinize ölüm gelip de: ‘Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam’ demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.” (Münafikun, 10)
Öyleyse; “Kabre girinceye kadar çoklukla övünmek”ten (Tekasür, 1-2) Allah’a sığınıp şöyle demeliyiz:
“Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (En’am, 162)
Bu sözümüzü eyleme dönüştürmek için de ölünceye kadar sürekli hicret halinde olmalı; kötülüklerden uzak durmalıyız: “…Allah’a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah’a kalmıştır. Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.” (Nisa, 100)
“Yoksa, kötülük işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde kendilerini, iman edip iyi/güzel ameller işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı zannettiler? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Casiye, 21)
Anacığımın vefatı vesilesiyle ölüm âyetleri üzerinde tefekkür ederken muhterem Hayrettin Karaman hocamdan dua ve teselli dolu şu taziye şiiri geldi:
Sabır ve namazdan yardım alanlar
Seccade üstünde fecri bulanlar
Rabbin huzurunda böyle kalanlar
Ölerek Rabbine kavuşur imiş
Abdestsiz yerlere ayak basmayan
Şeytan iğvasına kulak asmayan
Ağzından çıkmayan gıybet ve yalan
Semtinden şeytanlar savuşur imiş
“Allah’a kul” olan evlat bırakan
Defterine daim ecirler akan
Haramı terk edip helale bakan
Cennet vizesini o taşır imiş
Başınız sağ olsun ey “Allah kulu”
Cennete ulaşsın annenin yolu
Melekler kuşatsın sağı ve solu
Böyle bir anneye yakışır imiş
Âmin, ya Muîn.
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız Hocanın vefat eden Annesine Rabbim rahmeti ile muamele etsin. cennette ağırlasın… Rabbimde de geride bıraktıklarına sabrı cemil niyaz ederiz…