islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Osmanlı Üzerinden İslâmiyet’le Hesaplaşmak

Osmanlı Üzerinden İslâmiyet’le Hesaplaşmak
19 Eylül 2022 10:55
A+
A-

Son zamanlarda çeşitli vesilelerle Osmanlı Devleti’ne karşı saygı sınırlarını aşan ve hatta “düşmanlık” olarak tanımlanabilecek talihsiz beyan ve iftiraların kirli ağızlardan sıkça döküldüğüne tanık oluyoruz…

Gerçek şu ki, yıllardır her fırsatta Osmanlı ecdadımıza dil uzatan batıl(ı) devşirmelerin asıl amaçları, Osmanlı üzerinden İslâmiyet’le hesaplaşmak olmuştu; bugün de özellikle gençliğimizin yoğun ilgi gösterdiği Osmanlı Devleti’ne saldırarak, onun temsil ettiği İslâmî değerleri itibarsızlaştırmak istiyorlar.

Evet, Osmanlı Devleti’nin üzerinde yükseldiği temel değerler İslâm’la yoğrulmuştu. Bu hakikati iki tarihi vesika üzerinden hatırlatmak istiyorum. Birincisi, Osman Gazi’nin, oğlu Orhan Gazi’ye vasiyeti:

“Ey oğul! Biricik vasiyetim şudur ki, Allah buyruğundan başka bir iş işleme! Bilmediğini ehlinden sorup öğren! İyice öğrenmediğin bir şeyi yapmaya kalkışma! Askerlerine in’am ve ihsanını eksik eyleme! Bil ki insan, ihsanın kuludur. Oğul! Din işlerini her şeyden öne al! Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, din ve devletin güçlenmesine sebep olur! Bunun için âlimlere hürmette ve onların hakkına riayette kusur etme ki, şeriat işleri düzgün yürüsün! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet et…

Ancak dinî gayreti olmayanları, sefih hayat yaşayanları ve tecrübe edilmeyen kimseleri, sakın devlet işine yaklaştırma! Zira Yaradan’ından korkmayan, yaradılanlara merhamet etmez! Zulüm ve bid’atlerden son derece uzak dur ki, seni yıkılışa sürüklemesin!.. Bil ki bizim mesleğimiz, Allah yoludur ve maksadımız da O’nun dinini yaymaktır. Bizim davamız, kuru bir kavga ve cihangirlik davası değil, “i‘lâ-yı kelimetullâh”dır (yani Allah’ın dinini yüceltmektir). Cihadı terk etmeyerek ruhumu şâd et!..

Ey oğul! Benim hanedanımdan her kim doğru yoldan ve adâletten ayrılırsa, mahşer günü Peygamberimizin (s.a.) şefaatinden mahrum kalsın!.. Oğul! Allah rızası için devlet hizmetlerinde ömrünü tüketen sadık adamlarına daima vefakâr ol! Onları gözet! Vefatlarından sonra da onların ailelerini koru! Devlete manen güç veren fazilet sahibi salih âlimlere hürmet, ikram ve ihsanda bulun.

Diğer bir ülkede olgun bir âlimin, bir ârifin, bir velînin bulunduğunu duyarsan, onu nezâket ve tazimle memleketine dâvet et! Din ve devlet işleri, onların bereket ve himmetleri ile istikametlensin! Sakın orduna ve zenginliğine mağrur olma! Benim şu hâlimden ibret al ki, şu anda güçsüz bir karınca gibiyim. Hiç lâyık olmadan, Allah’ın birçok lütuflarına mazhar oldum!.. Sen de benim yolumdan yürü! Allah’ın ve kullarının hakkını gözet! Beytülmaldeki gelirin ile kanaat et! Devletin zarurî ihtiyaçlarının dışında harcamada bulunma! Senden sonra gelecek nesil, seni kendilerine örnek alsın! Zulme meydan verme! Daima adâlet ve insaf üzere ol! Her türlü işinde Allah’a sığın, O’ndan yardım iste ve O’na iltica et!

İkincisi de Osmanlı Devleti’nin İslâmî temeller üzerinde kurulmasında büyük emeği geçen Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatleridir. Bir bölümünü görelim:

“Ey Oğul!.. Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize; gönül alma sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kem göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana.

Ey oğul! Teklik sadece Allah’a mahsustur, tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilerle, ehil kişilere danışarak tutasın. Danışırsan yol alırsın, danışmazsan yolda takılıp kalırsın oğul. Oğul! Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgârında savrulup gidersin… Aklını kullanıp dünyadayken Cennet’in kapılarını aralayasın oğul. Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil. Her işin gereğini vaktinde yap.

Öfke ateş, öfke afet, öfke şeytandır oğul. İnsanoğlu dağları devirir; ama öfkesine mağlup olabilir…

Sabırsız olmaz oğul. Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağı’na sabırsız ulaşılmaz…

Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın…

Ey Oğul!.. Yolun uzun, işin çetin, yükün ağır. Allah Teâlâ yardımcın olsun.”

Abdullah Yıldız

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.