islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4916
EURO
36,2572
ALTIN
2.963,26
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Pazarlarınızı Koruyamazsanız Topraklarınızı da Koruyamazsınız

Pazarlarınızı Koruyamazsanız Topraklarınızı da Koruyamazsınız
3 Temmuz 2017 11:48
A+
A-

Bugün şirketler sermaye bulmak için arzlarını aracı bankalar ve aracı kurumlar tarafından yapıyor. Üretime katkı sağlayan firmaların sermaye kıtlığı çekmesinden kaynaklanan borsaya açılma, reel sektörün finans sektörüne boyun eğdirip bağımlı hale getirmiştir.

Faize Alternatif çözüm olarak ‘’Denetimli borsacılık’’ başlığı ile farklı bir öneri ortaya koyan Ali Rıza Demircan, ekonomi kurmayları tarafından fark edilecek mi? Aşağıda linkini vereceğim yazısında özet olarak Hoca şöyle diyor; madem devlet faizci bankalara, faizli paraya, belli bir oranda (100 bin TL) mevduat garantisi veriyor, üretim yapan reel sektörün faizsiz sermaye bulmasına katkı sağlaması için, borsaya da reel sektörü bu bağlamda destekleyecek garanti vermelidir. Ali Rıza Hocanın bu ifadesi ana başlık olarak kavranıp detaylandırılarak kurumsal bir uygulama yapısına dönüştürülebilir.

Bir şey asıl amacından saparsa lağvedilmesi gerekir. Borsa; sermaye darlığı çeken üretim şirketlerinin, belli bir oranda hisse senetlerini sermaye edinimi için halka arz edilen pazardır. Peki bugün durum böyle gerçekleşiyor mu? Halka arz edilen senetlerin % kaçı halkın elindedir? Hisse senetlerini yani reel şirketleri kim borsada al sat ile kontrol ediyor? Şirketler istedikleri sermayeyi, faizsiz bir maliyetle istedikleri gibi bulabiliyor mu? Şirketlerin mali yapısı, borsaya açıldıktan sonra, borsada spekülatörlerden korunabiliyor mu?

Bugün şirketler sermaye bulmak için arzlarını aracı bankalar ve aracı kurumlar tarafından yapıyor. Üretime katkı sağlayan firmaların sermaye kıtlığı çekmesinden kaynaklanan borsaya açılma, reel sektörün finans sektörüne boyun eğdirip bağımlı hale getirmiştir. Reel sektörle faizci finans sektörü arasındaki uyumsuzluk her geçen gün reel sektörün aleyhinde gelişmektedir.Şirketler borsa üzerinden ya iflas ettiriliyor yada el değiştiriyor. Bu olumsuzlukların temel nedeni; reel ekonominin finansmanında aracı olarak görünen borsanın işleyiş yapısından ileri gelmektedir. Tamamen faize dayalı bir yapı içerisinden çeşitlenmiş yatırım adı altındaki faizli kağıtlar, şirketlerin üretim kabiliyetlerini geliştirerek, dünya markası olma yolunda en büyük engeldir.

Şirketlerin borsada halka arz edilmenin en önemli nedeni kaynak ihtiyacıdır. Şirketler üretim ve ticari döngüde çektiği sıkıntıyı aşmak için, borsa para bulma yeri olarak kullanılır. Küresel sermayenin borsaya serbest girişi, kontrolünün sistem gereği yapılamadığı sıcak para giriş çıkışları, üretim yapan şirketler üzerinde, anlık kısa vade de değişmelerinden ötürü verdiği zararların yanında, şirketlerin uzun vadeli yatırım üretim planlamasını da olumsuz etkilemektedir. Böylece düşük kapasite ile çalışan şirketler, istihdam politikası gereği, direk istihdam daraltmasına gitmektedir. Bu noktada borsada olan üretim şirketleri, artık kağıtların reel olmayan bir değer oynama alanı olarak, şirketlerinin değerleri ile oynanılır. Yılların emeği olan şirketler, bir çırpıda borsada senet değerleri spekülatif hareketlerle ciddi zararlara uğratılır. Bu durum dolayısı ile ülkenin büyümesini de, makro göstergeleri de olumsuz etkiler.

SPK denetimi ile borsaya giren şirketler sadece şirket ihtiyaçları olan sermayeyi bulmak için gösterilen bu yola girdikten sonra, şirketlerinin değerleri ile, banka ve finansal kurumlar artık diledikleri gibi oynar hale gelmektedir. Borsayı kontrol eden finans sektörü bankalar olup, reel sektöre uyguladıkları yüksek faizli krediler yetmez miş gibi, hisse senetlerinin değerleriyle de oynayarak üretim şirketlerini üretemez hale getirirler.Buna ülke ekonomisi için stratejik bir saldırı diyebiliriz.

Demek ki mevcut borsa, reel üretim gücünü desteklemekten çıkmış, sadece varsayımlar üzerinde yapılan elektronik ortamdaki aldım verdim işlemleridir. Borsa sıcak para girişleri için ideal bir ortamdır. Ödemeler dengesi için ihtiyaç duyalan döviz girişleri bu açıdan önemli görülür. Ancak sıcak para ihtiyacını borsadan karşılamak, geri kaçışların krizlere neden olabileceği gerçeğini de unutturmamalıdır. Türkiye bu konuda da ciddi tecrübe geçirmiştir. Onun için reel sektörün üretimini destekleyecek, ve asla spekülatif işlemlerin yapılmasına müsaade edilmeyecek, gerçek kişilerin hisse sahibi olduğu tabana satılmak kaydı ile yen bir borsa kurulmalıdır. Bu borsa; üretim şirketleri borsası olacak.

Bu yeni borsa yapısı, şirketlerin üretimine dayalı olarak yeniden kurgulanacak. Almalar satmalar belli bir bilanço dönemlerinde yapılabilecek. Şirketlerin üzerinde oluşturulmuş borsadaki spekülatif baskı kaldırılacak. Böylece şirketler sermaye ihtiyacını tabandan sağlarken, şirketlerin üzerinde yapılan finansal operasyonların önüne geçilecek. Bu piyasada kullanılacak para, mevcut faizli para olmayacak. Şirketler hisse senetlerini oluştururken bu oranda parayı devlet yeniden düzenleyip oluşturacak. Şüanda bankalar para yaratıyor. Asıl üretimi yapan parayı yaratacak. Reel sektör ile parasal varolma üretime bağlanılacak. Bu para yeni bir tedavül parası olup, mevcut para kredi banka faiz sisteminde kullanılamaz paralar olacak.

Bu bir yeni Pazar kurmaktır. Kurduğunuz pazarda üretilecek mal ve hizmetleri faizli paraya bağlayamazsınız. Aksi taktirde kısa zamanda kontrolü kaybedersiniz. Bu üretim parası mevcut faizli bankacık sisteminde mevduat olarak gösterilemez ve kredi olarak verilemez.İstenirse, faizli bankalar sadece bankalar ödeme kolaylığı açısından kullanılacaktır. Yeni borsa üretimi böylece yeni faizsiz bir finans sektörünü de oluşturacaktır. Bu haliyle yeni bir banka yapılanması demektir. Yeni banka yapılanması tamamen reel sektörü finanse etmek için olup, oluşturulan borsa, kendi yapısı içerisinde kendi bankasını üretebilir.

Dolayısı ile finans sektörü üretime bağlanmış olup, üretim yaptıkça finans sektörü büyüyecektir. Bu alanın korunması kendi iç pazarlarınızın korunması gibidir.Finans sektörü üretimin büyümesi için vardır. Bugün finans sektörü üretimden faiz vasıtası ile bağımsız büyüyor.Yabancı şirketlere sadece içeride fabrika kurarak üretim yapmak şartı ile bu borsaya girmesine müsaade edilebilir. Yerli şirketlere verilen tüm olanaklar istenilen ölçüde uzun vadeli yatırılmalar gerçekleştirildiği taktirde, devlet her türlü garantiyi yabancı şirketlerede vermeli. Bunun en büyük katkısı, mevcut oluşmuş dış borçların yabancı para ile ödenebilirliğini arttırmaktır. Dolar bu yeni borsa yapısına gelecek, eş değerdeki üretim parasını dolara karşı alacaktır. Her borsanın kendine özgü kuralları vardır. Gerçek bir ekonomi borsasının oluşması için bu kurallar reel sektörün üretimine göre belirlenmelidir.

Devlet bu noktada korumacı bir yaklaşımdan ziyade; denetleyici ve düzenleyici olarak, otoriter gücü ile kanunlarla bunu somut güvenilir bir zemine dönüştürmelidir. Bu bir pazardır. Yeni bir Pazar. Bu pazara faiz ve ensturmanlarını sokulamaz. Tabana inmiş bir borsa yapısı için, şirketlerin faizsiz finansman sağlaması için, bu vesileyle üretim maliyetlerini çok ciddi oranda düşüreceği için, devlet yasal düzenlemelerini yaparken bu konuda yüksek ve katti duvarlar kurmak zorundadır.Buradaki temel amaçlardan bir tanesi, üretimi tabana yaymaktır.

Üretim faktörleri, faizli finans dan kurtarıldıktan sonra, faizsiz bir tekel alanı oluşturmamalıdır. Üretim borsaları, üretim hisseleri, üretim parası ilişkisi tabanda bir dağılımla tekelleşmenin önüne geçilerek engellenmeli. Bunada biz taban ekonomisi diyoruz.

Gerekirse devlet halk adına, şirketleri ortak edecek bir modelleme geliştirir. Bu model içerisinde finansmanı devlet direk halk adına yapar. Şirketin üretimi arttırmasında, sermaye riski ve maliyeti tamamen ortadan kalkar. Üretim pazarı da temiz pazar olacağı için, güvenilir bir ortam oluşturulmuş olunacak.

Ali Rıza Demircan Hocanın dikkatleri çektiği ‘’ Denetimli borsacılık’’ ancak kendi finansman yapısını da yeni bir modelleme ile birlikte bağımsız pazarında oluşturursa, şirketlerin üretim önündeki bütün engeller kaldırılabilir. Bu ifade ettiklerimiz mevcut borca dayalı para sistemi için de, sermaye piyasalarına bağımlı olarak yapılması mümkün değildir.

Selam ve dua ile…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.