islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4780
EURO
36,4367
ALTIN
2.954,01
BIST
9.294,64
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

RÜYA VE DÜŞLERİ ANLAMAK ÜZERİNE

RÜYA VE DÜŞLERİ ANLAMAK ÜZERİNE
2 Kasım 2022 12:21
A+
A-

Kur’an ve hadislerde uyku esnasında görülen durumlar için “rü’ya” ile “hulm” şeklinde iki ifade kullanılmıştır… Hulm, karışık, anlamsız, girift, içinde bulunduğumuz duygusal durum ve fiziki şartların doğurduğu veya bilinçaltının inşa ettiği düşler için kullanılırken, rü’ya kelimesi ise anlamlı, işaret taşıyan, mesaj veren rüyalar için kullanılır… Türkçede hulm kelimesini düş, rü’ya kelimesini ise rüya kavramı karşılar… Dolayısı ile düş ile rüyaların arasını ayırmamız gerekir… Uyku esnasında görülmesi yönüyle her rüya düş ama her düş rüya değildir diyebiliriz… Ancak maalesef düş ve rüya halk dilinde eşanlamlı iki kelime gibi kullanılmaktadır…

İmamlık dönemimde bana gelen soruların büyük çoğunluğu düşlerle/rüyalarla ilgiliydi… Kapım sabah erkenden çalınıyorsa bilirdim ki biri düş/rüya görmüş onu soracak… Rüya uzmanı değilim (ki zaten rüya uzmanı da yoktur) ama halkın gözünde hoca aynı zamanda iyi bir rüya yorumcusudur… Halk nereden bilsin bu işin ilminin olmadığını, hocaların da hiçbir esasa dayanmadan yorum yaptıklarını… Hâlbuki yaptığımız yorumların hemen hemen hepsi muhatabımızı iyiye, doğruya kanalize etmek içindir… Rüya tabirleri kitaplarına baktığınızda hepsinin atmasyona dayalı olduğunu, hiçbirinin sahih bilgi temelinin olmadığını ve falcılığın başka bir versiyonu olduğunu görürsünüz… Rüya tabircileri de falcılar gibi yoruma açık iki uçlu fikirler öne sürerler… Ya zengin olursun ya fakir, ya hayır bulursun ya şer, ya yakının ölür ya da yeniden hayat bulur vs. yorumlar yaparlar… O yüzdendir ki rüya tabirleri kitaplarına hiçbir itibarım yoktur…

Kur’an, hadis ve hayattaki tecrübelerimden öğrendiğim kadarıyla rüyaların bir kısmı olduğu gibi çıkarken, bir kısmı da işarettir, remizdir… Bazen yakın akrabanızın öldüğünü görürsünüz belli bir zaman sonra gerçekten vefat eder… Bu olaya ben kendi hayatımda müşahede ettim… Şahsen bu tür rüyaları Allah’ın insanı gelecek acılara, ölümlere önceden hazırlaması olarak okuyorum… Bazen de yakınlarınızın vefatını görürsünüz ama vefat etmezler… Zira Allah size değerlerini bilmeniz için onların ölüm durumlarını size göstermiştir…

Kimi rüyalarda vardır ki bir halkın kurtuluşuna vesile olur… Hz. Yusuf’un yorumladığı kâfir kral rüyası gibi veya Hz. Yusuf’un çocukken gördüğü rüya gibi remizlidir, semboliktir, geleceğe işaret eder… Bu tür rüyalar bize Allah’ın insanla iletişim halinde olduğunu ve gerektiğinde bir çocuk veya kâfir bir kral aracılığıyla da olsa insanlara mesajlar verebileceğini göstermektedir… Tabi ki de bu durumu abartmamak ve rüyaları vahiy gibi kesin görmemek gereklidir… Zira peygamberlerin vahiy olan rüyaları dışında hiçbir rüya kesinlik taşımaz…

Kimi çevrelerin hakikat bilgisi elde olmasına rağmen düşlerde/rüyalarda gördükleri hakikat hilafı bilgilere itibar etmeleri, uydurma bir hadisi düş/rüya yoluyla sahih görmeleri, meşru olmayan bir eylemi rüya yoluyla meşrulaştırmaları kabul edilemez… Zira hakikat tüm gerçekleri ile ortadadır, görülen rüyalar ise kaynağı belli olmayan, kesinliği bulunmayan, sübjektif verilerdir… Hakka ve hakikate ters düşmediği sürece rüya ile amel kişiyi bağlar, kişi rüya ile amel edip etmemesinde serbesttir… Rüyada melek, peygamber, şehid veya salih bir insanın ağzından çıkan sözlerin mikyası Kur’an ve sünnettir, bu ikisine ters düşen her sözün reddi gerekir… Zira Hz. Peygamberin “şeytan benim suretime giremez” sözü ilim dünyasında farklı te’villere konu olmuştur…

Bazı kimseler ölülerle rüya âleminde görüştüklerini, onlardan belli bilgiler aldıklarını söylerler… Şahsen kişinin ölümden sonra hiçbir insanla iletişim halinde olmadığını ve ölüm kanunun buna müsaade etmediğini düşünüyorum… Zira kişi kim olursa olsun öldükten sonra dirilerle olan bağı hem hakikatte hem de maneviyatta sona ermektedir… Buna göre ölen birinin yakın akrabasına rüya yoluyla vasiyette bulunması, bazı şeyleri telkin etmesi mümkün değildir… Şayet öyle bir şey var ise ki rüyalarda bu tür olaylar yaşanmaktadır… Kanaatimce bu durum Allah’ın kulun eksik bıraktığı kısmı ölen kişinin suretinde tamama erdirmesi, kullara ikramda bulunmasıdır… Yoksa gerçekte ölü ile diri rüyada buluşmuş görüşmüş değildirler…

Kur’an Hz. Peygamber için “sen öleceksin, onlar da ölecekler, Muhammed ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz” (Zümer, 30-31; Al-i İmran, 144) buyurmak suretiyle peygamberlerin de insanların mahkûm olduğu ölüm kanununa tabi olduklarını ifade etmiştir… Hz. İsa’nın kıyamet günü “sen mi insanlara beni ve annemi ilah edinin dedin” sualine karşı verdiği “beni aralarından aldıktan sonra ben ne yaptıklarını bilmem onları gören, gözleyen sadece sendin” (Maide, 116-117) sözü peygamberlerin toplumlarının arasından çekildikten, vefat ettikten sonra kendilerinden sonra olan biten hakkında bilgi sahibi olmadıklarının ikrarıdır… Eğer insanlar, veliler, peygamberler rüya yoluyla tabilerine, ev ahalilerine, arkadaşlarına bilgi ve belge aktarmış olsalardı etkisini hala yaşadığımız, ümmeti parça parça eden Sıffin savaşı esnasında Hz. Peygamberin Hz. Ali ve Muaviye’ye gelip engel olması gerekirdi…

Halkın rüya olarak tabir ettiği düşlerin kimisi bilinçaltının ürünü iken kimileri ise duygusal ahvalimizin, anlık fiziki durumumuzun yansımasıdır… Genellikle de düşler böyledir… Nadiren dediğim türden işaret barındıran, ilahi ikaz taşıyan rüyalar vardır… Ne rüyaları büsbütün atalım, ne de hep rüyalarla/düşlerle yatıp kalkalım… Hz. Peygamberin rüyaları bilen birine, hikmet ehline açmamızı istemesi ve değilse dediği gibi çıkar demesi aslında rüya yorumlarında psikolojik etkilenmeye işarettir… Zira kişi bilgisine güvendiği kişinin rüya yorumundan etkilenir ve ona göre davranmaya başlar… Şahsen hayatını yakından bilmediğim, tanımadığım insanın rüyasını yorumlamam eğer hayatına vakıfsam hayatı ile bağlantılı olarak yorum yapmaya çalışırım… Zira rüyaların birçoğu insanın yaşantısı ile yakın ilişkilidir…

Sonuç olarak düşleri rüyalardan ayrı tutalım, rüyalarla yatıp kalkmayalım, bir bilene değil hayatımızı, ahvalimizi bilene rüyalarımızı anlatalım, rüyaların kimisinin sadık rüya olabileceğini unutmayalım… Rüya tabirleri kitaplarını okuyarak rüyalarımızı, düşlerimizi hayatımızın merkezine koymayalım… Rüyaların kişisel olduğunu ve yorumlarının da kişisel olması gerektiğini unutmayalım…

Unutmayın! Düşler irademizin uyku halindeki karmaşası, rüyalar ise irademizin kimi gerçeklerle temaşasıdır…

Cahit Karaalp

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.