Muhalefet lideri Binyamin Netanyahu’nun başbakanlığa geri dönmesini sağlayan İsrail seçimlerinin sonuçları konuşulmaya devam ediyor.
Netanyahu, partisi Likud’un seçim kampanyasını yönetmekle ve Yair Lapid hükümetinin gözden düşmesine yönelik propaganda kampanyalarında önemli bir rol oynamakla kalmadı, aynı zamanda onu destekleyen sağcı ve dini güçleri birleştirmeyi de başardı.
Son seçimler hem dini hem de laik sağ kamp içinde bir rekabet olduğunu ve pratikte Siyonist solun sahneden kaybolmasıyla sonuçlandığını gösterdi.
Seçim sonuçları, İsrail toplumundaki ana toplumsal güçlerin genel eğilimlerini yansıtıyor. Netanyahu, çoğunlukla İsrail’in büyük şehirlerindeki üst sınıf mahallelerde yaşayan doğu kökenli Yahudiler, Batı Şeria’da yaşayan ultra-Ortodoks dini akımının takipçileri ve Kudüs ve Golan’da yaşayan yerleşimciler tarafından desteklendi.
Doğulular, Harediler ve yerleşimciler, Filistin halkıyla çatışma konusunda daha aşırı pozisyonları benimseyen ve din ile devlet arasındaki ilişki konusunda katı fikirlere bağlı olan grubu teşkil ediyor.
Buna karşılık, orta sınıfa mensup olanlar, Kibbutzlar ve özellikle Sovyetler Birliği’ni oluşturan ülkelerden yeni göç edenler, laik sağı destekliyor.
Aşırılıkçı Kahanizm ve dini Siyonizm tabanlı partiler Netanyahu hükümeti ile koalisyon kuracak. Bu durum ise, Filistin halkıyla çatışmaya yönelik daha aşırı politikaların benimsenmesini zorunlu kılacak ve Batı Şeria’da direniş alevinin körüklenmesine yol açacaktır. İsrail ve Filistin topraklarındaki güvenlik durumu, Batı Şeria’da üçüncü bir intifadanın patlak vermesine ve Gazze Şeridi’ndeki direnişle askeri çatışmaların artmasına yol açabilir.
Filistinlilerin şehir ve kasabalarında oy verme oranlarının düşmesi ve oradaki gençlerin siyasi katılım konusundaki isteksizliği, Filistin halkının geniş kesimlerinin artık İsrail’in belirlediği kanallardan ırk ayrımcılığı politikalarıyla yüzleşmeye ikna olmadığı anlamına geliyor. Kurulacak hükümetin Filistinlilere karşı benimseyeceği politikalar, İsrail makamlarıyla topyekün bir yüzleşme ihtimalini artıracak.
Yeni hükümetin, Filistin halkının tepkilerine karşı koymak için uygulayacağı güvenlik önlemleri ve askeri operasyonlar, bütçe açığı kötüleşeceği için mevcut hükümet tarafından onaylanan bütçe çerçevesini aşmaya zorlayacak büyük bir ekonomik fatura ile sonuçlanacak.
Çeviri: Tuğba Hamarat
Salih en-Naami
www.aljazeera.net