Makale

A TİPİK BİR FETÖ’CÜ SAVCI TANIDIM

Bandırma Cezaevine ilk girdiğim günlerde koğuşta kalan yedi kişiden dördü FETÖ sempatizanıydı. Ancak cezaevi koğuşlarındaki tutuklu/hükümlü sayısı sabit kalmıyor, sürekli değişiklik gösteriyordu. Kaldığım süre içinde başka cezaevlerinden veya koğuşlardan naklen gelen ve giden ile tahliye ile hürriyetine kavuşanlar olduğu için yüzlerce FETÖ’cü ile ve onlarca FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmayan kişilerle aynı koğuşu paylaşmak durumunda kaldım. Bunlar arasında çeşitli rütbelerde askerler ve emniyetçiler ile adliye mensubu hâkim ve savcılar da vardı.

Yeri geldiğinde değineceğim gibi aynı koğuşu paylaştığım FETÖ’cüler,  büyük bir çoğunlukla tabanı ibadet denilen Anadolu’nun gariban kesimlerden gelen ve acılar içinde kıvranan kişilerdi. Her birinin ayrı bir trajik öyküsü vardı.

Diğer yandan 15 Temmuz sonrası Fethullah Gülen’i eleştirmeye ve yapıyı sorgulamaya başladığını, ancak suçsuz yere içeri atılmakla birlikte sıkı bir “cemaatçi” olduğunu söyleyen kişiler de az değildi. Bunlar bana 12 Eylül sonrası Diyarbakır cezaevinde yaşananları ve sonrasını hatırlattı.

Cezaevlerinde devlet ve toplum düşmanları üretmek maalesef bizim devletin kadim sünnetiydi! Bunun en barizi de 12 Eylül askeri darbe sonrası işlenmişti.

Hiyerarşi Koğuşlarda Sürüyor 

Dışarıdaki örgüt hiyerarşisi koğuşlarda da aynen devam ediyordu.  Üst kademelerde görev almış bir FETÖ’cü dışarıdaki konumunu içerde de koruyor ve daha fazla ilgi ve saygı görüyordu.

Beraber kaldığımız savcılardan birinin, belki de bu imtiyazdan yaralanmak amacıyla, çok mahrem bir FETÖ grubundan olduğunu, kendi yakın çevresine, fısıldadığını duydum.

Bu savcı, ilginç bir kişilikti. Mesleğe girmek için savcılık sınavını kazananlar arasında en son sırada olmasına rağmen mülakat için ülkücü bir hemşerisi ile Devlet Bahçeli’nin yanına gittiklerini, Devlet Bahçeli’nin de dönemin adalet bakanı Cemil Çiçek’e telefon ederek kendisine referans olmasıyla yani torpille savcı olduğunu açık sözlülükle ifade ediyordu.

Vebaline Girdiği Kadınlar Yakmış

Doğrusu benim zihnimdeki FETÖ’cü tasavvurlarının çok ötesinde bir profildi bu savcı.  Koğuşun ilginç akustiği sayesinde aşağıda hafif sesle konuşulanlar dahi yukarıda duyulabiliyordu.  İstemeyerek de olsa bu savcının konuşmalarına kulak misafiri oluyordum.

Beni vebaline girdiğim kadınlar yaktı, ben bu sebeple buradayım, diyordu. Sürekli müstehcen konuşmalar yapıyor, “Kadınlar kolayca elde edilebilir, bunun istisnası da yoktur.” diyerek mütemadiyen karşı cinsi aşağılayan bir dil kullanıyordu. Bu tür seviyesiz ve ölçüsüz konuşmaları yüzünden bende ona karşı ayrıca bir tiksinti meydana gelmişti.

Kendisi iki erkek evladının olduğunu,  bu nedenle namus konusunda rahat davrandığını söyleyecek kadar izansızdı. Bu çarpık düşünceli sözde savcı, kız çocuğunun olmamasını bir avantaj olarak görüyor, zaniliğin kadınlara kızlara has bir utanç olduğunu düşünüyor ama bir eşi olduğunu da unutuyordu. Erkek çocuklarının başına da esef verici şeyler gelebileceğini, böyle bir imtihanla karşılaşabileceğini aklına bile getirmiyordu. Derin FETÖ’cülüğyle övünen bir hain olması bir yana, tam bir cahil ve gafildi.

Bir gün laf lafı açtı ve işittiğim sözlerine ders olur umuduyla kendisine bir hatıramı anlattım. İki oğlu olan, gözü sürekli dışarıda bir öğretim üyesi,    başkalarının namusu ile bu kadar uğraşma diye ikaz edildiğinde: “Kızları olanlar düşünsün.” dediğini,  ancak daha sonra hanımının adının böyle bir işe karıştığını,  üstelik bu gayri meşru ilişkinin polis raporlarına geçtiğini ve bu yüzden arkadaşın büyük şok yaşadığını anlattım.

Bu hatıram onu oldukça etkilemiş olacak ki bundan sonra ahlak yoksunu malayani lafları bıraktı ve böylece koğuşta hepimiz rahat bir nefes aldık.

Tam Bir Kriptoymuş!

İçeride namaz kılan bu savcı, dışarıdayken namaz kılmadığını, Bank Asya’nın kapısının önünden dahi geçmediğini, hiçbir FETÖ kriterinin kendisinde olmasının mümkün olmadığını söylüyor, hapisten çıkınca da namazı bırakacağını ve alkol kullanan sol kökenli kayınpederi ile çilingir sofrası kurup içki içeceğini özlemle ifade ediyordu.

Buna rağmen savcı, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasından 16 Temmuz’da tutuklanmış. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri sırasında tercihlerini el yazısı ile belirtmeleri neticesinde bu yazının analizi ile kendisinin ve FETÖ’ye yakın isimleri destekleyen diğer hâkim ve savcıların tespit edildiğini ve bu yüzden tutuklandıklarını söylüyordu.

Kendisi hakkında başka bir tespitin olmadığından söz ediyor, FETÖ yanlısı olduğuna dair hiçbir iz ve emarenin bulunamayacağından da emin konuşuyordu.  Dışarıda sürekli garip kıyafetler giydiğini, sosyal medyada “cemaatçi” olduğu imajına oldukça zıt paylaşımlar yaptığını, sosyal ilişkilerinin de benzer şekilde olduğunu ifade ediyordu.

Ancak HSYK seçimleri yüzünden görev yaptığı yerdeki başsavcı ile kavga ettiğinden bahsediyor, bazı hâkimlere ve savcılara hatır için FETÖ’cü adaylara oy verdirdiğini övünerek anlatıyordu.  Dolayısıyla HSYK seçimlerinde sahaya indiği ve böylece kendisini deşifre ettiği ortaya çıkıyordu.  Ancak görev yaptığı ilden tayini çıktığı halde hiç gitmediği bir başka ilde yargılanması sürdüğünden olacak ki, HSYK seçimleri için yaptığı kavgalar dosyasına intikal etmemişti.

Yargıtay Üyesi Yardım Etmemiş!

Savcı, adliye camiasını çok iyi tanıdığı izlenimi veriyordu. Avukatlık stajyerliğini alevi kökenli bir hemşerisi olan Yargıda Birlik Platformunun en öndeki isimlerinden birinin yanında yapmış. Hâlihazırda Yargıtay üyesi olan bu kişiden yardım talep etmek maksadıyla savcının annesi birkaç defa Yargıtay’da ziyaretine gitmiş. Yargıtay üyesi, ziyaret sonrası savcının annesini,  kendi aracı ile evine bıraktıracak kadar samimi ve nezaketli davranmış. Fakat pozisyonu gereği bir telefonla her şeyi halledebilecek güçte iken (ki belgeli suç faillerine sözde babalık yaparak yasların elinden alan kudretlilerin çokça olduğunu biliyorum) savcıya yardımcı olmamış.   Nitekim savcı, kendisini cezaevinden kurtarmak için Yargıtay üyesinin kılını bile kıpırdatmayacak ölçüde FETÖ ile mücadele konusunda ilkeli ve dürüst biri olduğunu ifade etmekteydi.

İhraç Edilen Hâkim ve Savcılar

O dönem FETÖ ile iltisak ve irtibatından dolayı KHK ile 4000 civarında hâkim ve savcı görevden ihraç edilmişti. Ancak savcı,“cemaate” yakın hâkim, savcı sayısının 4000 civarında olmasının asla mümkün olmadığını, en fazla 1400-1500 civarında olabileceğini diğerlerinin başka sebeplerden dolayı Yargıda Birlik Platformuna değil de kendi adaylarına oy vermiş olabileceğini, aile boyu koyu Ak Partili olduğunu yakinen bildiği çok sayıda hâkim ve savcının şu an tutuklu olduğunu iddia ediyor, inandırıcı pek çok örnek veriyordu.

Yine Bandırma cezaevinin kadınlar bölümünde yatan bir hâkime hanım ile uzun süre mesai arkadaşlığı yaptığını hatta onu evlendirmeye çalıştığını, ailecek Ak Partili olmasına rağmen hâkimlikten atıldığını ve hapis yattığını anlatıyordu.

Bu hâkime hanım bir yıl kadar hapis yattıktan sonra tahliye olduğundan da haberimiz olmuştu. Konya ilinin bir ilçesine bağlı köyde yaşayan baba evine gittiğinde koğuşa göre köy evinin kendisine saray gibi geldiğini, bizim koğuştaki savcının eşine söylemiş.   Elbette yoksul bir vatandaşın köy evi bile cezaevi koğuşuna göre oldukça lükstür.  Kaldı ki;  kanat çırptığı özgürlüğün başlı başına ne kadar büyük bir nimet olduğundan dem vurmaya bile gerek yok sanırım.

Doğrusu bu savcının verdiği bilgilerden bir kısmının doğru olduğu kanaatini taşıyorum. Cezaevinde böylelerini gördüğüm gibi şimdiki çevremde de böyle ayırt edici örneklere çokça karşılaştım.

Bir arkadaşımın, çocukluk arkadaşının kardeşi ve eşi de böyle bir kadre uğramış. Ülkücü kökenli çok başarılı bir Ağır Ceza Reisi olan bu hâkimi tutuklamışlar. Neyse ki bakıma muhtaç çocukları olduğu için eşi hâkime hanıma insaf edip tutuksuz yargılanmasına karar vermişler. Pek çok ilde hanımlara böyle ayrıcalıklar uygulandığını burada belirtmek isterim.

Arkadaşım, “Çocukluğundan beri tanıdığım bu kardeşimizin FETÖ’cü olması mümkün değil, 80’lı yıllarda Galatasaray Lisesinde okuyan çok başarılı, milliyetçi ve iradesine ipotek koydurmayacak kadar da özgür düşünceli biridir.” diyor. Bu hâkim bir ara Konya Ermenek’te Ağır Ceza Reisliği yapmış. Bu sırada FETÖ’cüler Ağır Ceza Reisinin engellemesi nedeniyle istedikleri kişileri adliyeye memur yapamadıkları için bu hâkim aleyhine basında iftiralar çıkarmışlar. Arkadaşım da kardeşi olarak gördüğü bu ağır ceza reisi hâkim cezaevindeyken Ermenek’ten bu gazeteyi delil olarak bularak tahliyesine yardımcı olmak için bayağı uğraşmış. Dolaysıyla konuları ve dosyayı bilen bir arkadaşım.

Bu durumda şu soruyu sormak zorundayız. Neden FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bu hâkim ve eşi bu süreçte mağdur edilmiş? Zira bu karı koca hâkim, HSYK seçimleri sırasında iki cepheyi de desteklememişler. Bağımsız olarak tanıdıkları adaylara oy vermişler. İddiaya göre bu durum onların yanmasına yetmiş!   Neyse ki yanlışlık anlaşılmış. Çok parlak bir sicili ve kariyeri olan bu hâkim 4,5 ay sonra tahliye edilmiş ve eşiyle birlikte hâkimlik görevine geri döndürülmüş.

Ya geri döndürülmeyenler!

Savcı Konuştukça Konuşuyor

Savcı, Yargı’nın, ulusalcı ve milliyetçi çizgideki kişilerin kontrolünde olduğunu, Doğu Perinçek’i mahkûm eden hâkimlerin şimdi Doğu Perinçek’in yattığı koğuşta hapis yatırıldığını söylüyordu. Perinçek ekibinin Ergenekon davasının intikamını almak istediğini, hedeflerine ulaşmak için karşılarındaki organize tek güç olan “cemaati” tasfiye ettiklerini, daha sonra da AKP’nin önde gelen mensuplarını ve Erdoğan’ı hapse atacaklarını iddia ediyordu.

FETÖ ile mücadelenin yürütülmesinde kritik bir öneme sahip olan bir Bakanının iki kardeşinin de FETÖ’nün üst düzey isimlerden olduğunu, kardeşlerinin zarar görmemesi için kendi müsteşarının güdümüne girdiğini, bu yolla yargıda ulusalcı ve milliyetçi yapılanmaya hizmet ettiğini, Bakanlıkta asıl işleri yürütenin bu müsteşar olduğunu, onun Cumhurbaşkanına hakaret edip duran birisi olduğu halde müsteşar yapıldığını iddia ediyordu.

Dışarıda Bylock ve benzeri araçlarla olsa gerek FETÖ’cüler kendi aralarında öyle kuvvetli bir network ağı kurmuşlar ki savcının söylediklerine benzer söylemleri diğer savcılar, hâkimler, emniyetçiler ve diğer FETÖ mensupları da ağız birliği etmişçesine tekrarlıyorlardı.

Ancak oldukça ilginçtir ki hapisten çıkıp beraat ettikten bir müddet sonra görüştüğüm hâkim ve savcı ihraçları ile ilgilenen üst düzey bir yargı mensubu “Kamudan ihraç ettiğimiz en az 1000 hâkim ve savcının dosyasından Bakanın kardeşinin dosyası daha kabarıktı, onu ihraç edebilseydik durum farklı olurdu.” itirafında bulunacaktı.

Aynı günlerde kamuoyunda Bülent Arınç’ın damadı tartışılıyordu. Zaman zaman da İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı rahmetli Kadir Topbaş’ın ve Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın damatlarından söz ediliyor ancak nasıl bir koruma duvarı örülmüş ise dönemin Bakanın kardeşinden hiç ama hiç söz edilmiyordu. Oysa sözü edilen diğer kişilerin Bakan kadar adli sürece etki edecek görev ve pozisyonları yoktu.

Anlaşılan o ki FETÖ, iyi yetişmiş bazı mensuplarını, Milli Görüş çizgisinin önde gelen siyasetçilerinin damadı yapmıştı! Yapmıştı diyorum zira bunun tesadüfî olmadığını düşünüyorum.

İntikam Alacakmış

Savcı, Fetullah’a sahip çıkmadıkları ve yalnız bıraktıkları için İslami gruplara ve muhafazakâr kesimlere oldukça tepkiliydi. Muhafazakâr oldukları için kendi yakın akrabalarından da nefret ediyordu. Göreve dönmek istemediğini ancak sırf AKP’lilerden ve dindar kesimden intikam almak için görevi kabul edebileceğini ve önüne gelen dindar, nurcu, tarikatçı ne kadar kesim varsa eline düşenlere gerekeni yapacağına ahdediyordu.

Belki de bunları bana tepki olsun diye söylüyordu. İçten içe benden nefret etse de bir yardıma ihtiyacım olduğunda dolaylı olarak bana yardım etmeyi de esirgemiyordu. Tam bir FETÖ stratejisi güttüğünü fark ediyordum.

Atatürk’ü ‘Sen olmasaydın biz olmazdık’ diyerek göklere çıkarıyor ve  “Şu dincilerin bir kısmını niye bıraktı da başımıza bela etti, niye hepsini istiklal mahkemelerinde idam etmedi.” diyerek de güya serzenişte bulunuyordu!  PKK’ya ilgi duyuyor, Selahaddin Demirtaş’a “Selo, can kurban sana Selo, sazına kurban Selo sözüne kurban Selo.” diyerek övgüler düzüyordu.

Çocuklarının istikbali için Avrupa’ya yerleşmeyi planladığını, orada okutup Hıristiyan kızlarla evlendireceğini söylüyor ve  “Bu ülkede yaşanmaz, yarın nasıl bir hesaplaşmaya kurban edileceğimiz belli değil.” diyordu.

Tipik bir Mankurttu! Tam bir paranoya yaşıyor FETÖ ve takiyye ahlakının bin bir türlü tezahürünü gösteriyordu. Kâh Hocaefendici, kâh Atatürkçü, kâh HDP’li… Her şeydi anlayacağınız bu FETÖ’cü!

Savcının Dosyası Boşmuş

Savcının dosyasında farklı bölgelerden iki kişinin FETÖ’cü olabileceğine dair tanıklıkları dışında başka hiçbir delil bulunmuyormuş. İlk iki mahkemeye de tanıklar davet edildikleri halde gelmediği için darbeye bizzat iştirak etmekle suçlanan ve ağırlaştırılmış müebbet talep edilen savcı iki yıl hapis yattıktan sonra tahliye edildi.

Koğuştaki bir diğer FETÖ’cü olan Emniyet İstihbarat Şube Müdürü ise netameli konulara hiç girmiyordu. 17/25 Aralık sonrası Güneydoğu Anadolu Bölgesine tayini çıkmış, daha doğrusu sürülmüş, bir müddet oralarda çalışmış. O dönemde bylock kullanmış.

Koğuşta Öfke Patlamaları

Koğuşta herkes birbirine nezaketli davranmaya özen gösteriyor ancak tutuklular; büyük özlem, stres ve sıkıntı yaşamakta oldukları için olsa gerek, hiçbir sebep yokken ortam birden gerginleşebiliyordu.  Elbette hepimiz huzursuz ve mutsuzduk. Belirsizliğin ve sürekli mutsuzluğun verdiği yük tahammül gücünü azaltıyor ve beklenmedik bir anda parlamaya ve patlamaya neden oluyordu.

Örneğin akşam yemeği sırasında Emniyetçi arkadaş sindirim sorunları çektiğinden bahsederken Vali Yardımcısı “Biraz az yemek rahatlatır.” diye lafa karışması üzerine Emniyetçi “Sen benim yediğimde gözün mü var.“ demesiyle tartışma başlıyor ve ortalık karışıyordu.

Sonradan, geçmişte bu koğuşta sık sık tartışmalar çıktığını öğrendim. Özellikle Savcının kavga etmediği kimse kalmamış. Daha önce kaldığı koğuştan da geçimsizlik sebebiyle yerini değiştirmişler.

Koğuşa geldiğimin ikinci haftasında Vali Yardımcısı ile Savcı o kadar birbirlerine girdiler ki artık beraber kalmaları mümkün değil diyordum. Olay ancak dışarıdan gardiyanların müdahalesi ile yatıştı. Ancak Savcı hızını alamayıp gardiyanlarla da ağız dalaşına girişti. Böyle bir olayda koğuş değişikliği gerekirken muhtemelen cezaevi idaresinin bir sebepten dolayı ona göz yummasıyla koğuşu değiştirilmedi.

Sonuç olarak bu kişi, niteliksiz, ahlaken düşük, ideolojik olarak neydüğü belirsiz ve eklektik, bence kendi toplumuna yabancılaşmış, en azında zihinsel anlamda tamı tamına ajanlaşmış bir FETÖ tipolojiydi. Bu zihinsel yapısıyla ihaneti bilinç düzeyine ulaşmış bir şahsiyetti.  FETÖ imamı bile buna göre çok temiz kalan ve kandırılmış konumda olan birisiydi.

Sevgili okurlarım, her tarafı iyilik, sağlık, hayır ve bereket olan bir ramazanı şerifi geride bıraktık. Rabbim daha nicelerini lütfetsin inşallah. Şimdi ise deprem başta olmak üzere toplumsal ve bireysel pek çok acılarımızla birlikte, buruk da olsa, bayram yapma ve bayramlaşma zamanı…

Ülke ve İslam dünyası olarak artık birbirimize daha fazla acı yaşatmaktan vazgeçmeye; hak, hukuk ve liyakate dayalı şeffaf bir toplumsal düzen tesis etmeye, barışa ve kardeşliğe vesile olması umut ve duasıyla hayırlı bayramlar diliyorum.

 

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

7 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

8 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

11 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

12 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

13 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

14 saat ago