ABD Ulusal Bilimler Akademisi komitesi tarafından hazırlanan yeni bir rapor, Küba ve Çin’deki Amerikalı diplomatlarına karşı “yönlendirilmiş” mikrodalga radyasyon saldırısının olası hastalık nedeni olduğunu bildirdi. Amerikan dışişleri bakanlığı tarafından istenen ve finanse edilen çalışma, Küba başkenti Havana’da ABD personeli arasında 2016 yılının sonlarında ortaya çıkmaya başlayan gizemli hastalıklara bir neden bulmaya yönelik en son girişim.
Çalışma, yönlendirilmiş, darbeli radyo frekansı enerjisinin, yoğun baş basıncı, baş dönmesi ve bilişsel zorlukları içeren semptomlar için en makul açıklama gibi göründüğünü buldu. Bu açıklamanın, tropikal hastalıklar veya psikolojik sorunlar gibi bu konuda neden olduğu önerilmiş ama kanıtlanamamış diğer nedenlerden daha olası olduğunu buldu. Araştırma, bireylere yöneltilen yapıldığı enerjinin kaynağını belirtmedi ve bunun düşmanca bir karşıhaberalma saldırısı sonucu geldiğini bildirmese de bu tür yaralanmalarla ilgili önceki askeri araştırmaların eski Sovyetler Birliği’nde de yapıldığını belirtti.
19 üyeli komite yazdığı raporunda, tıbbi gizemin dibine inmeye çalışırken önemli zorluklarla karşılaştığını kaydetti. Bunlar arasında, herkesin aynı semptomları bildirmemesi ve Ulusal Bilimler Akademisi araştırması, bazıları sınıflandırılmış olan hastalıklarla ilgili önceki çalışmaların tümüne erişememesi. Sağlık etkileri, 2017’nin başlarında Küba’daki ABD Büyükelçiliği’ne bağlı yaklaşık iki düzine Amerikalı ve Çin’in Kanton vilayetindeki Guangzu kentinde ABD konsolosluğundaki Kanadalı diplomatlar ve personel tarafından yaşandı. Otellerde kalanlar veya evde oturanlardan bazıları çekirge sesine benzer türden bir ince ses duyduklarını beyan etmiş olduklarından dolayı başlarda bir ses saldırısı olabileceği konusunda da spekülasyonlar yapılmıştı.. Amerikalılardan bazıları ABD hükümetinin sağlık şikayetlerine verdiği zayıf tepkiyi eleştirdi ve kendi sağlık sorunlarına yetersiz destek vermelerinden dolayı en az bir diplomat Dışişleri Bakanlığı’na karşı dava açtı.
Daha önce ABD’nin de dünyada buna benzer bir ışın silahı saldırıları yaptığına yönelik teoriler yöneltilmişti. Amerikan radyasyon silahı teorisine göre bundan 10 yıl kadar önce Latin Amerika’da ve bazı diğer Amerikan müttefiklerinde neredeyse eşzamanlı olarak iktidardaki Amerika karşıtı liderlerin kanser hastalığına yakalanmasında CIA’in bu cihazlarla gerçekleştirdiği operasyonlar rol oynadı. Kanserden ölen Venezuella devlet başkanı Hugo Chavez ölmeden önce 2012’de Amerikalıların hasımlarına karşı bir radyasyon silahı geliştirdiğini belirtmişti.
Hugo Chavez’in yanısıra, Arjantin’in Amerika’yı dinlemeyen devlet başkanı Cristina Fernandez de Kirchner, Brezilya’nın postmodern darbeyle indirilen lideri Dilma Rousseff, ondan hemen önceki düşman ilan edilen Sosyalist lider Lula da Silva, Paraguay’ın sorunlu devlet başkanı Fernando Lugo, Küba’nın efsanevi Amerikan belalısı Fidel Castro da 2010’lu yılların ilk yarısında kansere yakalanan, Amerika’nın rahatsız olduğu bilinen altı liderdi. Bazı ülkelerin bu tür kişi hedefli ışın saldırılarına karşı özel duvar korumalı külliyeler kurarak engelleme sağladığı, Amerikan unsurlarının bu duvarların kaldırılmasına gayret ettikleri de bazı araştırmacı gazeteciler tarafından önerilmişti. Amerika’nın hedeflediği sonuçları alamadığı için projeyi terk ettiği, hatta bir ara silahın bir Amerikan mafyası grubu tarafından çalınmasının önüne geçtiği de basına sızan haberler arasındaydı.