Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adıyaman’daki temasları kapsamında Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu‘yu makamında ziyaret etti. Daha sonra Atatürk Bulvarı’ndaki AK Parti Adıyaman İl Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışına katılan ve adalet sisteminin önemine de değinen Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Hiçbir şekilde adaletin gecikmeden tez verilmesini sağlayacak düzenlemeleri yapacağız. Terörle mücadele ederken, masum vatandaşlarımızı da iftiralardan koruyacak şekilde, masum ile suçluyu ayırt eden bir anlayışın en kısa zamanda tesis edilmesi bizim temel arzumuzdur. Kuruyla yaşın bir arada olmadığı, ayrıldığı, vatandaşımızın iftiradan korunduğu bir sistem elbette bizim temel arzumuzdur. Kimse bir başkasının cezasını çekemez…”
Adaletin Tesisine Yönelik Temel Arzular Gerçeklerle Bağdaşmıyor
Değerli Okuyucularım;
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün mezkûr sözlerini dikkatle ve rikkatle okursanız bu güzel temennilerin kendi içinde acı bir itirafın varlığını anlayabilirsiniz. Adalete duyulan temel arzuları biz de can-ü gönülden paylaşmakla birlikte zımni itirafın gerçeklerin hiç de böyle olmadığını da adeta teyit etmektedir. Aslında temiz yürekli olduğu anlaşılan Adalet Bakanı, vicdanından gelen o bastırılması zor olan sese gayri ihtiyari olarak kulak vererek, hiç farkında olmadan şunları itiraf etmiştir:
Dinimiz İslâm’a göre de herkes kendi yaptığından mesuldür. Dolayısıyla hiç kimsenin suçu bir başkasına yüklenemez. Peygamberimiz (sav), Veda Hutbesinde bu konulara temas ederek şöyle demiştir: ”Kimse kendi suçundan başka bir şey ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz…Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır…”
Adaletten uzak bir hukuk sisteminin bu şekilde devam etmesi, cahiliyenin bir tezahürü olarak toplumsal huzursuzluğun artmasına ve bereketin de kaybolmasına da sebebiyet verir. Stagflasyona benzeyen bir ekonomik daralma yaşıyorsak, bunun bir sebebi de sosyal adalet ilkelerini unutmuş olmamızdır.
Halbuki Allah, dünya hayatını bir imtihanhâne olarak tesis etmiştir ve Kuran’da “Yemin olsun ki sizi bir şeyle imtihan edeceğiz. …” buyurarak, kimsenin bu imtihandan âzât olamayacağını beyân etmiştir. Hukuku üstün tutmakla yükümlü olan devlet yöneticilerin en büyük imtihanı ise adaletle ilgilidir. Adalet Bakanı, gerçekten vicdanını rahatlatmak istiyorsa arzularını beyan etmek yerine adalet konusunda yapılan vahim hataları açıkça itiraf edip mağdurlardan resmen özür dilemelidir. Her hak ihlali, aynı zamanda kul hakkına da bir tecavüzdür. Masum insanlara yönelik işlenen bütün adaletsizlikler, ilahî gazabı celbeder. Gazap, hakkı ve hukuku tamamen unutmanın bir neticesi olarak cebren kendisini göstermesidir
Onun için Allah’ın gazabına uğramamak ve Allah katında özrün kabul görmesi için, darbe ile hiç ilgisi olmayan KHK mağdurlarının hem genel af kapsamına alınarak görevlerine derhal iade edilmeleri, hem de maddî/manevî tazminatla gönüllerinin yeniden kazanılmaları gerekmektedir. Başta Adalet Bakanı olmak üzere hukuk sisteminden sorumlu herkes, ancak adaleti acilen yeniden tesis ederek, Allah Teâlâ’ya karşı kulluk imtihanını verebilir. Allah, yöneticilerimize hidayet, şuur ve adaletle hükmetmeyi nasip etsin.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi