Afganistan’da yönetimi Taliban ele geçirince, Türkiye’de, özellikle belli bir kesimde çok büyük bir garabet yaşanmaya başladı. Özellikle sosyal medyada yaşanan bu garabet, bendenizi sosyal medyadan tiksindirecek konuma ve duruma getirdi. Afganistan’ın haritada yerini gösteremeyecek olan aklı-evveller, Taliban’ın kim olduğunu bile bilmeyenler, 1979-1989 yılları arasında vatanını Rus işgaline karşı savunarak başarı sağlamış olan Taliban hareketini hiç duymamış olanlar, sosyal medyada ahkam kesmeye ve hüküm vermeye devam ediyorlar.
Zannediyorum ki bunlar, Afganistan ile olan tarihi ve kültürel bağlarımızı da hiç okumamış hiç duymamışlar.
Sanki Taliban’ın kuracağını iddia ettiği Şeriat düzeni, kuş olup uçarak Türkiye’ye de gelecek, bizim din karşıtı laiklerin tepesine binecek…
Yok öyle bir şey…
Hatta İzmir’de, Taliban’dan korkan kadınlar derneğinin üyeleri İzmir marşı eşliğinde soyunmuşlar. Bu eylemleri yapanların, Türkiye’nin özgür bir ülke olmadığını savunanlar tarafından gerçekleştirilmesi ise ayrı bir soru işareti. Toplum içinde soyunacak kadar özgür olan ama “özgür değiliz” diyecek kadar da düşünce melekesini yitiren insanlar da tabi ki ayrı bir soru işareti.
Burada Taliban’ı savunduğumuz fikrine de kimse kapılmasın. Bakalım nasıl bir yönetim şekli kuracaklar buna bakmak lazım. Bu açıdan düşünürsek İran’da İslam Cumhuriyeti, Suudi Arabistan da Şeriat ile yönetildiğini savunuyor.
Burada dikkat edilmesi gereken konuların başında, mülteci krizi geliyor. Afganistan uyuşturucu ticaretinin ana merkezi. Mülteci hareketliliğinin dünyada ki uyuşturucu trafiğini hızlandıracağından söz ediliyor.
İkincisi; ABD’nin girdiği ve sonradan terk ettiği her yeri çorba haline getirme noktasında çok mahir olduğunu kabul etmeyenlerin aklından şüphe edeceğimi üzülerek ifade etmek istiyorum. Irak’tan ve Suriye’den çıkarken tüm silahlarını PYD’ye bırakan ABD, Afganistan’dan ayrılırken de silahlarını ve merkez bankasında 9 Milyar dolar para bırakması, üzerinde durulması ve irdelenmesi gereken önemli konular arasında.
Üçüncüsü ise; yeni bin yılın madeni olan ve Afganistan topraklarında bulunan trilyon dolarlık Lityum rezervleri… Altın rezervleri ise Afganistan’ın büyük zenginlikleri arasında ama ABD’nin bu konuda ki planı nedir, bunu bilmek lazım.
Yani “Görünen köy kılavuz istemez” misali, ABD Afganistan’dan çekildim dese de varlığını bir şekilde orada sürdürecektir. Kesnizani tarikatı vasıtasıyla Irak’ı ele geçiren Amerika’nın, Afganistan konusunda yeni plan ve projelerinin olmaması düşünülemez.
Hepimizin malumu olduğu üzere Dünya, ikiz kulelerin yıkılmasından sonra eski dünya olmadı ve çok farklı bir eksene kaydı. Özellikle bilinçli ve planlı bir şekilde hortlatılan İslamofobi, dünyaya öyle bir pompalandı ki, şu anda da bunu Afganistan’da görmekte mümkün. Özellikle Taliban’ın Şeriat yönetimini benimseyeceğini açıkladıktan sonra Kabil Havalimanında yaşananları, insanlar korkulu gözler ile izledi ve bir kez daha insanların düşüncelerinde “İslam korkusu” pekiştirildi.
Öyle görülüyor ki Afganistan konusunun, siyasi yanı olduğu kadar sosyolojik ve İslam korkusu yayma adına psikolojik (algı yönetimi) yönü de var.
Yeri gelmişken şunun da hemen ifade edelim. Afganistan’da ne işimiz var diyenler, İngiltere’nin şu anda orada olduğunu, “Uzun bacaklı İngilizlerin geçtiği her yerde sorunlar yumağı oluşacağını” unutmamalıdırlar.
Bizler her zaman ve her konuda olduğu gibi, bu konuda da yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in buyruğuna kulak verelim:
“Allah (cc), insanın önüne iki yol koymuştur: Ya Allah’ın (cc) indirdiği şeriat ya da bilmeyenlerin heva ve hevesleri… Allah’a (cc) kulluk yaparken şeriata yani, Kitap ve Sünnet’e uymayanlar, uydukları şeye ne isim verirlerse versinler fark etmez, hevaya uymaktadırlar.” (Casiye 18)
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban Doğan
Ağzına gönlüne sağlık değerli hocam. .