Afganistan Halkı’nın bir çok derdi bulunmakta. Uluslararası kamuoyunda belli raporlarla ve haberlerle bu teşhir edilmekte. Afganistan, gidip görenlerin bildiği üzere çok zor şartlar altındadır. Maalesef bunları bizler de ara ara gündeme getirmekle mükellefiz. Vicdanımız, Afgan Halkı’nın durumunu her fırsatta yazmamız konusunda bizi sıkça uyarıyor.
Rahmetli Dedem, Afganistan’ın bundan yaklaşık yetmiş yıl önceki başkonsoloslarından biriydi. Çocukluğumda bana hep Afganistan’ı anlatırdı. Bütün Avrupa’yı gördüğünü ve bir kaç Avrupa Ülkesi’nde yaşadığını ancak Afganistan kadar güzel bir memleketi ömründe görmediğini söylerdi. Nasip oldu, on yıl evvel TSK bünyesinde askerliğimi orada yapabildim. Fakat dedemin bahsettiği meyve bahçeleri yerine geniş çölleri görmek dışında bir şeyle karşılaşmadım.
Ülkede çeşmelerden simsiyah sular akmakta, derin acılar kendisini her yüzde göstermektedir. Maalesef halk perişan bir halde yaşıyor. Devlet kurumu var mı ve ne kadar işlevi var diye herkes şüpheyle bakıyordu. Şehirlerde Sovyetlerle savaş döneminden kalan binalarda roketatar izleri ve mermi oyukları bolca var. Yollarda yerlerde pis su kanalları var. Evler, korku kültürünün hakim olmasından olsa gerek büyük duvarlarla çevrili. Halk içme suyu bulamıyor. Arabalarımızı durduran çocuklarda devamlı su istiyordu. Bunlar insanın gider gitmez psikolojisini bozan şeyler.
Afganistan’ın her köşesinde bir kavga var desek yeridir. Vardak’tan Kabil’e gelirken, çok yoksul köylerden geçtik. Bunları bugün belgesellerde izletiyorlar. Batı’da Afganistan’ın durumu Afrika’nın durumu ile mukayese ediliyor. Afganistan, İslam’da olmayan hurafelerin, İslam kisvesinde sürdürüldüğü bir ülke. Yanlış adetlerin ve uygulamaların olduğu ve insanın içini acıtan şeylere sahip olmasıyla hala zulme ve dramlara bu çağda ev sahipliği yapıyor diyebiliriz.
Türkiye’deki insanların Afganistan’a ibretle bakması gerek. Baça Bazi denen sapıklık, erkek çocukları şamaroğlanı etmeleri, eşcinsellik, evlilikte başlık parası gibi çirkin şeyler mevcut. Peçe gibi İslam’da olmayan şeyler, yine binlerce bidat orada yaygın. Bunları Batılılar hayretle kameraya kaydederek dünyaya gösteriyor. Oysa dünün Afganistan’ı bambaşka idi. Kadınlara düşmanlık Eski İran Kültürü’nden kalan bir anlayış. Esrar bolca içiliyor.
Afganistan’da umutsuzluk, aile içi şiddet, fakirlik ve sefalet ile hastalık çok yaygın. Doktora bile gidemeyen kadınlar, zaten doğru işlemeyen sağlık sistemi ve eğitim sistemi durumu özetlemeye yeterlidir. Güneyden gelen Peştun Milliyetçisi Taliban, İslam’a sığınan oysa ilkel tavırları olan bir grup. Sahte ve yetersiz cihad, çaresiz bir millete sanki bir kurtuluş reçetesiymiş gibi zorla benimsetilmiş, zira önce Rus, sonra Amerikan İşgali, bölge halkının eline silah tutuşturmak için bahane olmuş. Diğer yandan haşhaş ticaretine kapı aralayan Taliban, bunun nakliyesiyle cihad ettiğini sanıyor. Taliban kendisini Ortaçağ’a ait metinlere referansla meşru kılıyor.
Kız çocukların okuma ve çalışma hakkının elinden alınması, bir çok gereksiz yasak ve yanlış uygulama bölge insanını yıldırıyor. Bölgede genel olarak Kuzey’deki Türk Kavimleri ile güneydeki Peştunlar arasında bariz ayrım var. Ancak Peştunlar İslam’a sığınıyor ve gizli ırkçılık peşinde koşuyor ve kültürel olarak da siyasi olarak da diğerlerini bastırıyor. Şu anda da yönetim onlara teslim edildi. Geçtiğimiz aylarda Mehmet Görmez Hocamız, bir alim olarak Taliban’ın yöneticilerine bir brifing verdi ve yaptıkları yanlışlardan dönmelerini yüzlerine karşı tavsiye etti. Bütün Müslümanlar olarak Afganistan’ın bu yönetimi haketmediğini ve bundan utanç duyduğumuzu ve hatta bizlere de etkisi olduğunu onun gayet güzel bir dille ifade ettiği gibi biz de burada hatırlatmaktayız. Kur’an’a ve Peygamberimizin emrine göre ilim kadın ve erkek herkese farzdır. Böyle bir cemiyet yapısı da İslam’da yoktur. İslami değildir, caiz de değildir. Bu korku kültürünün ve bilinçaltındaki travmaların etkisiyle ortaya çıkmıştır. Afgan Halkı da onca zorluğun yanı sıra bir de bu zihniyetten kaynaklı sayısız diğer çileleri çekmektedir.
Üstadım, Tahliliniz başından sonuna kadar doğruları ifade ediyor ancak bu Afgan halkının içinde bulunduğu dramı tam olarak yansıtmak için yeterli değil.
Rus ve Amerikan işgalinden sonra Yerle bir edilmiş, insanları da zihiniyet ve yaşantı olarak köleliğe alıştırılmış koskoca bir ülke malesef.
İşin bir de son zamanlarda ülkemize gönderilen Afgan mülteciler meselesi var ki; bu durum beni oldukça ciddi anlamda endişelendirmektedir.
Şöyleki;
Amerika’nın Afganistandan çekilmeye karar vermesinden bir iki yıl önce başlatılıp bu güne kadar da yüz binlere varan Afgan mülteci ülkemize uyuyan Amerikan hücreleri olarak yollandığını, günü geldiğinde hepsinin silahlandırılarak içeride bir kaos ortamı oluşturabilecekleri endişem var.
ABD’nin bu uygulaması en son Türkmenistan’da da aynı şekilde uygulamaya konulmuştur.
Umarım ki, İdarecilerimiz ve istihbaratımız bu konuda uyanıktırlar..