Nijeryalı temsilciler ve British Museum da dahil olmak üzere 3 Avrupa müzesinden oluşan bir ağ olan Benin Diyalog Grubu, birkaç somut zaman çizelgesiyle ödünç alınan, iade edilecek objeler hakkında onlarca yıl süren tartışmalarda bulundu. Tijani, “Birleşik Krallık’ın objeleri ait olduğu ülkelere iade etmesi meselesine boyun eğmesini sağlayacak grubun bu olduğunu düşündük, ancak bu süreç çok net değil.” diyor.
Tijani, Nijerya’nın “geri adım atmayacağını” ve “British Museum ile daha fazla konuşmayı ve sonrasında objelerimizin oldukça kısa, somut ve vakitlice ülkeye iadesini sağlamayı” umduğunu söylüyor.
British Museum, Al Jazeera’ya “Benin’deki farklı taraflarla, özellikle Legacy Restoration Trust ile bir dizi diyaloga girdiğini ve gelecekteki iş birliğine dair yaygın umutların farkında olduğunu” söyledi. Ödünç alınan objelerin ülkelerine iadesi için tarihle ilgili herhangi bir açıklama sunmazdı.
İkinci Bölüm: Köle Tacirleri Tüccara Dönüştü
Ticarete katılımı sırasında yaklaşık 3,1 milyon Afrikalı erkek, kadın ve çocuğu köleleştiren, en büyük köle edinen ulus olan İngiltere, 1807 yılında ve daha sonrasındaki 1811 ve 1833’teki diğer yasalarla beraber, köleleştirilen kişilerin sık sık isyan etmesinden sonra ticareti ortadan kaldıran yasalar çıkardı. Neticede bu isyanlar İngiliz toplumunun etkili üyelerinin kölelere ilişkin korkunç muameleye yönelik endişelerine neden oldu.
Gine’den seyahat eden köleleri taşıyan bir gemide dünyaya gelen, köleliğin kaldırılması yanlısı Ignatius Sancho İspanyol Batı Hint Adaları’nda köleleştirildi. Henüz iki yaşındayken tekrar satıldı ve Londra’da yetişkinliğe kadar ev kölesi olarak çalışmaya zorlandı. Sancho 20 yaşında kaçtı, okumayı öğrendi ve bir seçimde oy kullanan ilk Siyah Briton (İngiliz vatandaşı) oldu. 1782’de köleleştirilmiş bir insan olarak hayatı hakkında yayınladığı mektuplar, İngiliz dışişleri bakanı Charles James Fox’u etkiledi ve köleliği kaldırma rotasını belirledi. Fox, yasaya geçirilen kölelik karşıtı yasa tasarısını önerdi.
Yine de kölelik Britanya için muazzam bir zenginlik kaynağıydı ve gemi inşası, bankacılık ve sigorta gibi endüstrileri besledi. Zenginlik kaynaklarının ikamesine ihtiyaç duyan politikacılar “meşru ticaret” fikrini geliştirdiler, bu fikir vasıtasıyla Afrika ülkelerinde zorla çalıştırılan Afrikalı iş gücü Britanya’yı zenginleştirmek için sevk edilen kaynakları üretecekti.
Bunun gerçekleşmesi amacıyla Britanya’nın askeri subayları, Afrikalı yöneticilerle, Britanya ticaretini tesis edecek ve Britanya’nın kendisini meşru yönetici ilan etmesine yol açacak sözde anlaşmaları müzakere ettiler. Afrika’daki büyük krallıkların kralları – bazıları aracı olarak hareket ederek savaş esirlerini Avrupalılara satmıştı – bu anlaşmalara karşı çıktılar. Böylece Britanya ordusu, Afrika’yı köle tacirlerinden “korumak” göreviyle, İngiliz ticaretinden yana olan yerel yöneticilerle ittifak kurmaya ve bu anlaşmaları veya bu ticareti engelleyen Afrika krallarını şiddetle ortadan kaldırmaya başladı. Ele geçirilen krallıklardan çalınan eserler, İngiltere’nin bu savaşlardan kaynaklanan maliyetlerini ödedi. Sonuç, Afrika’nın en eski imparatorluklarının yıkılması oldu.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: https://www.aljazeera.com/features/2021/10/12/stealing-africa-how-britain-looted-the-continents-art