Ekonomimiz çıkmazda, pahalılık ocaklarımızı söndürmektedir. Bacalarımızdan artık duman çıkmıyor. Her gün, meydana gelen zamlardan dolayı, milletimizi hafakanlar basıyor. Herkes endişeli, kimsenin yüzü gülmüyor.
Ancak muktedirlerin keyfi yerinde… Pahalılık söylemlerinden asla tedirgin olmuyorlar. Çünkü onlara ekmek elden, su gölden geliyor. Onların dolapları dolup taşıyor. İstenilen ve arzu edilen her şey sofralarına geliyor ve onlar hapur hupur yeniyor.
Tabii ki bu durumda olanlar istisnadır. Milletin çoğunluğu vicdan ile cüzdan arasında kıvranıp duruyor. Pazarlarda her şey ateş pahası… Sergilere el atanların adeta eli yanıyor. Bundan dolayı alışveriş yapmaktan vazgeçiliyor.
Şehirlerin kenar mahallelerinde ekonomi can yakıyor. Millet alamadıklarını ancak vitrinlerde seyrediyor. Zira cep delik, cepken delik… Sofrasına ekmek getirebilecek insan sayısı her gün biraz daha azalıyor. Çünkü zamlar, pahalılık ve ekonomik terör her tarafı allak bullak ediyor.
Nitekim “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana / Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?” Artık peynir-ekmek sofralarda aranır oldu. Yağa ulaşmak, bal ve reçel alabilmek hayal oldu.
Bu gerçekleri dillendirenlere, yazanlara, idareciler tahammül edemiyor. Onları susturmak için her türlü baskı kullanılıyor. Ne var ki aç olanların da dayanma gücü bitmek üzere… Tencere, tavalarla insanların sokaklara dökülmesi an meselesi… Çünkü yiyenler tıksırıncaya kadar yiyor, fakir-fukara ise sadece avucunu yalayıp, duruyor.
Bu ekonomik adaletsizlik, milletin sabrını tüketmek üzeredir. Aç olan insanların freni tutmaz, onun için beklenilmeyen sonuçlar doğar. Bunun da müsebbibi millet değil, milleti idare edenlerdir. Onlar israf derecesinde yiyip, içiyor, araba, uçak alıyor, köşklerinde, villalarında yaşamanın zevkini tadıyor. Vatandaş ise gecekondularda aç-biilaç yaşamaya çalışıyor.
Vatandaş, mali sıkıntı sebebiyle, faturalarını ödeyemediği için, elektrik ve doğalgazı anında kesiliyor. Böylece vatandaş çaresiz bırakılıyor. Artık sıra mum yakmaya geldi, onu alabilecek parası da olursa.
Buna rağmen muktedirlerin çocukları lüks arabalarla fink atıyor, harcadığı paranın miktarına bile bakmıyor. Hanımları ise en lüks giyimi, en lüks ayakkabı ve çantayı, en pahalı gözlük ve eşarbı alarak, birbiriyle yarışıyor. Elbette ki bu görüntüler tabanda hoş karşılanmıyor.
Ama muktedirlerin umurunda mı, hiç sanmıyoruz. Zira ekonomik pervasızlık elan devam ediyor. Fakir-fukaranın külhanda yanması kimin umurunda? Ancak unutulmasın ki, herkes güttüğünden sorumludur. Buna dikkat etmeyenler, bunun hesabını hem sandıkta ve hem de ahiret yurdunda vereceklerdir.
Vicdan tamburası titremeyenler, vatandaşın çektiği sıkıntıları umursamıyor, gün bu gün diyerek âlây-ı vâlâ ile harcamalarına devam ediyor. Yazık, çok yazık değil mi?
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). Cağaloğlu – 16.05.2022
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…