Yüreğimi yokla, yâr diye atar,
Olmadığın sinem bir yüktür bana,
Sıcak tebessümün, cana can katar
Lahza iltifatın, kucaktır bana,
Hasretin yakar, çöl sıcağındayım,
Yol bulup gelsem de ırağındayım,
Ersem diyarına, yol ağındayım,
Kapında kul olmak, uzaktır bana
Elinde, obanda, gönlüm gül açar
Gülşeninde özüm kendinden geçer
Bülbülünüm ey yâr, nâçarım nâçar
Yemyeşil ellerin, kuraktır bana
Ne yana dönsem boş gelir ellerim,
Halbuki seninle tüm hayallerim,
Dön bir bak ne olur, bîzar hallerim,
Sana civar olmak bir haktır bana.
Sevilmek isterim, hem yârin olmak,
Ayağın dibinde, az bir yer bulmak,
Kapı eşiğinde, dost diye kalmak,
Kölelikten büyük şan yoktur bana.
Sana Bilâl gibi nazım mı var ki,
Vahşi gibi affa yüzüm mü var ki
Aşka yaş dökecek gözüm mü var ki
Payinde toz olmak da çoktur bana
Umutsuz olanlar sende kan buldu,
Nice bahtsız cânan oldu, câr oldu
Cemaline meftûn bî-karar kaldı
Bir anlık hemdemin, dilektir bana
Varınca Ravzan’da, dolardı gözüm
Ben geldim demeye tutmazdı yüzüm
Âşığım sanardım, çorakmış özüm
Ümmetim der misin, meraktır bana
Adın ad eyledim aciz kendime
Yakın olmak umdum, sen Efendi’me
Lâkin, uyamadım kulluk andıma
Mustafa’m demen çok ıraktır bana
MUSTAFA TOPAL