Yüksek mahkeme üyelerinden genç bir dostumuz sohbetimiz sırasında şöylece sızlanır. Kendisinden yararlandığımız falanca hocamız konuşmasında yine şöylece yadırganacak sözler söyledi:
Kardeşim bana senin dindarlığın değil insanlığın/ahlâkın lazım.
Bir ara bizim cenahta “ahlâksız dindarlık” şeklinde de laflar edilmişti.
Dindarlığı ahlâktan/insanlık değerlerinden ayıran yaklaşım İslâmî değildir.
İnsanlık dediğimiz şey güzel ahlâktır. Ahlâk ise Yüce Kitabımız Kur’ân’ın ve onu örneklendiren Nebevî Sünnet’in belirlediği çerçevedir. Bunun içindir ki Peygamberimizin bilge eşi Hz.Aişe r.a. peygamberimiz için Onun ahlâkı Kur’ân’dı demişlerdir.
Bu arada şu önemli gerçeği de dile getirelim: Rabbimiz insanı denemeye uğratmak için yarattığından onun doğasına bütün güzellikler yanısıra tüm çirkinlikleri de kodlamıştır. Özel bir eğitim almasa da insan ana hatlarıyla güzellikleri ve çirkinlikleri kavrar. Bütün peygamberlerin ve aynı temel kuralları içeren kutsal kitapların tebliğ olan İslâm Dîni fıtratımıza kodlanan güzellikleri emreder, Cennet ile mükâfatlandırılacağını müjdelerken çirkinlikleri de yasaklar ve Cehenemî ceza ile korkutur.
Yaşadığı coğrafî bölge ve edindiği inanç ve beşeri kültür ne olursa olsun her insan insanlık/ahlâk değerlerine sahiptir, ancak bu değerlerin olumsuz etkilere karşı muhafazası ve günlük hayatımızda geliştirilip sürekli olarak yaşanabilmesi için İslâm’a muhtacız. Bir diğer anlatımla Allah’a ve ölüm ötesi hayatın sorgusuna, ebedî mutluluğu ve cezasına inanmaya ihtiyaçlıyız.
Biz Müslümanlar için dindarlık insanlık/ahlâk değerlerinden ayrılmaz bir bütündür. Ayrılırsa dindarlık oluşmaz. Çünkü Müslüman için dindarlık ibadetli kul olmaktır; Rabbimizin Kur’ânî buyruklarına göre yaşamaktır. Aziz Peygamberimizin Kur’ân ile örtüşen emirleri ve yasaklarına uyuştur.
Somutlaştırırsak dindarlık Allah’ı bütün varlıkların yaratıcısı ve malik olarak görmektir, putlaştırmaksızın aklı yüceltmektir. Bütün varlıkların insan için yaratıldığına inanmaktır. İslâm çizgisinde haklara ve hürriyetlere saygıdır. Ana babaya, akraba ve komşulara ihtiram ve ikramdır. Adalettir, barıştır, merhamettir, söze ve sözleşmelere bağlılıktır. Maddî ve manevî imkânlarımızdan vermektir. İslâm Dini’nin, ortak aklın ve ilmin güzel bulduklarına çağırmak/yönlendirmektir. Aftır ve gerektiğinde suçu benzeri olacak bir karşılık ile (Kısas) yargı yoluyla cezalandırmaktır.
Dindarlık faizden, zinadan, eşcinsellikten, insanların hakları ve hürriyetlerine tecavüz etmekten kaçınarak ibadet etmektir. Zalim kişi, kurum, yönetici ve yönetimlere karşı mücadele etmektir. Yoksulluğa ve yolsuzluklara karşı çıkmaktır. Değil insanların hayvanların hukukunu bile korumaktır.
Hulasa bizim dindarlık anlayışımız gibi ahlâk anlayışımız da filozofların ve ahlâkıyatçıların tanımlarına uymaz.
Mesela namaz, oruç zekat Allah’ın emri olarak ibadettir yani dindarlıktır ama adalet, barış, merhamet de Allah emri olarak ibadettir/ahlâktır/dindarlıktır. İnsanları sömürü olan faiz, içki, kumar, zina ve zulüm gibi haramlardan kaçınmak da Allah’a ibadet olarak ahlâktır / dindarlıktır. Örnekleri çoğaltabiliriz.
İbadet/dindarlık olduğunu bilgisi ve bilinciyle namaz kılan, helalden kazanıp kazancının bir kısmını zekât olarak veren insanın saldırgan ve acımasız olması mümkün değildir. Şu veya bu sebeple zalimleşen, haklar ve özgürlükleri tanımayan kişi bilinçsiz olarak riyakârlıkla namaz kıldığı ve oruç tuttuğu için dindar olarak nitelenemez. Bu dindarlığa da saygısızlık olur.
Hayatımıza egemen olan seküler hayat tarzı içinde faiz sömürüsü, zina, kumar… ahlâksızlık kabul edilmiyor. Zekât vermemekle toplumun hakkını gasbeden kişi de ahlâksız olarak nitelenmiyor.
Tamam yolsuzluk ve sömürü haram fiiller olarak ahlâksızlıktır da yalana dayalı reklam, bilim kisvesi altında aldatma, sağlığı istismar, ve seçim dönemlerinde rutinleşen suçlamalar ahlâksızlık değil mi? Cinsel içerikli laf atma ahlâksızlık da erotik giyim, açıktan sarılmalar ve öpüşmeler ahlâksızlık değil mi? Sanat gösterisi adı altında vücudu teşhir ve pornomsu görüntüler ahlâksızlık değil mi?
Hulâsa hangi anlamda tanımlanırsa tanımlansın ahlâksız kişiler dindar olarak tanımlanamaz. İslâm’a göre her gerçek dindar ahlaklı insandır. Sözü, İslâm’ı kendilerine göre yorumlayanlara karşı Kur’ân bir uyarı ile bitirelim:
‘Dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da yerde olanları da bilir, Allah her şeyi bilendir.’ (Hucurat 49/16)
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments