“Hutbelerden gençlere edep ve ahlak dersi verilen bir hutbenin okutulmasını da manidar buluyorum. Diyanet 7/24 siyasete devam ediyor açıkçası… Cumada ki hutbede ve çok üzüntü duydum yani… Çok üzüntü duydum. O gün bütün gün moralsizliğim üstümdeydi”
Sizce bu cümleler kimin ağzından sadır olmuştur?
Bu cümleleri okuyunca çoğunuzun cevap olarak “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu” dediğini duyar gibiyim. Evet, bu cümleler, bir zamanlar Cumhurbaşkanlığı hayali kuran (şu anda bu hayali devam ediyor mu bilmiyorum) Sayın İmamoğlu’na ait…
Beyefendi, hutbede gençlere yönelik ahlaki değerlerin dile getirilmesinden rahatsız olmuş…
Vah ki vah!
Yapmayın, etmeyin, bu kadar da açığa düşecek cümleler sarf etmeyin!
“Ahlaklı olun” demenin neresi siyaset!
Diyanet İşleri Başkanı homoseksüellik hakkında ayet okur, siz rahatsız olursunuz…
Ayasofya’nın müzeden asli hüviyeti olan camiye çevrilmesinden rahatsız olursunuz…
Diyanet İşleri Başkanı, Ayasofya’nın açılışında kılıçla hutbe okur rahatsız olursunuz…
Hocalar, hutbe ve kürsülerden Kur’an ve Sünneti anlatır, rahatsız olursunuz…
İslam’ın siyasi emir ve yasaklarından rahatsız olmanızı anlıyoruz da Ahlaki değerlerin anlatılmasından duyduğunuz rahatsızlığı anlamıyoruz. Zaten böyle bir anlayışı anlamakta istemiyoruz.
Yoksa sizin sahip olduğunuz ideoloji ya da ideolojiler, gençlere ve insanlara ahlaksızlığı tavsiye ediyor da, bu sebeple mi siz Ahlak hutbesinden rahatsız oldunuz?
Parçaları bir araya getirmek gerekiyor tabii… Siz, İstanbul sözleşmesinden çıkmamızı da uygun görmemiş veryansın etmiştiniz.
Hadi tamam bu olanları siyasi ve ideolojik potanıza attınız ve eritemediniz de… Gençlere ahlaki değerleri hatırlatan hutbeden niye rahatsız oldunuz ki?
Diyanet İşleri Başkanlığı, Ahlaki değerleri hatırlatan ve tavsiye eden hutbe de okutamayacaksa, ne yapacak ve hutbelerde hangi konulardan bahsedecek?
Ya Allah aşkına, sizin kafanızda ki Diyanet profili nasıl bir profil?
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuran bir peygamberin ümmeti olduğumuzu iddia ederken; Diyanetin okuttuğu ahlaki değerleri savunan hutbeye karşı çıkmak, “Ben İslam’a ve İslami değerlere karşıyım” demenin başka bir versiyonu olsa gerekir.
Yüce kitabımız Kur’an- Kerim Peygamberimiz (sav) için “Gerçekten sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.” (Kalem 4) buyururken, ahlak hutbesine karşı çıkmak demek, “Benim ahlaksız bir toplum idealim var ve bunun karşısında ki en önemli engel de İslam ve Müslümanlardır” demektir.
İmamoğlu ve onun gibi düşünenlere şu soruyu sorma hakkımız vardır diye düşünüyorum:
“Diyanet İşleri Başkanlığı, güzel ahlak hakkında bile hutbe okutamayacaksa, gençlere ve insanımıza bu konuda yol gösteremeyecekse, hangi konularda hutbe okutarak yol gösterecek?”
Siz, namaz vakitlerini ikiye indiren, devlet kuruluşlarında bile oruç tutmayı yasaklamaktan bahseden, Kur’an-ı Kerim’e nutuktan ayetler koymayı, Turizm ve vergi adı altında sureler oluşturmayı (v.s) hayata geçirmeye çalışan Osman Nuri Çerman gibi düşünüyorsanız, bu niyetinizi de bilelim.
Anlaşılan o ki CHP iktidara gelirse bizler hutbelerde, nutuktan bölümleri, Osman Nuri Çerman’ın makalelerini, Nazım Hikmet’in ve Ecevit’in şiirlerini dinleyeceğiz. Hatta hutbe yazma görevi de Yılmaz Özdil’e, Uğur Dündar’a, Zülfü Livaneli’ye verilebilir. Böylece Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925 yılında hutbelerde adının geçmesini yasaklayan genelgesine rağmen, Atatürk’ün ismi hutbelerde bolca zikredilebilir. Hutbe yazma komisyonunun başkanlığını da Sayın İmamoğlu yapabilir.
Ama şimdiden söyleyelim, Mustafa Kemal deyip Atatürk diyemeyen Canan Kaftancıoğlu bundan da rahatsız olabilir.
Dinde reform, genelde ise Modernizm adı altında camilere sıra ve oturak falanda konulabilir. Hatta ezanlar Türkçe okutulmaya başlanır. Sanırım mesele de böylece halledilmiş olur…
Geçiniz lütfen! Dünyanın, yönetim biçimlerinin ve ekonomik sistemlerin yeniden şekillendiği bir dönemde siyaset üretemeyenlerin, Diyanet üzerinden siyaset üretme ve tabanına mesaj verme çabaları, Kemal Sunal filmlerini aratmayacak şekilde komik bir durum arz ediyor.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN