Necmeddin Öğretmene Son Görev
Gebze’de bir öğrencisinin bıçaklı saldırısı sonucu hayatını kaybeden öğretmen Necmeddin Kuyucu için görev yaptığı okulda tören düzenlendi. Hastane morgundan alınarak görev yaptığı ve olayın ardından adı “Şehit Öğretmen Necmeddin Kuyucu Anadolu Lisesi” olarak değiştirilen okula getirilen Kuyucu’nun cenazesi, tören alanında hazırlanan katafalkın üzerine konuldu. Burada, öğretmenin annesi, eşi ve çocukları şehit öğretmenin tabutuna sarılıp gözyaşı döktü. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, bu elim olay karşısında yaşadıkları üzüntünün hiçbir cümleyle açıklanamayacağını söyledi.
Aile Ve Okul Yapımızdaki Eksiklik: Sevgi Eğitimi
Değerli okuyucularım;
Okullarımız, çocuklarımıza eskiye nazaran daha çok bilgi öğretiyor. Maddî bilgiler ile donanımlı olan öğrencilerimiz, öğrendikleri yeni bilgileri ne kadar içselleştirebiliyor? Bu bilgilenme, bilmenin ana gayesini gerçekleştirme yönünde yeterli midir? Yani bilgilenen öğrenciler, bilgiyi hangi maksat için kullanacaklarını yeterince biliyor mu? Bilgi, öğrencilerimizi mutlu ediyor mu? Onların ahlâkını güzelleştiriyor mu? İç dünyalarını manevî yönden zenginleştiriyor mu? Çocuklarımıza bilginin, bireysel ve toplumsal saadet için en önemli kaynaklardan birisinin olduğunu anlatabiliyor muyuz? Maddî bilimler, huzurun maddî icaplarını yerine getiremiyorsa nerede hata yapıyoruz? Gerek refah, gerekse bilgi açıdan düne göre daha iyi bir durumda olduğumuza göre modern dünyamızın çocuk ve gençleri neden mutlu ve huzurlu değil?
Veliler, çocuklarının istikbalini düşünerek, en iyi eğitim almalarını ister. Öğretmenler de mevcut eğitim sisteminde öğrencilere müfredata uygun en yeni bilgileri aktarır. Peki eksik olan ne? Hiç düşündünüz mü? Eğitim programlarının içinde ne kadar sevgi ve merhamet var? Öğretmenlerimiz bilgiyi öğretirken, ne kadar şefkatlidir? Çocuklu ailelerimiz, sevgi ve merhamet konusunda ne kadar samimî? Yoksa ebeveynlerimiz, evdeki çocuklarını seviyor da en yakın akrabalarına gereken sevgi ve saygıyı göstermiyor mu? Aileler, çocuklarına ihtimam ile yoğun ilgi gösterirken, kendi yaşlı anne ve babalarını ihmal etmiş olmasın? Eğer en yakın akrabasını ve(ya) komşusunu unutuyor ve sevgisini sadece çocuğu ile sınırlı tutuyor ise, bu gerçek anlamda sevgi ve merhamet olabilir mi? Dikey ve yatay merhametten mahrum bir sevgi, olsa olsa bencillik olur.
Tekrar soruyorum. Başta ailelerimiz ve öğretmenlerimiz olmak üzere bizler çocuklarımıza/öğrencilerimize kapsamlı bir sevgi gösterebiliyor muyuz? Sevgimizi, derece derece, dalga dalga sosyal çevremize ve özellikle muhatap olduğumuz insanlara yansıtabiliyor muyuz? Çocuklarımıza/öğrencilerimize öyle bir sevgi ışığı yansıtmalıyız ki, yüreklerinde gerçekten sevildiklerini hissedebilmeli ve aldıkları sevgi kaynağı ile sosyal münasebetlerini düzene koyabilmeli. Sevgiyi kalbinde yaşayan çocuklarımız/öğrencilerimiz, hem eğitimde daha çok başarılı olabilir, hem de sevgi gördüklerine karşı daha saygılı olur. Karşılıklı sevgi ve saygı ikliminde oluşan sosyal ortam, güven üzerinden gelişir. Bu sevgi atmosferi, okulda varsa, sokakta da vardır. Ailede varsa, okula da yansır. Sokaklarda, ailede ve okulda güven yoksa orada sevgide ya ifrat, ya da tefrit boyutuyla bir sorun, bir sapma var demektir. Sevginin asliyeti kaybolmuşsa, orada maneviyatımız ile ilgili bir sorun vardır.
Sevgi Eğitimi Şiddeti Önler
Şiddetin kaynağı, sevgisizliktir. İlgi görmemektir. Sevgiden mahrum olan çocuk ve gençler, merhamet besleyemez. Merhameti, ailede veya okulda göremeyen öğrenciler, bilgi sahibi olsa ne olur olmasa ne olur? Bilgi, şiddeti önleyecek bir kaynak değildir. Şiddeti önleyecek kaynak, kin, intikam, hiddet, nefret gibi nefsanî/şeytanî duyguları bastıracak vicdan, sevgi ve merhamet duygularıdır. İlmin huzura ulaştıran sırrı marifetullah’tır. Sevginin huzura ulaştıran sırrı ise muhabetullah’tır. Peki Allah’ı bilme ve O’nu sevme temelli aile ve okul ortamını oluşturabiliyor muyuz? Çocuklarımızın eğitim ve terbiyesinden sorumlu aile fertlerimiz ve öğretmenlerimiz, gerçek sevgiyi meydana getirecek marifetullah ve muhabetullah ana kadar yakındır? Herhalde artık itiraf etme zamanı geldi.
Zulüm, bir şeyi layık olduğu yere koymamakla ortaya çıkar. Biz herhalde gerek aile, gerekse eğitim sistemimizde olması gereken en önemli iki unsuru yani marifetullah ve muhabetullahı göz ardı ederek, kendi kendimize zulmetmekteyiz. Zulmün olduğu yerde her türlü sapkınlık ve şiddet olabilir Bazen velilerimiz, bazen öğretmenlerimiz çocuklarına/öğrencilerine şiddet uygulayabilir, bazen de tam tersine çocuklarımız/öğrencilerimiz anne-babalarına veya öğretmenlerine şiddet uygulayabilir. Çarpık bir aile ve eğitim modelinde bilgi de sevgi de asliyetinden uzaklaşır. Çocuklarımıza Allah’ı tanıtmadan, Allah sevgisi öğretmeden bilgi de, sevgi de eksik kalmaktadır.
Ezcümle; Eksik bilgi ve sevgi ile yetişen gençlerimiz/öğrencilerimiz, soğuk demire benzer. Nasıl ki soğuk demir dövülmez ise marifetullah ve muhabetullahtan mahrum olan gençlerimize/öğrencilerimize bu aşamadan sonra bir şey anlatamazsınız. Çünkü nefis perde olmuş, gaflet, kin ve inat had safhadadır. Çare, çocuğun doğumundan itibaren ailede ve sosyal çevrede sevgi iklimi oluşturmak, okulda ise işe ilk önce sevgi eğitimi ile başlamaktır. Unutmayalım: Sevginin kaynağı da bizi muhabbet ile yaratan Allah’tır.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Birinci cümleye katılmayacak düşüncemi ifade edeyim:çocuklarımız şu anda bizim kuşaktan çok daha az bilgilendirilmekte. 55 yıl evvelki lise bilgileriyle edebiyat ve fen Bilimleri de bugünün liselisi ye konuştuğumda hepsi sınıfta kalıyor. Çünkü müfredat basit ve öğretim yetersiz. Bu bugünün gençliğinin kabahati değil eğitimi düzenleyen üst yetkililerin pedagojik yetersizliğinin yanında, gaflet, dalalet ve hatta ağır itham da olsa hıyanet içindeki durumun verimsizliği... Öğretimin yetersizliği bir somut vakıa, lakin insanın belli ölçüde eğitimi facia seviyesinde... Kısaca şümulü ile ahlak diyebileceğimiz sosyal, kültürel davranış biçimi, geniş ölçüde evrensel ahlak, daha dar çerçevede milli, manevi değerlerden gittikçe uzaklaşan maddi yüceliklerini ön planda tutan bir nesli yetiştirmenin şuursuz gayreti içinde bir toplum haline gelindi. Sebep! İlk değerlerin alınmaya başladığı aile kurumunun, kendi kültürü içinde yozlaşması, manevi değerlerin, sözde modern görüşle takas edilmesi. Günah, sevap kavramlarının bencillik ve faydacılıkla yer değiştirmesi. Bu oranda sevgi, vefa, sadakat, saygı gibi temel değerlerin kaybedilmesi. Bunlar ailede temel eğitim değerleri olmaktan çıkıp, kişininin maddi değerlerinin arttırılması gayretinin hedef olarak benimsenmesi ilk temel kültürün alınacağı ailenin iflası, eğitimsiz öğretim hayatında da devam etmekte ve çok az istisnalar dışında bugünün sevgi, saygı, vefa, günah, sevap duygularının mahrumu gençliği meydana getirmektedir. Bu arada medya ve TV lerdeki dizi ve filmler insanımızın aile ve toplum değerlerinin yozlaşmasının da sebeplerinden önce gelmektedir. Bu sosyo kültürel bir facia olarak karşımızda durmakta üzerinde çok konuşulacak problem ve çözümler içermektedir..