Kurban kesim günlerinin ikincisi olan Pazar günü Hz. Peygamber bir hitabede daha bulundu.
Başkasının Suçundan Kimseye Ceza Verilemez
Kurban kesim günlerinin ikincisi olan Pazar günü Hz. Peygamber bir hitabede daha bulundu. Pazartesi günü de hitab buyurduğu rivâyet edilmektedir. Bu hitabelerinde akraba haklarının gözetilmesini, onlara yardımcı olunmasını şöylece öğütledi:
-Annene, babana, kız kardeşine, kardeşine, sonra da yakınlık derecelerine göre diğer akraba fertlerine iyilikte bulun. (Yardım ederek, ziyarette bulunarak, Hakk’a/güzelliklere çağırarak onlara karşı akrabalık görevlerini yap.)[74]
Selem b. Kays’ın anlatımına göre büyük günahlardan kaçınılması ile ilgili olarak da şöylece uyarıda bulundu:
– Hiç bir varlığı Allah’a ortak koşmayın. İşlediği cinayetin yargı ile verilecek cezası dışında Allah’ın dokunulmaz kıldığı hiç bir cana kıymayın. Zina yapmayın ve de çalmayın.
-Şu gerçeği de çok iyi bilin: Hiç bir kişi bir başkasının işlediği suçtan ötürü sorumlu tutulup cezalandırılamaz.[75]
O, bir öğütlerinde de şu gerçeği açıkladı:
Çok çok iyi bilmenizi isterim ki, namaz kılanlar Allah’ın dostlarıdır; Allah’ın dostları da namaz kılanlardır. [76]
Amcası Abbas, Peygamberimizden su çekimi ve dağıtımı ile ilgili işleri sebebiyle Minâ gecelerini de Mekke’de geçirmesine müsâade buyrulmasını istedi. Minâ günleri için ona izin verdi. Onun gibi kendilerine özgü görevleri olan kişiler ve çobanlara da izin verdi. Onlara bir gün taşlayıp bir gün taşlamama ruhsatını da tanıdı.[77]
Tekbîr günlerinin sonuncusu ve Minâ’dan dönüş günü olan on üç Zilhicce Salı günü güneş tepe noktasını aşarak batıya yöneldikten sonra Hz. Peygamber Minâ’dan ayrıldı. Mekke’deki ilk konaklama yeri olan Ebtah’a indi, kendisi için kurulan çadıra yerleşti. O günün öğle, ikindi akşam ve yatsı namazlarını orada kıldı.[78]
Allah’ın Resûlü Salı günü akşamı olan on dört Zilhicce gecesi akşam ve yatsı namazlarını kıldıktan/kıldırdıktan sonra bir süre uyudu. Aynı gece kalktı, Mescid-i Harama’a geldi, sabah namazından önce seher vaktinde Vedâ (ayrılış) tavâfını yaptı.[79]
İnsanları, Mekke’den ayrılmadan önce yapacakları son işin vedâ tavâfı olması için uyardı. Ama âdetli kadınlardan vedâ tavâfının düşeceğini de bildirdi.[80]
Bu arada; dönüş günü temizlik dönemi içinde bulunan Hz. Âişe umre yapmak istedi. Hz. Peygamber, ona, yaptığı Hac tavâfının, âdeti sebebiyle hacca dönüştürmek zorunda kaldığı umresi için de yeterli olduğunu; söyledi. Ancak o, Mekke’ye giriş günlerinde tavâf yapamadığını beyanla umre yapmakta ısrar gösterdi. Bu arzusu üzerine Hz. Peygamber, ona Ten’im’de ihramlanarak umre yapma izni verdi .[81]
Son hac görevi olan Vedâ tavâfını yaptıktan sonra Peygamberimiz Medîne’ye dönüş emrini verdi.
Vedâ Haccı, Peygamberimizin yakın çevresindeki sahâbileri ve hacca katılan Müslümanlar için tam bir öğretim ve eğitim oldu. Hayatı yönlendiren Kur’ân âyetleri okunup incelendi. İnsana saygının gereği kavrandı. İslam kardeşliği ve yardımlaşmanın örnekleri yaşandı. Kalpler kazanıldı. Geleceğe ilişkin ümitler pekişti. Cennet’e yol açıldı.
Devam Edecek
Ali Rıza DEMİRCAN
[74] Müsned 4/278; Ebu Davûd Hn.3855
[75] Müsned 4/339
[76]İbn Kesir 1/481
[77] et-Tac 2/142, 150
[78] et-Tac 2/151
[79] Buharî Hn.1788,et-Tac 2/151
[80] Buharî Hac 144, Hn.1755
[81] Buharî Umre 6; Müslim Hn.1211