Son günlerde Ülkemizin bilinen bir tarikat camiasına mensup olup ünlü bir sosyal yardım derneğinin de kurucu olan kişinin altı yaşındaki kız çocuğunu evlendirdiği, evlendirilen kız çocuğunu şimdilerde yaptığı şikâyet üzerine konunun yargıya taşındığı haberleri gündemimize oturmuş durumda.
Çocuğunu evlendirdiği iddia edilen kişinin boy boy resimleri de basılmakta. Bu kişi üzerinden dinimize de dolaylı saldırılarda bulunulmakta.
Rabbimizin Kur’ân’ın Hucurat suresinide ki uyarısı gereği biz İslam’a karşı saygısız medyanın ürettiği haberlerin doğruluğuna kabul ederek kişiler hakkında yargıda bulunmayız.
Bulunamayız da bu tür olayların olabileceğini de göz ardı etmemeliyiz. Çünkü geleneksel fıkhımızın bir kısmında çocukların evlendirilmesi gibi İslam dışılığa onay verildiğini biliyoruz.
İslam’ın ana kaynağını oluşturan Kur’ân ve ona bağlı Sünnet’in ret ettiği bir uygulamayı neden “kol kırılır yen içinde kalır” diyerek kabullenelim.
Bu vesileyle sitemizin kurucusu Ali Rıza Demircan hocamızı konuya açıklık getiren yazısını özetleyerek sunuyoruz.
Yetişkin Olmayan Kız Çocuğu Evlendirilebilir mi?
Söz ve mâna olarak Allah’ın Kitabı olan ve vahiy yoluyla Peygamberimizin kalbine indirilmiş olup orijinalitesini ihtişamla koruyan Kur’ân’a göre evlendirilemez.
Geleneksel kültürümüzde onaylanan, görsel-yazılı medyada “Çocuk Gelinler” manşetleriyle yer verilerek gündeme getirilen, filmlere konu edilen ve daha da acısı yurt içi ve dışında İslâm’a saldırı vesilesi kılınan, bu mevzuya açıklık getirme gereğini duyuyoruz.
a. Kur’ân-ı Kerîm’de, evlenilebilecek ve dolayısıyla cinsel ilişkiye girilebilecek kadınlar için, yetişkin kadınlar anlamına “en-Nisâ” sözcüğü kullanılmakta ve onlar için ekin bitirici tarla benzetmesi yapılmaktadır. (Nisâ 3,4; Bakara 222) Ekin bitirici tarla olabilmek için adet görme anlamına ergin olmak gerekir.
Evli kadın anlamına da Hz. Nûh’un ve Hz.Lût’un eşlerinde örneklendirildiği üzere “en-Nisâ” kelimesinin tekili olan “İmreetün” kullanılmaktadır. (Tahrim 10, 11) Ayrıca evlenilecek “en-Nisa”nın beğenilecek ölçüde gelişmiş olması da öğütlenmektedir ki kadın olarak beğenilme ve erkekler olarak beğenme de ancak yetişkinler için söz konusudur.(Nisa 3)
b. Kur’ân-i Kerîm’de hür veya esir, Müslüman veya gayr-ı Müslim nikâhlanılabilecek kadınlara ilişkin olarak ancak iradeli yetişkinler için düşünülebilecek olan “Allah’a ortak koşmama ve Muhsan olma/namuslu olma” şartı getirilmektedir. (Bakara 220; Nisâ 24, 25; Mâide 5) Ergin olmayanlar için iradeli yetişkinlik düşünülemez. Bir diğer anlatımla yetişkin olmayan kişiler için imanlı ve namuslu olma söz konusu edilemez.
c. Kur’ân, evlendirilecek olan kişiler için kocasız kadın veya kadınsız erkek anlamına “el- Eyama” sözcüğünü kullanmaktadır. (Nûr 32: Rağib Müfredat Eyyim…) Kocasızlık veya kadınsızlık ise erginler için söz konusudur.
D. Kur’ân, erkek ve kız yetimlere mallarını verebilmek için ergenlik olan el-Nikâh’a erilmesini ve ayrıca ruhsal olgunluk olan Rüşd’ün aranmasını öğütlemekte/emretmektedir. Nisâ sûresinin 6.âyetinde şöyle buyrulur:
“Yönetiminiz altındaki yetimleri ergenlik çağına erişinceye (el-Nikâh) kadar deneyin, Eğer onlarda kendileri ve mallarını yönetebilecek bir olgunluk görürseniz (Rüşd) geciktirmeksizin mallarını onlara teslim edin…”
Malın teslim alınması için gerekli olan ergenliği içeren Rüşd’ün, mehir alıp vermeyi ve cinsel ilişkiyi içeren evlilik için daha bir gerekeceği açıktır. Ergenlik doğrudan rüşdü gerektirmese de rüşd ergenliği gerektirir.
E. Kur’ân’da erkeğin kadına mal-para olarak mehir vermesi, kadının da -evleneceği erkek tarafından- kendisine bir hak olarak verilmesi gereken mehirin miktarını, sözleşme sonrasında azaltabileceği bildirilmektedir:
“…Mehir belirlendikten sonra onu aranızda karşılıklı rıza ile artırıp eksiltmenizden ötürü günaha girmiş olmazsınız…” (Nisâ 4/6,24)
İslâm Hukuku’nda mehir verme-alma türü geçerli parasal tasarruflar ise ancak Rüşde ererek olgunlaşmış yetişkin kadınlar için düşünülebilir.
F. Yetişkin olmayan kız çocuklarının evlendirilemeyeceğine ilişkin bir delilimiz de Kur’ân’ın (Talâk 4) boşanma sonrası bekleme süresini, âdet gören kadınlar için üç âdet dönemi (Bakara 2/228), âdetten kesilen ve hiç âdet görmeyen kadınlar için üç ay, gebeler için doğum yapıncaya kadar geçecek süre olarak belirlemesi, daha açık bir anlatımla ergenlik sonrası ile irtibatlandırmasıdır.
Bütün bu Kur’ânî deliller ve benzerleri ergin ve ruhsal gelişimli olmayan kız çocukların evlendirilemeyeceğini göstermektedir. Bu sebeple, Kur’ân bildirileriyle çelişen ve çatışan bilgiler hangi tarihsel ve fıkhi kaynakta zikredilirse edilsin hiçbir şekilde kabul edilemez ve olumlu yönde yorumlanamaz. Kabul edilip meşrulaştırıcı yorumlarda bulunulması, İslâm’ı kendi çocuklarının eliyle tecavüze uğratmaktır.
Eymen Bildirici / Mirat Haber