Amsterdam’da Sahne Alan “İsrail Mağduriyet Tiyatrosu”: Provokasyonlara Tepki Artıyor
Geçtiğimiz günlerde Amsterdam’da oynanan Ajax-Maccabi Tel Aviv maçında yaşanan olaylar, İsrail’in sporu bir propaganda aracına dönüştürme çabası olarak uluslararası kamuoyunda yankı buldu. Gazze ve Lübnan’daki saldırıları ile bilinen İsrail, bu kez sahada bir “mağduriyet” algısı oluşturmaya yönelik adımlar attı. Maccabi Tel Aviv taraftarlarının Amsterdam sokaklarında Filistin yanlılarına ve Arap kökenli bireylere saldırması, olayların yalnızca sporla sınırlı kalmayıp kasıtlı bir provokasyon planının parçası olduğunu gösterdi. İsrail’in sözde mağduriyet algısı oluşturmaya yönelik bu hamlesi, dünya genelinde artık eskimiş bir tiyatro oyununa benzetilmekte. İsrail’in bu tür provokatif tavırlarının dünya kamuoyunda inandırıcılığı kalmadığı gibi, eleştirilerin ve tepkilerin de odak noktası olmaya devam ediyor.
İsrail’in, Ajax-Maccabi Tel Aviv maçını bir provokasyon aracı haline getirmesi ve taraftar görünümlü ajanların Filistin destekçilerine yönelik saldırılar gerçekleştirmesi, geniş kitleler tarafından tepkiyle karşılandı. Gazze’de yıllardır süregelen insanlık dramına neden olan İsrail’in, dünyanın gözü önünde “mağduriyet tiyatrosu” oynaması artık kabul görmüyor. İsrail’in bu tür sahte mağduriyet çabaları, Filistin halkına yönelik katliamlarına devam ettiği müddetçe etkisiz kalacak. Özellikle Gazze’deki 50 bin sivilin ölümünden sorumlu bir ülkenin, kamuoyuna kendini mağdur göstermeye çalışması, giderek daha fazla ülkede tepki uyandırmakta ve dünya kamuoyu tarafından ciddiye alınmamaktadır.
İsrail’in mağduriyet algısı oluşturma girişimleri, Orta Doğu’da gerçekleştirdiği askeri operasyonların, Gazze Şeridi’ndeki sivilleri hedef alarak yaptığı saldırıların ve uluslararası insan haklarını hiçe sayan politikalarının gölgesinde kalmaktadır. Her ne kadar İsrail, Amsterdam’da sahneye koyduğu bu “tiyatroyla” dünya kamuoyunu etkilemeye çalışsa da, bu çabaların karşılık bulması her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Dünya, artık İsrail’in “mağduriyet” söylemlerinin, acı çeken Filistin halkının acılarını gölgede bırakmaya yönelik bir illüzyondan ibaret olduğunu görmekte.
Amsterdam’daki olaylar, İsrail’in uluslararası arenada yalnızlaşmasının somut bir örneği olarak yorumlanabilir. Özellikle sosyal medya üzerinden yayılan görüntüler, İsrail taraftarlarının Filistin destekçilerine saldırdığı ve şiddet içerikli sloganlar attığı anları gözler önüne serdi. UEFA ve Hollanda makamlarının yaşanan bu olaylar karşısında sessiz kalması, insan hakları ihlallerine göz yummak olarak değerlendirildi. Bu durum, uluslararası kuruluşların ve UEFA gibi spor örgütlerinin itibarını da zedelemekte. Aynı olayların Türk veya başka bir milletin vatandaşları tarafından gerçekleştirilmesi durumunda çok daha sert cezaların gündeme geleceği de kamuoyunda sıkça dile getirilmektedir.
İsrail’in, spor üzerinden kurmaya çalıştığı algı operasyonları, Filistin davasına destek veren ülkelerde daha fazla tepki görmektedir. Gazze’de masum insanların hayatını kaybetmesine neden olan bir ülkenin, Avrupa’nın göbeğinde kendini mağdur olarak göstermeye çalışması, kendi kamuoyunda dahi eleştirilerin artmasına neden olmuştur. İsrail, bu tür provokasyonlara devam ettiği sürece yalnızlaşmaya devam edecek ve uluslararası toplumun desteğini kaybetmeye mahkûm olacaktır. Artık dünya, İsrail’in bu tür propagandalarının gerçekleri gizlemeye yönelik bir oyun olduğunu anlamış durumda.
İsrail, Amsterdam’da sergilediği bu mağduriyet tiyatrosuyla dünya kamuoyunda itibar kaybetmeye devam etmektedir. Özellikle, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in “Avrupa’da İslami terör” söylemleri, uluslararası kamuoyunda tepki toplarken, İsrail’in gerçek niyetini de gözler önüne serdi. Ben-Gvir’in açıklamaları, İsrail’in Avrupa toplumları üzerinde bir korku atmosferi yaratma çabası içinde olduğunu göstermektedir. Oysa İsrail’in Filistin’de uyguladığı devlet terörüne sessiz kalan Avrupa toplumları, bu tür manipülasyonlara daha fazla prim vermemektedir.
İsrail’in bu propagandaları, hem Filistin devletinin tanınma sürecini sekteye uğratmayı hem de İsrail’e karşı oluşabilecek ambargo çağrılarını zayıflatmayı hedeflemektedir. Ancak, dünya kamuoyunun artan farkındalığı sayesinde, İsrail’in gerçek yüzü giderek daha fazla açığa çıkmakta ve bu tür tiyatroların inandırıcılığı kalmamaktadır. Avrupa’da özellikle gençler arasında, Filistin halkına olan destek büyürken, İsrail’in kendini mağdur gösterme çabaları bu destekleri azaltmaktan çok uzak kalmaktadır.
İsrail’in, uluslararası toplum üzerinde baskı kurma amacıyla kurmaya çalıştığı “mağduriyet” algısı, artık dünya kamuoyunda kabul görmemekte ve tepkilerle karşılanmaktadır. Gazze’deki sivil ölümleri ve Filistin’de işlenen hak ihlalleri, İsrail’in bu algı oyunlarını geçersiz kılmaktadır. Avrupa’da yaşanan olaylar, Filistin halkının haklı mücadelesinin uluslararası arenada daha fazla görünür olmasına vesile olurken, İsrail’in bu oyunlarının hiçbir fayda sağlamayacağı bir kez daha kanıtlanmıştır.
İsrail, sporu bile bu tür provokasyonlar için kullanarak kendini “mağdur” göstermeye çalışsa da, gerçekler dünya kamuoyunun gözünden kaçmamaktadır. İsrail, bu algı oyunlarıyla değil, Gazze’deki katliamlarını durdurduğu ve Filistin halkının haklarına saygı gösterdiği takdirde uluslararası toplum tarafından kabul görebilir. Aksi halde, yalnızlaşmaya ve izole edilmeye mahkûm olacaktır.
MİRATHABER.COM