Türkiye”mizin ve Türkiye”ye Gönül ve Ümit bağlamış ümmet-i İslam”ın uzun tarih yılları boyunca birikmiş, çözüm bekleyen çok ciddi siyasi, içtimai (sosyal), iktisadi (ekonomik), hukuki, dini ve milli meseleleri vardır. Bu problemlerin kısa bir zaman diliminde çözülmesini düşünüp talep etmemiz meselelerin yoğunluğunu kavrayamamak olur. Ancak, metodolojik bir yaklaşımla “NASIL BİR YOL HARİTASI”izlemek gerektiğini (şahsi kişisel kanaatim olarak) arz etmek isterim. Türkiye”miz, tarihi bir değişim, dönüşüm ve ciddi bir “İNKILAP”dönemine adım atmış bulunuyor.
Bu yeni devre, en az 200 yıldan bu yana içine düştüğümüz “negatif”lerden adım adım sıyrılıp çıkmak ve tüm muhtevâsıyla (içeriği ile) “pozitif”istikamette -yürümek değil- koşmak mecburiyetinde olduğumuzu bize emrediyor.
Türkiye”mizin içine sızmış hâinlerle dışımızdaki Haçlı vahşetine dayalı “ittifakların”hedefindeki Türkiye”miz ve Müslümanların “Ümmet coğrafyaları”görüp anlayanlar için son derece hayatı ve ciddi bir tehdit boyutundadır.
Kur”an rûhaniyetinde Allah(c.c) uyarıyor:
– Ey iman edenler! Sizden olmayanı sırdaş (ve dost) edinmeyin. (Çünkü) onlar sizi (n dininizi ve düzeninizi) bozmaktan geri durmazlar. [Ali İmran 118.ayet]
– Size bir iyilik dokunursa onlara (içten içe) sıkıntı basar. Size bir kötülük dokunursa onunla sevinirler. [120. Ayet]
İşte Kur”an”ın mucizesi… Öyle değil mi? Dünya ekonomik, sosyal, siyasi, hukuki krizlere sürüklenirken Türkiye”de Yükseliş trendi içinde duble yollar, köprüler, denizaltı geçişler, üçüncü havaalanı, sanâyi atılımları, gelişen şehirler, zenginleşen ülke ve insanımız, savaş sanayii ürünlerinin yerli ve milli üretimi, dik ve ilkeli duran bir yönetim, şahsiyetli dış siyaset Düşmanların (gizli açık) kinlerini ortaya çıkarmıyormuş.
Bu yükseliş çizgisinde, milletçe ve ümmetçi bir imtihan (sınav) geçirmekte olduğumuzu asla unutmamalıyız. Hele hele bütün bu oluşların merhametli Allah”ın bu zaman diliminde Türkiye”mize ve ümmetimize lûtfettiği bir ikram olduğunu her an hatırlamamız şarttır.
– Allah bununla sizi imtihan etmektedir. [en-NAHL-92.ayet]
– Böylece, insanların hangisinin (daha güzel) işler yaptıklarını denemek istedik. [el-KEHF-7.ayet]
– Bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. [el-ENBİYA-35.ayet]
Sayın Cumhurbaşkanımız’ın 16 Nisan sonrasında AKP’nin başına geçmesiyle bütün olumsuzlukların defterini kapatıp pozitif hamleler dönemini başlatmak irâdesi Aziz milletimizin (riyasız, samimi, gerçek) vatanseverlerini çok mutlu, çok umutlu, çok coşkulu bir sevince kavuşturmuştur.
Türkiye”mizin ve Türkiye”ye Gönül ve Ümit bağlamış ümmet-i İslam”ın uzun tarih yılları boyunca birikmiş, çözüm bekleyen çok ciddi siyasi, içtimai (sosyal), iktisadi (ekonomik), hukuki, dini ve milli meseleleri vardır. Bu problemlerin kısa bir zaman diliminde çözülmesini düşünüp talep etmemiz meselelerin yoğunluğunu kavrayamamak olur. Ancak, metodolojik bir yaklaşımla “NASIL BİR YOL HARİTASI”izlemek gerektiğini (şahsi kişisel kanaatim olarak) arz etmek isterim.
1- Ebâ Müslim-i Horasani’nin hiç eskimeyecek, muhteşem, az-öz-kesin bir tespiti vardır. Diyor ki:
– Onlar (Abbasiler) şerrinden Emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Düşmanlarını kazanmak için kendilerine yakın tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı ancak uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşmanlık safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu.
Bu tespiti “dünya yöneticileri”oturdukları masanın arkasına mermer üstüne kaldırıp asmalıdırlar.
Yaşım: 77 dostlar. Tam 62 yıl, bu aziz vatanın ve milletin fikir, kültür, san’at, tarih ve SİYÂSET (dikkat! çirkef politika değil, asil, nezih, dürüst, lekesiz siyaset) idealine bağlı yürüdüm. Her renkten, her cinsten, her mezhepten yöneticiler gördüm. Geliş-gidişlerine şahit oldum. Bugün “Anadolu Sütün”e milli ve yerlibir Maya çalacak sevgili gönüldaşım’ın etrafını kuşatan “Bal arısı mı?”yoksa başka cins Arılar mı oldukları (ben’ce) meçhul kişilerin kaynaştığı bir ortamda-ilaveten Fetö gibi Terör oluşumları gibi- hıyanet şebekelerinin sinsi kanser hücreleri misali kanımızda, yanımızda, canımızda dolaştığı bir dem’de “Kalifiye bir Yükseliş”için içi-dışı berrak, mâzisi temiz, niyeti halis en küçük bir menfaat için asla yaltaklanmayan “Kalifiye insanların”başyüce’mizin kadrosu olmasını temenni ederim.
Bu satırları kendimi takdim İçin yazdığımı düşünecek ve zannedeceklere derim ki:
– Dizlerimdeki sancılar sebebiyle, sandalyede namazımı kılıp yürümekte zorlanıyorum efendiler. Artık bizim “Ömür uçağımız” mezaristanainmek üzere inişe geçmiş bulunuyor. Hamdolsun hiçbir zaman ikbal, makam, mevki, servet peşinde olmadık. Şimdi:
Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
Kur’an ahlâkını yansıtan Hadis’lerden birinde Resûlullah buyuruyor: (Râvi İbn-i Hibban-r.a.)
– Seni çokça ve sık sık ölenlerin (dalkavukların) yüzüne toprak saçınız.
Demek ki yol haritamızın ilk çıkış noktası,sadece Allah”ın rızasından başka niyet taşımayan, gerçek derin, pınar suyu gibi berrak, mütevazı, iman, ibadet ahlakında samimi on yıllarca denenmiş istikametinden (milimetre) sapmamış yoldaş, gönüldaş “adam gibi adam”lardan ibaret bir kadroyu oluşturmak mış.
Devam edecek…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi