Yarattığı her canlı varlığın rızkını üstlenen Rabbimiz doğumla birlikte annenin göğüslerini bebeği için bir rahmet kaynağına dönüştürmektedir. Annenin vücudunda oluşumu gibi bebeği besleyiciliği, çocuk ve anne sağlığını koruyuculuğu da mûcizevî olan anne sütünün bu eşsizliğinin bilimsel verilerle de kanıtlanması, ona güveni, ilgiyi ve ihtiyacı artırmaktadır.
Yüce Allah, doğuran kadınının göğüslerinde gerçekleştirdiği bu tabiat yasasının emzirme ile işletilmesini Kur’ân-ı Kerîm’de emir buyurmuş, emzirmenin ideal süresini de iki yıl olarak belirlemiştir. Mesela Lukman sûresinin 14. âyetinde Rabbimiz şöyle buyurur:
“Biz insana ana basına güzelce davranmasını ve iyilikler yapmasını emrettik. Çünkü annesi onu nice nice zahmetlere katlanarak karnında taşımıştır; sütten kesilinceye kadar kamerî iki yıl içinde de onu emzirmiştir.[1] Bu sebeple (Ey insan!) bana şükret, ana babana da teşekkür et. Yargılanıp mükâfatlandırılmak ve cezalandırılmak üzere üzere benim huzuruma döndürüleceksin. “
Süt, doğuran kadının göğüslerinde oluştuğu için kadın doğası ve Rabbimizin emzirme ile ilgili açıkladığımız Kur’ânî buyruğu ve benzerleri emzirmeyi gerektirmektedir. (Bakara 2/233; Ahkâf 46/15)
Bu sebeple anneler doğurdukları çocuklarını emzirmekle yükümlüdürler. Ancak hamileliği döneminde boşanan ve doğum sonrasında evlenmek isteyebilecek anne emzirip emzirmemekte özgürdür. Emzirirse nafaka alır. Boşanan anne emzirmezse süt anne aranır. Talâk sûresinin 6.âyetinde şöyle buyrulur:
“Boşadığınız kadınları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için memelerinden çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın göğüslerinden emzirecektir.”
Emzirme Rabbimizin emrini uygulama olduğu için ibadettir, seküler yaşama ve göğüs estetiği kaygılarına karşı yapılan sevap kazandırıcı kültürel cihaddır. Ayrıca emzirme anne olmanın gereğidir ve hamilelik ve doğum gibi çocuk üzerinde analık haklarını oluşturan ana sebeplerdendir.
Doğuran annenin hastalığı, boşanması veya ölümü gibi durumlarda bebeğin süt nimetinden yoksun bırakılmaması için süt annenin aranılması, bulunması ve ücreti ödenerek görevlendirilmesi Rabbimizin tavsiyesidir. Bu arada, süt annenin Kur’ân hükmü gereği nafakasına tekabül edecek bir ücret alabileceğini, açıklamış olalım:
“…Çocuklarınızı memelerinden süt emeceği süt anne tutup emzirtmek istediğiniz takdirde, süt anneye vereceğiniz ücreti toplum örfüne göre vermeniz şartıyla, üzerinize günah yoktur…” (Bakara 2/233)
Bu arada sağılarak alınan anne sütünün ücretlendirilmesi konusuna değinme gereğini duyuyoruz:
Sağılıp verilen anne sütünü ücretlendirilebilir. Ondan ücret alınamayacağı şeklindeki kabuller içtihadî olup Kur’ân ve Sünnet’te açık bir dayanağı yoktur. Organ naklinde verilen organ için ücret alınmaması üzerinde içtihadî görüş birliği var gibi ise de verilecek organla, verilecek meme ürünü sütün arasının ayrılması gerekir. Çünkü organdan ücret alınması insanı ticarete konu etmek olup yaşadığımız iletişim ve teknoloji çağında organ mafyasının oluşmasına ve revaç bulmasına da sebep olabilmektedir.
Sedd-i Zerâi[2] gereği organ satışa konul edilmeyip hibe yöntemi devreye sokulmalı ise de prematüre bebekler için verilmesi bir zorunluk olan anne sütünün ücretlendirilebilir olması gerekmektedir. (Bakara 2/233;Talâk /6)
İslâm onay verip öğütlediği içindir ki Müslüman Anadolu kültürümüzde de süt analığı ve sağılı anne sütünün içirilmesi geleneğimiz olduğuna işaret etmiş olalım.
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
[1] Kur’ân ve Sünnet’te aylar-yıllar ay takvimine göre hesaplanmaktadır.(Bakara 189; Tevbe 36)
[2] Harama vesile olabileceklerin yasaklanması.