Geçtiğimiz hafta vefatının sene-i devriyesinde yeniden yâd ettiğimiz, rahmetle andığımız, kendisini ne kadar az tanıdığımızı fark ettiğimiz, ‘diriliş nesli’ özlemiyle çalışmalarını ömrünün sonuna kadar aralıksız sürdüren üstad Sezai KARAKOÇ; ‘’Anneler ve Çocuklar ‘’ şiirinde şu sıralar haber kanallarında her gün karşımıza çıkan görüntülerdeki çocuklar ile annelerini anlatır sanki:
‘’Anne ölünce çocuk/ Bahçenin en yalnız köşesinde/Elinde bir siyah çubuk/Ağzında küçük bir leke . Çocuk öldü mü güneş/Simsiyah görünür gözüne/Elinde bir ip nereye/Bilmez bağlayacağını anne. Kaçar herkesten/ Durmaz bir yerde/ Anne ölünce çocuk/ Çocuk ölünce anne. ‘’
Çocuğun yalnızlığını, kimsesizliğini, sahipsizliğini; annenin çaresizlik ve şaşkınlığını kendine özgü üslubuyla dile getirmiş. Ve sanki Kerbela’dan bugüne bu coğrafyada değişen bir şey olmamış. Zalim ve muhterislerin zulmünden en çok anneler ve çocukları etkilenmiş. Şimdi Gazze’de anneler ve çocuklar öldürülmekte. Gazze’deki ölümler, can acıtan ölümlerdir. Enkazın altında kalmış, patlamalardan paramparça olmuş, azalarının her biri bir yana dağılmış cesetler içerisinde kendi yakınını bulmanın zorluğu kelimelerle ifade edilecek gibi değil. Daha kolay tanınmak için kollarına, bacaklarına isimlerini yazanların ruh halini düşünün. Her an ölümle burun buruna kalmanın insanda nasıl bir travma oluşturduğunu hayal edin. Açlık, susuzluk, iletişim zorlukları, enerjinin yokluğu ve özellikle şimdilerde soğukla mücadelenin ölüm kadar zor olduğunu bilin. Biz, görüntülerdeki vahşetin birkaç dakikalık anını görmeye tahammül edemezken orada özellikle çocuklar nasıl dayansınlar? Çocuk haklarından dem vurup Müslüman coğrafyalardaki çocukların öldürülmesine sessiz kalanlar, yaşam hakkını sadece Batılı toplumların çocuklarına ait bir hak olarak mı görürler? Çocuk her yerde çocuk değil midir? Kedi, köpek, kutup ayıları, fok balıkları ya da nesli tükenme tehlikesi altında olan herhangi bir canlı için ortalığı velveleye verenler, Filistinli çocukların çığlıklarının desibelleri sizin işitme limitlerinizin sınırları içine girmiyor mu? Binlerle ifade edilen çocuk ölümleri sizin dikkatinizi ne zaman çekecek? Filistin’de tek bir çocuk kalmayınca mı zalim ve katil ve vahşi İsrail’e bir ihtar çekeceksiniz? Ancak tarih boyunca yaptıklarınızla bize gösterdiniz ki ihtarınız da büyük ihtimalle dostlar alış verişte görsün kabilinden olacaktır. Çünkü sizler bu süreçte samimiyetsiz olduğunuzu her şekilde gösterdiniz.
Bir parkta kesilen bir ağaç için ortalığı dağıtan çevreci görünümlü yağmacılar, çocukların bir ağaç kadar değeri yok mu? Belki sizler çocuksuz bir çevre hayal ediyorsunuz, değil mi? Böyle bir hayal kurma hakkınız mı var acaba? O zaman hiçbiriniz çocuklarınızdan ve çocukluğunuzdan bahsetmeyin. Ama doğru ya siz bir çocuk sahibi olmaktansa bir kedi veya köpeği sahiplenmeyi daha doğru buluyorsunuz. Üstelik onların da doğal yaşamlarını bozarak bunu yapıyorsunuz. Hayvan sevmeyin demiyoruz; hayvanlara gösterdiğiniz hassasiyeti zulme uğrayan insanlar için de gösteriniz, diyoruz.
Siz hiç annenizin gözlerine dikkatle baktınız mı? Ya da bir annenin evladına bakışına dikkat kesildiniz mi? Orada merhameti, sevgiyi, samimiyeti, fedakârlığı, sahiplenmeyi bütün boyutlarıyla göreceksiniz. Ve çocuklar bütün bunları hiçbir hesap içinde olmadan görür. Her ikisi de en saf halleriyle bu duyguları yaşarlar. Şimdi dünyanın gözü önünde anneler çocuklarından, çocuklar annelerinden emsali görülmemiş bir vahşetle koparılmaktadır. Her gün dünyaya sorduğumuz ’’ Hangi suçtan ötürü öldürüldüler?’’ sorusu cevapsız kalacaktır. Vahşete sessiz ve seyirci kalanları inşallah vicdanları rahat bırakmayacaktır. Vicdan sahipleri de onları bir tarafa not etmeyi kendine vazife edinecektir.
Yaşadıklarımız ve tarih bize şunu göstermiştir: İnsan Hakları Beyannamesi de Çocuk Hakları Günü de dünyayı yönettiğini düşünenlerin kendilerini güvende tutmak için kendilerinin dışında kalanlara anlattığı modern masallar olmaktan öteye geçmemiştir. Ancak bilmiyorlar ki bu masallar artık kimseyi uyutmuyor. Ülkelerin kukla yöneticileri zulme sessiz kalırken dünyanın her yerindeki vicdanlı bireylerin yaptığı protestolar, söz konusu masalların etkisini yitirdiğinin göstergeleridir. Bir de evrensel barış toplumu, üzerindeki ölü toprağını atıverse… Aralarındaki ihtilafları çözebilse… Yazıyı Filistinli kardeşlerimizin haftalardır dillerinden düşürmedikleri ve onları ayakta tutan duayla bitirelim: ‘’ Hasbinallah ve ni’mel vekil.’’ EYYUP YÜKSEL
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BU LİNKİ ZİAYARET EDİNİZ
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Eyyüp Hocam
Yüreğime sağlık
Bugünde zalime karşı kayıtsız kalmadık,
Kimi maddi gücü ile, kimi manevi gücü ile,Kimi kalemi ile,kimi duası ile.