Hamile kadınlarla bir araştırma yapılıyor, bazı annelere birer parça çikolata verilip ultrasonla bebeği izliyorlar. Anne çikolata yerken bebekler kıpır kıpır oluyor. Çünkü çikolata annede mutluluk hormonunu arttırıyor ve bebek durumdan hemen etkileniyor. Tam tersi durumlarda yani anne stresli ve mutsuz olduğunda adrenalin ve kortizol hormonları yine bebeğe iletiliyor.
Bu durum doğumdan sonrada böyle . Sizler nasıl düşünür nasıl hissederseniz evladınızda sizin gibi hisseder. Mesela bazı anneler çocuklarının çok çekingen hatta korkak olduklarından şikayet ederler. Ancak sohbetin ilerleyen aşamalarında çekingen çocukların annelerinin aşırı kaygılı olduğunu görürüz. Bu kaygı, doğum öncesi gibi plasentayla doğrudan çocuğa geçmez ancak söz ve davranışlarla geçer.
Bir öğrencimizin okula gelmeyi istememesinin “Ya tuvaletim gelirse” düşüncesi olduğunu fark edip aileyle görüşmüştük. Görüşmede anne çok titiz olduğunu, girilmeden önce her sefer mutlaka tuvalete çamaşır suyu döktüğünü ve çocuklarını böyle yapmazsanız hasta olursunuz diye uyardığını anlatmıştı. Bu titizlik çocuğu o kadar etkilemiş ki hayata karışmasını engeller olmuştu.
Katıldığım bir akraba iftarında evin genç oğluyla sohbet edildi. Oruçla aran nasıl diye sordu amcası. “Ben çok kötü oluyorum da o yüzden tutamıyorum, aslında çok istiyorum” dedi çocuk mahcup halde. Sohbeti duyan anne içeriden hızlıca geldi ve “Bu sene sınav senesi derslerine yoğunlaşması gerekir, günler de çok uzun, İstanbul trafiği zaten sağlam insanı hasta ediyor, çocuk sabah akşam o kadar yol çekiyor, bir de oruç tutarsa günü bitiremez, zaten amcası görüyorsun çok zayıf bir şey yediği yok kan şekeri düşer de bayılır Allah korusun, seneye tutar inşallah” Diye ekledi.
İşte dedim öğretilmiş çaresizlik. Delikanlı “ben kötü oluyorum” derken bile nasıl kötü olduğunu bilmiyor, çünkü yaşamamış, yaşamasına fırsat verilmemiş. Anne oğlu adına böyle düşünmüş ve o da “kötü olurum” düşüncesini kabul edip ikna olmuş.
Acaba bunun yerine “Allah veriyor kuvvetini, iftara kadar açlıktan ölünmez tam tersi bünye kuvvetlenir, hem sen zaten güçlü ve sabırlısın, bir dene bakalım” dense çocuk yine “ben kötü oluyorum” diye mi düşünecekti?
Tüm bu örnekleri niye mi verdim. Çünkü sonuç olarak evlatlarınız sizin düşündüğünüz gibi düşünecek ve hissedecek. O yüzden sevgili anneler pozitif olun, teslim olun, umutlu olun, duada olun, şükrü bol olun.
Küçüklüğümden beri ezan okunduğu anda namazımı kılmak gibi bir alışkanlığım var. Ama bir gün oynarken ezan okununca oğlum “Tüh ya ezan okunuyor, yine kalkıcan” dedi. O günden sonra oyun saatlerini ezan saatine denk getirmedim ki ezan okunuşunu oyun bitişi gibi algılamasın yavrum. Yani din eğitimi hassastır, itina özen ister. Ana babasına kızan onun tuttuğu orucu, kıldığı namazı sevmez. İş yine ebeveynlere düşer. İyileşelim, güzelleşelim…
ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…