Hisseleri kraliyet ailesinde olan Suud-Amerikan Petrol Şirketi ARAMCO’nun küresel sermayeye satışı ve elde edilen parayla megakent projesinin finanse edilmesi tehlikeli bir planın parçasıdır.
Suudi Arabistan’da Batı çıkarlarının yeni temsilcisi ve ülkenin tek hakimi yapılan Prens Bin Salman, ülkeye gelir getirme adına ülkenin petrol şirketini halka arz etmeye karar verdi ve süreç başladı. Hedef: iki trilyon dolarla Noum adını verdikleri projeyi finanse etmek yani İsrail’in Eliat kentini Mısır, Ürdün ve Arabistan sınırlarına taşırarak dünyanın merkezi haline getirmek.
Bu hamle, pratikte peygamberimizin vatanı Arabistan yarımadasını, genelde de Orta Doğu’yu resmen ve tapusuyla birlikte Yahudilere satmaktır.
Satışa çıkan Saudi ARAMCO, ya da uzun yazılışıyla Arap-Amerikan Kumpanyası ülkenin petrollerinin sahibi tek yetkili firmadır. Petrol kuyuları, arama yapılan araziler, depolar, tesisler, istasyonlar bu firmaya aittir. Ülkenin milli gelirinin beşte dördü bu firmaya aittir. ARAMCO demek Suudi Arabistan devleti demektir. İslamiyet’in kalbi topraklar, Mekke-Medine demektir. Dünyadaki pek çok İslami teşkilatın ve okulun finansmanı demektir.
ARAMCO’nun halka arzı, yani borsada hisselerinin satışı, kuşkusuz halka değil faiz yoluyla dünyada paranın büyük bölümüne sahip olan İngiltere merkezli dünya finans elitlerine arzı demektir. Küresel siyonizm dediğimiz, görüntüde Yahudi etnik ağırlığa sahip bu Satanist dünya nizamı, sadece paraya sahip olmakla kalmayıp onu yoktan yaratan bir örgüt. İsterse yarına kadar istenen 2 trilyon doları bir kaç düğmeye basarak kolayca imal edebilir.
Bu durumda Küresel Düzen, İslam’ın kalbini, darbelerle iktidarını kurmuş, İngilizler tarafından yönetilen 30 yaşında yetkisiz bir kişiden ve onun adamlarından, olmayan bir parayla satın alıyor. Ardından satın aldığı petrollerle İsrail’in aynı anda Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan topraklarına yayılması anlamına gelen Megakent Noum’u yani Büyütülmüş Eliat’ı kısaca Anti-İstanbul’u kuracak.
Bunlara baktığımızda ARAMCO’nun Suud ailesinden alınıp İngiltere merkezli Yahudi ailelere ‘devrinin’ Deccal’in planlarında stratejik bir adım olduğunu, bölgenin İslamiyetten alınıp Satanizme devrinin bir ön adımı olduğunu görüyoruz.
Şu anda tamamen İngilizlerin kontrolünde günde yüzlerce Yemen’liyi bombalayıp milyonlarca Yemenli’yi kolera ve diğer hastalıklarla ölüme terk eden savaşın da Katar krizinin de mimarı Prens Bin Salman’ın, katliamlarına, işgallerine, İsrail’e toprak peşkeşine ve devletinin temeli olan kuruluşu satmaya son vermesi gerekiyor.
Prens hazretlerinin tevbe edip Allah’a sığınması, Şeytan’dan bu kadar korkmaması, çirkin alışkanlıklarını bırakması, aklını başına toplayıp cesaretle Allah rızasını araması gerekir. Ama ille ısrar ederse, bu adımları acemice Katar ve Hariri hamlelerindeki gibi yine ayaklarına dolanacaktır.
O çok korktukları ilahları, gerçekte Allah’ın mühlet verdiği bir zavallıdır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi