Bismillahirrahmanirrahim
Bizleri kullara kulluktan sakındırarak yalnızca yüce zatına kulluk yapmamızı emir buyuran Yüce Rabbimize hamd ve sena ederim. Kendisinin yalnızca Allah’ın elçisi ve kulu olarak nitelenmesini emir buyuran sevgili peygamberimiz biricik hayat önderimiz Hz. Muhammed’e salât ve selam ederim.
Aziz kardeşlerim! Bu sohbetimizde “Aşırı Övgü Kula Kulluk Olarak Haramdır” konusunu işlemeye çalışacağız. Mevzu gerçekten önemlidir ama acı olan şudur ki bu gibi konulara değinmiyor, mümin kardeşlerimizi gereğince uyarmıyoruz.
Bütün toplumlarda olduğu gibi bizim toplumumuzda da ön planda ve de geri planda yer alan insanlar var.
Ön ve Geri Planda Olan İnsanlar
Siyasiler, ilim adamları, yazarlar-çizerler, sivil ve askeri üst düzey bürokratlar, ses ve sinema sanatçıları, ünlü sporcular, din adamları; ( diğer toplumlarda papa, piskoposlar bizde Diyanet İşleri Başkanı, ünlü vaizler) şeyhler, cemâat başkanları, büyük zenginler, sivil örgüt liderleri…
Bunlar toplumumuzun önünde yer alan insanlardır. Daha bir geri planda olmakla birlikte izlenen insanlar da var. Amirler, mahalli yönetim başkanları, ana babalar, akraba büyükleri gibi. Bu kişilere de ön planda yer alan insanlar dersek bu sınıflara dâhil olmayan insanları da geri planda yer alan insanlar olarak değerlendirebiliriz. Toplumun resmini çektiğimizde görüntü böyle…
Ön Plandakiler İmanlı ve Erdemli İse…
Aziz kardeşlerim! Toplumun ön planda yer aldığına işaret ettiğiniz insanlar eğer Allah’a ve ahiret hayatına iman eden; helâl-haram tanıyan; canlara ve mallara saygılı insanlar ise; doğru, adil, merhametli ve mütevazı kişiler ise toplumun bütünü imanlı, ibadetli, ahlâklı ve dürüst olma yoluna girer. Eğer toplumun ön planında yer alan insanlar inkârcı, helâl haram bilmez, çıkarcı, yalancı ve kibirli ise, toplum da onlara benzemeye kalkar. Kur’ân’ımızın açıklamasına göre olumsuzlukta benzeyenler ile kendilerine benzetilenler Cehennem’de buluşurlar. (Araf 7/38;Sebe 34/31-33)
Güzel kardeşlerim! Toplumun ön planında yer alan insanlar genelde övülürler. Aşırı övgüye mazhar kılınırlar. Geri konumda olanlar ise överler, yer yer yalakalık yaparlar. Böylece toplumun bütünü Allah’a isyan eder ama farkına varılmaz. Günahkâr olunur ama idrak edilmez. Açıklayacağız.
Önce Kendimizden Başlamak
Sevgili kardeşlerim! Başkalarına aşırı övgüde bulunmamak; halk ifadesi ile hiç kimseye dalkavukluk yapmamak, yalakalık etmemek her bir ferdin temel İslâmî/ahlâkî görevlerindendir. Ancak kişi önce kendisini övgüden arındırmalıdır, nefsini övmemelidir. İslâm’da bütün görevler aslında kendimizden başlar. Önce kendimizden başlamalı, sonra çevreye yayılmalıdır.
Hiç kimse kendisini üstün; hatasız, günahsız, övgüye layık görmemelidir. Nisa Sûresi 49. ayette, kendilerini övenler, kendilerini tertemiz olarak niteleyenler yerilir ve şöyle buyrulur:
“O kendilerini temize çıkaranlar (kendilerini hatasız, günahsız, üstün görerek arındıranlar yok mu? Sakın ha bu yanılgıya düşmesinler, bu yanılgılarını sürdürmesinler.) Hayır hayır yalnızca Allah temize çıkarabilir…”
Sevgili Peygamberimiz efendimiz de bizleri bu konuda şöylece uyarır:
“Sizin için en ziyade korktuklarımın başında kendi nefsinizi, kendi görüşünüzü beğenir olmanızdır.”
Bir insan kendisini yüceltmeye ve kendisini hatasız görmeye başladı mı azgınlaşır. Kibir yoluna girer. Artık o, Rabbim bana ne buyuruyor, demez. İnsanların bilgisi ve tecrübesinden yararlanmaz. İnsanları basit görür. Bu yöneliş Cehennemî bir yöneliştir. İnsan kendisini, kendisine yeter görmemelidir. Alâk sûresinde Rabbimiz bizi şöyle uyarır:
“ Hayır, onların anladığı gibi değil. Hiç şüphesiz insan, kendisini Rabbinin yasalarından ve insanların uyarısından ihtiyaçsız gördüğü, kendi kendisine yeter olduğuna inandığı zaman azar/taşkınlıklar yapar.” (Alak 96/6,7)
Çünkü kendini beğenme, Cehennemî amel olan Kibir de “hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.”
Sevgili kardeşlerim! İnsanlar arasında değer yitirmenin, hak katında kıymet kaybetmenin ana sebebi kendimizi temize çıkarma fiilidir.
Geliştik Ama İnancımızı ve Ahlâkımızı Geliştiremedik
Bir önemli hususa işaretle konumuza devam edelim. Son yıllarda Müslümanlar olarak daha önce sahip olmadığımız makamlara geldik. Müslümanlar olarak fakirdik, imkânlarımız arttı, zenginleştik ama imanımız ve ahlâkımız bu ölçüde güç kazanmadı. Ahlâkımız da gelişmedi. Sonunda, aşırı övgü hastalığına tutulduk. Dalkavukluğa, yöneldik. Yalakalık yaptıklarımız da bizden böyle davranılmasını ister oldular. Şu anda ülkemizi ahlâken tehdit eden en büyük hastalıklardan biri budur. Bu hastalıktan bir korunabilsek, hayatımız daha bir bereketlenecek, daha bir kaynaşma olabilecek.
Ali Rıza DEMİRCAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi