“ATEŞİN ÇOCUKLARINA” İDAM CEZASI İSTİYORUZ

Doğayı aşırı derecede seven bir insanım. Emin olun sedir ve çam ağaçlarının bol olduğu bir ormanda yapacağınız bir piknik veya kamp, sizleri dinlendirecek, beş yıldızlı otellerde yapacağınız kıytırık tatillere de taş çıkartacaktır. Bol oksijen alacak ve hayatın ormanlarda ki muhteşemliğini hücrelerinize kadar hissedeceksiniz. Hele ki bir ormanda kamp yaptıysanız ve sabah kahvaltısını yaparken, yanınızda tüm tatlılığı ve güzelliğiyle bir sincap belirivermiş ve sizin kahvaltınıza ortak olmuşsa, işte o kampın veya pikniğin tadına doyum olmayacaktır.

Bunu bir kez değil defalarca yaşayan bir insan olarak size de tavsiyem, denenmenizdir. Yalnız çıkan çöplerinizi bir poşette toplamanız ve bir Müslüman’a yakışır şekilde en yakın çöp konteynerine atmanız kaydıyla….

Neredeyse bir hafta on gündür haber izleyemiyorum. Ülkemizin ciğerleri mesabesinde ki ormanlarımızın yakılması, vicdanı ve tabiat aşkı olan herkesi derinden üzmüş, vicdanlara kor ateşi gibi oturmuştur. Gerçekten orman yangınları ve bu yangın sebebiyle telef olan yabani ve evcil hayvanların olması,  bazı insanların vicdanlarında rahatsızlık oluşturmuyorsa, bu insanlar her şeyden önce insanlık noktasında kendilerini hesaba çekmelidirler. “Ben ne kadar insanım?” sualini kendilerine sormalılar ve bunun cevabını vicdanlarında vermelidirler.

Bu yangınların sabotaj neticesinde çıktığı hemen hemen belli gibidir. Yoksa 14 noktada aynı anda yangınların başlamasının mantıklı bir açıklaması yoktur.

Diğer taraftan dünyaya nizam vermeye çalışan ve “Ben tanrının işini yapıyorum” diyecek kadar ileri derecede şizofren Bill Gates’in Antalya ziyaretinin hemen ardından orman yangınlarının başlaması da üzerinde durulması gereken olaylardan biridir diye düşünüyorum. Ama maalesef bizim medyamız, bu gezinin perde arkasına bakmaya çalışmak yerine, Bill Gates’in ödediği hesabı konu alan haberler yapmayı yeğledi…

Basına yansıyan başka bir habere göre de çıkan bu orman yangınlarının hemen arkasından, Tarım ve Orman bakanlığının veri tabanına siber saldırılar gerçekleşti. Bu saldırıların orman yangınlarının başlaması ile birlikte gerçekleşmesi, madalyonun arka yüzündeki vahim gerçekleri ortaya koymak açısından çok önemli olsa gerekir. 

Ormanlar bizim gerçekten geleceğimizdir. Yanan ormanlarla birlikte aslında, çocuklarımızın geleceği yanmaktadır… Yanan ormanlar ile birlikte ekmeğimiz yanmaktadır, suyumuz yok olmaktadır… Yanan ormanlar ile birlikte, dünyanın ve en nihayetinde insanlığın sonu hızlanmaktadır.

Yüce rabbimiz bizlere mükemmel bir hayat ve mükemmel bir dünya bahşetmişken, insanın nankör tavırları, dünyayı çekilmez bir hale getirmiştir. Ormanların yok olması ve kâinatta ki dengenin de bizzat inanlar tarafından bozulması, insanın nankörlüğünün zirve yaptığının açık ve seçik bir şekilde ispatıdır.

Savaşlar, atom bombaları, nükleer silahlar, küresel ısınma derken ormanların da katledilmesi, “Tanrıyı kıyamete zorlamak” arzusu içinde olanların ekmeğine yağ sürmektedir. İnsanoğlu bir nevi, yüce rabbimizin Kur’an-ı Kerim’in de bizlere haber verdiği kıyamet gününü, kendi istek ve arzusuyla hazırlıyor ve yaklaştırıyor(!)

Bir Müslüman için Sünnetullahı yani kâinatta ki dengeyi koruyup kollamak onun farz görevlerindendir. Eğer ormanların yanması bu doğanın dengesini bozuyorsa ki bozuyor, bunu yapanlar iki cihanda da sefil ve rüsva olacaklardır. Ruz-i Mahşerde, kendilerine taktıkları “Ateşin çocukları” lakabı onları kurtaramayacak, tam tersi bi-iznillah azaplarını arttıracaktır.

Orman yangınlarının başlamasıyla ortaya çıkan tartışmalar ise, hem iktidar tarafından hem de muhalefet tarafından kısır bir döngüye çevrilmiştir. İktidar kanadı yapılan eleştirileri zinhar kabul etmeme eğilimi gösterirken, muhalefet ise bu yangınları bahane ederek hükümeti yıpratma çabası içine girmiştir. Oysa bu orman yangınları konusunda yapılan olumlu eleştirileri hükümetin kabul etmesi, muhalefetin de PKK uzantılı “Ateşin Çocuklarına” sahip çıkma fantezisinden vazgeçerek hükümete yapıcı eleştirilerde bulunması, sorunları yarı yarıya çözüme kavuşturacaktır. Ancak bizim muhalefetimizin Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürümesi ve “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, isterse ülke batsın” anlayışıyla hareket etmesi, ortada bulunan sorunları çığ gibi büyütmektedir. Bu noktada şunu hatırlatmakta fayda var ki bu çığın altında hepimiz kalacağız.

Bendenizin, gerek iktidara gerekse muhalefete önemli bir teklifim var. Ormanlar bizim geleceğimiz ve ciğerlerimiz konumunda ise, ormanlarımıza sabotaj düzenleyen densiz ve şerefsizler için idam cezasının TBMM’de kanunlaştırılması.

Hadi bakalım, bu konuda herkesin samimiyetini görelim…

***

Mirat haber sitemizi takip eden dostlarımız çok iyi bilirler ki amacımız, gelişen olaylara İslami açıdan bakabilmek ve sorunlarımıza Kur’an ve sünnet penceresinden bakarak çözüm bulabilmektir. Ağaç ve orman denilince de Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Peygamberimizin (sav) hadisi şerifleri bizim için birinci derecede de önemlidir.   

İki Cihan güneşi Peygamberimiz (sav), ormanlarımızı oluşturan ağaçlar hakkında bakın ne buyuruyor:  

 “Bir kimse bir ağaç dikerse, Allah cc. o kimse için diktiği ağacın meyvesinden yaprağından, ağacından kuş yararlandıkça ağacı dikenin defterine Allah sevap yazar.”

“Sizden biriniz kıyametin kopacağı anda bile olsa, eğer elinde bir fidan varsa onu diksin”…

Ağaçları kesmeyiniz. Av hayvanlarını orman ehlini öldürmeyiniz, yuvalarını bozmayınız.”

***

Yeşilin her tonunun armoni oluşturduğu ormanlarımızda bol oksijenli günler geçirmeniz dileğiyle…

Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle…

 Şaban DOĞAN