Hz. Yusuf; Hz. Yakub ’un oğluydu; Hz. İshak’ın, Hz. İbrahim’in torunuydu ama onu Yusuf yapan Yakub’un oğlu; İshak’ın, İbrahim’in torunu olması değil teslimiyet içinde olmasıydı… Hz. Yusuf, camilerde anlatılan, çocuklara okunan bir masal olmamalı… Yusuf’u masallaştıranlar; onu kuyuya atanlar, onu...
“Canı çıkasıca insan nedir onu böylesine nankör kılan?” (Abese, 17) Ne kadar ağır bir sitem, ne kadar ağır bir ifade değil mi? Nankörlük öyle ağır bir şey ki rabbimiz nankörlükle maruf insana “canın çıksın” şeklinde hitap etmektedir… Her okuduğumda bu...
Merhamet, rahmetin vücut bulması, eyleme dökülmesidir… Merhamet; sevgi, acıma, şefkat gibi duyguların doğurduğu eylemdir… Yani merhamet bu üç duygunun bileşimi ve etkileşiminden müteşekkil bir olgudur… Merhamet olmasaydı şayet yeryüzünde, kâinatta taş üstüne taş kalmazdı, kevn bir saniye ayakta duramazdı… Zira...
Peygamber dilinde samimi olmanın adı “nush”tur… Nasihat kelimesi de buradan gelmektedir… Yani Türkçede “öğüt” anlamına gelen “nasihat” kelimesi özünde samimiyeti ifade etmektedir… Zira “nasihat/öğüt” özden gelen samimi bir eylemdir… Hz. Peygamberin “ed-dinü nasiha” sözü de “din samimiyettir” anlamına gelmektedir… Kur’an’da...
Modern dünya insanımızın kaybettiği önemli bir haslettir vefa… İlişkilerin menfaat temeli üzerine yükseldiği çağımızda insanların neredeyse arayıp bulamadıkları, kendisine hasret kaldıkları şeyin kendisidir vefa… İnsanımız vefa hasletine olan özlemini “Vefa İstanbul’da bir semtin adı olarak kalmamalı” cümlesi ile ifade eder…...
Kardeşim! Sözüme kulak ver, sana diyeceklerim var… Sana dost olacağın kişi hakkında birkaç sözüm var… Sakın duymazlıktan gelme!!! Sonra bin pişman olursun, perişan olursun… Zira Kur’an, dost konusunda seçici olmamızı, herkesi dost edinmememiz gerektiğini buyurur ve bize; “özü sözü bir...
İnsanların hayatında kimi günler önemlidir ve özeldir… Doğum günü, evlilik yıl dönümü, anneler günü, açılış günü, kurtuluş günü vs… Aslında bu günler diğer günlerin aynısıdır… Ama bu günlere anlam katan sizin hayatınıza kattığı anlamdır… Kadir gecesi de üstünlüğünü...
Zekeriyya’nın orucunu tut bugün… Konuşma… Boğazını yemek yemeye karşı tuttuğun gibi dilini de konuşmaya karşı tutabilmelisin… Bedeni hastalıkların anası nasıl ki mide ise söz hastalıklarının anası da dildir bilesin… Onun için dilini tutabilene cennet va’dinde bulunur nebi… Eskiden düşünce yönlendirirdi...
Ramazan ayını geldi diye seviniyorum… Çünkü dinden uzaklaşan, dünyaya dalan Müslümanların bir dinlerinin olduğunu hatırladıklarını görüyorum… Duyarlılığın bittiği Müslüman mahallelerde açların, muhtaçların hatırlandığını, yardımların yapıldığını görüyorum… Dahası boş kalan mescitler bir aylığına da olsa doluyor, küfür kokan televizyonlar islami programlar...
Firavun yönetimi, sihirbazların desteği ile ayaktadır… Sihirbazlık, o dönemde revaçtadır… Halk, sihirbazlardan korkmaktadır… Firavun, devlet desteğini sihirbazlara sunmaktadır… Yönetim sihirle daha güç bulmaktadır… Yalan ve kandırmaca üzere kurulmuş sihirbazlık müessesesi, Firavun yönetiminin önemli dayanağıdır… Zaten yalan ve yanlış zalimlerin yaşam...
Bir makam uğruna ya rab! Ne vicdanlar sönüyor, ne şerefler bitiyor! Geçici dünya evinde barınan ahiret yolcuları! Ölüm mahkûmları! Makam hastaları! Bir makama konmak için ne kılıklar değiştirdiniz… Ne hendekler atladınız… Ne zorluklara göğüs gerdiniz… Ne eziyetler çektiniz… Ne laflar...
28 Şubat sadece libas ve söylem değiştirdi… 28 Şubatçılar bu memleketten İslam’ın ismini, imanın etkisini sileceklerdi… Yapamadılar, başaramadılar… Ama onların yapamadığını bizim paraya muhteris, mevki makama meftun, güce vurgun (28 Şubat hasılatı çakma) Müslümanlar yapmayı başardı… 15 Temmuz hain...
Vicdan, Arapçada “bulmak” anlamına gelen “v-c-d” kelimesinden gelmektedir… Vicdan kelime olarak Kur’an’da geçmemektedir… Kur’an’da “akleden kalp ve ef’ide” gibi kelimelerle ifade edilir… Vicdanın zıddı Kur’an’da “heva” kelimesinde karşılık bulur… Heva, insanın hak ve adaletten ayrılıp arzu ve isteklerine sınır...
Bu bir şiir değil bir serzeniştir, duymak isteyene bir sesleniştir, zilletten uyanmak için bir silkiniştir… * * İşi bilenler değil ağzı laf yapanlar dinleniyorsa, Ehil olanlar değil, ehli (akraba ve çevresi) olanlar makamları işgal ediyorsa, Haklı olanlar değil güçlü...
Neden sahada olmadıklarını, niye alana inmediklerini sorduğum kardeşlerden genelde; “hazır değilim, kendimi yeterli görmüyorum, ben kimim ki, ben kim İslam’a davet etmek kim, ben âlim değilim, ne yapabilirim ki, artık kimse bir şey yapamaz çırpınmak boşuna” gibi üzücü cevaplar alıyorum…...
Bu ümmet ne çekti ise hep ihtilaftan çekti diyorlar… Değil kardeşim değil… Bu ümmet ne çekti ise ihtilaftan değil “ihtilafı itlaf görenlerden” çekti… İtlaf nedir diye soran kardeşlerim, telef kelimesini bilirler, işte itlaf “telef olmak” demektir… İhtilafı itlaf olarak değerlendirmenin...
Her anne-baba çocuklarını masal ve hikâyelerle büyütür… Her nedense çocuklarımıza anlattığımız hikâye ve masalların çoğu gerçek dışı, reel hayattan uzak ve abartıdır… Onun için abartılar dünyasına yatkın bir zihinle büyür çocuklar… Onun için abartılı olaylara, olağanüstü anlatılara daha çok kulak...
Bırakın felsefi, kelami, fıkhi, fikri tartışmalar yüzünden ayrışmayı, düşmanca davranmayı… Zira bu konularda kimse son sözü söylemedi, kıyamet gününe kadar da kimse son sözü söyleyemeyecek… Bu tartışmaların dine değil bize zararı var… Âdem’in babası var veya yok, kabir azabı hak...
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam