İstanbul daha 8 milyonken nefes alamadığımız günler geldi aklıma. Şimdi 15 milyonu geçen bu şehirde kömür kullanımını soğukta kalmaya tercih ederim gerçekten.
Doğalgaz geldi geleli İstanbullu rahat nefes alabilir oldu. Elektrikli araçlar geldiğinde hava kalitesi çok daha iyi olacak, diye inanıyorum.
Fırınlar (fırınlı restoranlar dâhil) kalsa yeter.
Türkiye’nin genel durumu hava kalitesi bakımından fena değil. Tabii Türkiye’de süregelen çalışmaların sayesinde… Ama daha iyi olması gerekir. Bu anlamda en sorunlu ülkeler Bangladeş, Çad, Pakistan, Tacikistan ve Hindistan gibi duruyor. Bu ülkelerde PM2.5 değerleri altmışlı seviyelerin üzerinde. Türkiye’de belki doğalgaz yatırımları yapılmasa özellikle büyükşehirler Hindistan’dan da beter olurdu. Ama daha iyi olması, en azından ilk aşamada 20 olan PM2.5 değerlerinin %25 azaltımla 15’e düşürülmesi gerekiyor.
Dünya Hava Kalitesi 2021 Raporu’na göre en iyi durumda az gelişmiş ada ekonomileriyle Avrupa ülkeleri var. Az gelişmişlerden de ısıtma veya soğutma ihtiyacı fazla olmayan ekvatoral ülkeler ön plana çıkıyor. Nüfus yoğunluğu da hava kalitesinde belirleyici gözüküyor. Diğer taraftan şehirleşmenin homojen olması da önemli bileşenlerden…
Dünya daha biraz önce otomobil frenlemesinden kaynaklanıp havaya saçılan mikro partiküllerin insan sağlığına zararını tartışırken şimdi enerji kriziyle yüzleşen Batı’dan tüm dünyaya zarar verecek bir kirlilik gelişmesiyle karşılaşacak. Batı toplumları bu kışı battaniye altında geçirse dünya için gerçekten daha iyi olur.
Termikleri yeniden açıyorlar. Sobalar kuruluyor. Kömüre rağbet artıyor. Böyle giderse ormanlara da girecekler. Allah’tan fabrikaları falan kömüre dönemediğinden kapanıyor da kirlilik üretmede çok daha kötü bir durum oluşmayacak.
Hem bir kere hava kirlenince bir her şey kirleniyor. Mesela kurutma makinelerini sıradan insanların almasının imkânsız olduğu ve balkonlarda çamaşır kurutmanın mümkün olmadığı eski İstanbul gibi.
Bütün gıdalara, bütün bedenlere işleyip zarar veren bir kirlilik hava kirliliği ve temiz bir dünyaya ihtiyacımız var.
Bu arada Avrupa’dan artacak kirliliğin Türkiye’ye Avrupalı mülteci hareketini artıracağını da hesaba katmak gerekir.
Rusya parçalanacak mı?
Putin ülkesinin paylaşılacağı bir kıskaca alınmak istendi ve bunun önünü kesmek istiyor, gibi geliyor bana. Dünyada artık yeni bir kıta keşfetme şansı yok. Uzayda sömürülecek yerler bulmak zaman alacak.
Bu şartlar altında iki ekonomi parçalanıp yutulmaya değer. Birisi Rusya diğeri de ABD. Her ikisinin de iştah açacak kadar büyük zengin kaynakları, geniş ovaları, suları, petrolleri, gazları var. ABD için biraz zaman olduğu doğrudur.
Bir parçalanma senaryosunda ön almaya çalışmanın zorluğunu yaşıyor Rusya. Aynı akıbete maruz kalan Osmanlı’dan farklı olarak destekçileri var gibi görünüyor. Fakat ben bu destekçilerin de samimi olmadığını düşünüyorum. Belki gizli Rusya’yı bölüşme planlarında göz ardı edilmiş olmalarını sonradan paylarını alıp desteklerini çekerek telafi etmek niyetindedirler.
Mesela Çin, olası parçalanmada Rusya pastasından payını alabileceğini bilse desteğe devam etmeyecek kadar pragmatist geliyor bana.
Bu işte samimiyetle barışı ve hem Ukrayna’nın hem Rusya’nın toprak bütünlüğünü talep eden tek ülke Türkiye…
Gerçekten Ruslar Avrupa’yı dümdüz etse, arka tarafta ABD ile Çin kavgaya tutuşsa Türkiye bu denklemden karlı çıkar. Hiçbir şey olmasa sadece Rusya bölünse Türkiye gene eninde sonunda karlı çıkar. Birçok soydaşı ve dindaşı var Rusya’da. Avrupa savaşın ortasında kalsa Rusya baskın çıksa Türkiye gene karlıdır. Bunların hiç biri olmasa savaş bitse Rusya bölünmese Türkiye gene karlı çıkar. Zararı olmaz.
O yüzden Türkiye’nin diplomasisi karşılık buluyor. Macron gibi kendi popülaritesine değil, dünyanın menfaatine odaklandığı için…
Şangay Sonrası Olanlar ve Etkin Tarafsız Türkiye
Şangay toplantısından sonra katılımcı ülkelerin bazılarında karmaşalar çıktı. Aslında daha toplantı devam ederken Tacikistan-Kırgızistan sınırında çatışmalar patlak verdi. Putin döner dönmez seferberlik ilan etti. İran öyle ya da böyle karıştı.
Çin’de hükümet savaşa hazırlık talimatı verdi. Gerçi Çin’in bu talimatı her sene tekrarladığı belirtiliyor. Benzer tarihlerde Pelosi ziyareti gerçekleşmişken Ermeniler Azerbaycan’a saldırı gerçekleştirdi.
Diğer taraftan Irak karışık… Yunanistan hoplayıp zıplıyor. İngiltere’de Hint asıllı Başbakan adayının ortaya çıkmasını müteakip Hindistan’daki Hindularla Müslümanlar arasında süregelen gerilim Ada ülkesine sıçradı. Cezayir-Fas arasındaki sorunlar kaşınmaya başlandı.
Bence Türkiye’nin katılmasıyla Şangay toplantısı dünyada son yıllarda gerçekleşen en önemli olay oldu. ABD, İran’ı nükleer anlaşmasıyla yeniden pazara sokup Şangay’dan koparmaya çalışır ve Fransa en zor zamanda el sıkışırken hem de…
İnsanlığın barışa en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçerken bu gelişmelerin üst üste cereyan etmesi hayli düşündürücü.
Türkiye oluşabilecek gelişmelerde etkin tarafsızlığını sonuna kadar korumalı. Zaten Türkiye’nin Şangay toplantısına katılımı da etkin tarafsızlık göstergesidir.