islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Avrupa Merkezci Görüşe Son Verilmeli, Fikirlerin Evrensel Tarihi Benimsenmeli

Avrupa Merkezci Görüşe Son Verilmeli, Fikirlerin Evrensel Tarihi Benimsenmeli
10 Ocak 2022 16:12
A+
A-

Avrupalılar sıklıkla büyük fikirlerin Avrupa kıtasında doğduğunu düşünürler. Gerçekte ise bu durum farklı ve hatta çok daha ilginç. Yüzyıllar boyunca biz Avrupa’da her önemli fikrin bizim kıtamızda doğduğunu ve adım adım tüm dünyayı fethettiğini düşünürüz. Dahası, genellikle diğer kültürlerin medeniyet seviyelerini batıdan aldıkları fikirler ve standartların sayısına göre ölçeriz. Bu Avrupa merkezci fikriyattan kurtulmamızın zamanı geldi. Gerçek şu ki tarihteki her kültür, diğer kültürlerden öğrenerek ve başkalarının fikirlerini benimseyerek gelişmiştir. Kültürler veya medeniyetler izole bir şekilde oluşan baloncuklar değildirler. Tüm bunlar kökenleri Avrupalı olmayan fikirlerden oluşan Avrupa medeniyeti için de geçerlidir. Mesela takvimimiz Mısır’dan, altmışlı kesir sistemimiz ise Sümer ve Babil’den gelmektedir.

Temel basamağı on sayısı olan ondalık sistemin aksine, altmışlı kesir sistemi temeline altmış rakamını alır. Biz bu kadim sistemi saatlerimizde (bir saat altmış dakikadır), geometrimizde (çember 360 derecedir) ve ayrıca coğrafik koordinatlarımızda kullanıyoruz. Sayılarımız Araplar tarafından dönüştürüldüğü haliyle Hindistan’dan gelmedir. Aritmetik ve bilgisayarlarımızın temeli olan cebir, 9. yüzyılda Bağdat’ta Arap Fars El-Harezmi tarafından icat edildi. Adı Latincede Algorithmi oldu ve elbette algoritma kelimesi buradan geliyor. Rönesans’ın en önemli Avrupa icadı olan kitap basımı aslında Çin’de icat edildi. 1000 yılı civarında, Çin’de ahşap harflerle bir matbaa inşa edildi.

1.400 civarında Kore’de ahşabın yerini metal aldı. Kırk yıl sonra Johannes Gutenberg, Avrupa’da gevşek kurşun baskıyı icat etti. Yoksa fikir ona Kore’den İpek Yolu vasıtasıyla mı geldi?

SEKÜLERİZM BİR AVRUPA İDEOLOJİSİ Mİ?

Fakat kökten başa Avrupalı saydığımız fikirler dahi esasen farklı kültürlerden devşirmedir. Mesela sekülerizm fikrini veya kilise ve devletin, inanç ve bilimin birbirinden ayrılmasını ele alalım. Bu tartışma ilk olarak o zamanlar Abbasi Halifeliğinin başkenti olan Bağdat’ta 9. Yüzyılda başlamıştı. Bağdat’ta felsefi ve bilimsel çalışmalar Yunanca, Hintçe ve Farsçadan diğer dillere tercüme ediliyordu. Aristo’dan tercümeler ve onun mantıksal, bilimsel düşüncesiyle beraber hakikatin asıl manası hakkında sorular sorulmaya başlandı. Hakikat Kuran’ın söyledikleri miydi yoksa bilimsel olarak kanıtlanan şey miydi? Örneğin dünya tanrı tarafından mı yaratılmıştı, yoksa Aristo’nun kendi metoduyla kanıtladığı gibi sonsuz muydu? Bağdat’taki bazı Arap filozoflara göre, bilimsel gerçek hakikatti ve bu nedenle Kuran’daki ilahi kelam mecazi olarak yorumlanmalıydı. Bu düşünce geleneği 11. ve 12. yüzyıllarda Endülüs Kordobası’nda filozof İbn Rüşd ve diğerleri tarafından sürdürülmüştür. Eserleri Latince’ye çevrildi ve 13. yüzyılda yeni kurulan Paris Üniversitesi’nde ve 14. yüzyılda İtalya’da filozoflar ve ilahiyatçılar arasında muazzam bir tartışma başlattı.

İnanç ve bilim arasındaki ayrım, İbn Rüşd’ün müritleri olan siyasî düşünürler tarafından Kilise ile Devletin ayrılması fikrine dönüştürülmüştü. Daha sonra Machiavelli ve Jean-Jacques Rousseau tarafından benimsenen ve daha da geliştirilen bu fikirlerdir. Başka bir deyişle, modern Avrupa’nın temel fikirlerinden biri olan laikliğin Arap ya da İslam kökenli olduğunu söyleyebiliriz.

AVRUPA EVRENSELCİLİĞİ NASIL YOK ETTİ

Bunlar, evrensel fikir tarihi diyebileceğimiz şeye sadece birkaç örnek.  18. yüzyılın ortalarında Ansiklopedilerinde Denis Diderot ve Jean le Rond D’Alembert’in görüşünün kesinlikle bu yönde olduğunu belirtmek ilginçtir.

Onlara göre fikirler, tarih boyunca birbirini etkilemiş ve bugün bildiğimiz fikirleri oluşturmak için birbirine yapıştırılmış dünyaya dağılmış parçalar gibidir (18.yy). Zaman felsefesi ve daha eski felsefelerin tarihleri de fikirler tarihini evrensel olarak kabul eder. Bu durum bugün neden farklı? Neden tüm önemli fikirlerin Yunanistan’da ortaya çıktığını, Orta Çağ’da unutulduğunu ve ardından Rönesans’ta yeniden keşfedildiğini neredeyse tüm felsefe veya bilim tarihlerinde öğreniyor ve okuyoruz? Aynı 18. yüzyılda, Alman Aydınlanma filozofları gerçeğin ancak Hristiyan ve dolayısıyla Avrupalı olabileceğine inanıyorlardı.

Ayrıca Almanya’yı Yunanistan’ın halefi ve Yunan düşünürlerini Hıristiyan düşüncesinin hazırlayıcıları olarak gördüler. Bu geleneğin dışında kalan her şey, aşağılık olarak görülüp reddedilecekti. Bu düşünce tarzını Immanuel Kant ve Friedrich Hegel’de de okuyoruz. Eğitim ve düşüncemizdeki Avrupa merkezcilik, aslında 18. yüzyılın Alman-Hıristiyan ideolojisinin bir ürünüdür. Bu arada, aynı Alman düşünürler, botanikle benzerlik kurarak insanları üstün ve aşağı ırklara ayıran ırkçılığı icat ettiler. Bu fikirler Almanya’da yükselen milliyetçilikle karıştırıldı ve diğer Avrupa ülkelerinde benimsendi. Sonuç, Avrupalı olmayan düşünürlerin ve fikirlerin sistematik olarak her yerde felsefi nizamdan çıkarılmasıydı.

SUÇLULUK DUYGUSUNA LÜZUM YOK

Bugün bu durumda ne yapmalıyız? Suçu kabul etmeye gerek yok. Hepimiz farkında olmadan fikirler tarihinin bir ürünüyüz. Bir tarihçi ve filozof olarak düşünürlerin tarihimizden silinmesine de tamamen karşıyım. Filozofları artık desteklemediğimiz dünya görüşlerine katkıda bulundukları için çöpe atmak, o tarihi doğru anlamamızı engelliyor. Asıl yapmamız gereken, tarihimizi yeniden değerlendirmektir ve bu, bence, Ansiklopedide okuduğumuz şekliyle evrensel fikirler tarihini yeniden canlandırmak anlamına gelir.

Diğer kültürleri incelemek ilk adımdır. Her bir kültürün diğerini nasıl etkilediğini ve nihayetinde insan uygarlığını karmaşık bir değiş tokuş ağı içinde ilerlettiğini anlamak, bilim ve eğitim için büyük ama son derece ilginç bir meydan okumadır.

Harekete geçmek için neyi bekliyoruz?

Bu fikir yazısını kaleme alan Koert Debeuf tarih bölümünde yüksek lisans, felsefe alanında doktora sahibi Belçikalı bir yazardır. Eski başbakan danışmanı olan Debeuf, EUObserver sitesinde baş editör, Oxford Üniversitesi’nde araştırma görevlisi ve Arap bölgesi başta olmak üzere uluslararası siyasette kıdemli bir görevlidir.

ABDULKADİR BEKDEMİR 

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.