AYAĞA KALKMA ÇABASI
Suriye’deki seçimlerinin Batı dünyasında bir karşılığı olmasa da; Arap Yarımada’sında önemli bir etkisi oluştu.
Suudi istihbaratçıların rejime yanaşma isteklerinin sonucunda ilk diplomatik temas gerçekleşti. Suudi temsilciler bu diyaloğu kamuoyuna açıklamaktan kaçınsa da; rejimle olan ilişkilerini belli bir seviyeye taşıdı.
Bu amaca yönelik büyükelçi atamaksızın diplomatik ilişkileri yine de asgari düzeyde tutarak nabız yokluyorlar.
Sundukları plânda; Suriye’ye direkt uçuşların başlaması, hac vazifesini ifa etmede öncelikler, bürokraside kolaylıklar ve konsoloslukların yeniden açılması gibi yeni düzenlemeler söz konusu.
Bu gibi önden gidişler Suudi Arabistan’ın ülkede nüfuz kazanmak için sabırsızlandığını gösteriyor. Öte yandan Suriye ile ilişkilerini derinleştirmek isteyen diğer bir ülke de Çin.
Çünkü Suriye’yi Kuşak yol Projesinin ikincil bir parçası olarak görüyorlar. Sebebiyse Süveyş Kanal’ında bir problem oluşması halinde Akdeniz’e çıkmak için Suriye hattının alternatif olarak düşünülmesi. Çin’in ayrıca dünya üzerinde liman toplama projesi dahilin de kalan Akdeniz kıyılarındaki Tartous ve Lazkiye limanları da iştahlarını kabartmıyor değil.
Son yüzyılın ivmelenen yükselişiyle birlikte bölgede pro-aktif bir dış politika benimseyen Çin hükümeti, temkinli bir yaklaşımla iz sürse de bölgeye yönelik kalkınma odaklı bir söylem tutturması ise manidar ötesi.
Bununla birlikte Lübnan’ın Trablus limanını Suriye’nin Humus şehriyle birleştirip limanlar arasındaki iletişimi arttırmak gibi bir gayret sarf edecekler. Arap Baharından bu yana Suriye’de vekil özneler üzerinden hareket kabiliyetini artıran Çin sessiz ve derinden gitme huyunu devam ettiriyor.
Suriye her ne kadar bulunduğu konum itibariyle Ortadoğu’nun diğer zengin ülkeleri gibi Çin için öncelikli olmasa da tâli bir seçenek olarak yan cepte tutuluyor. Kuşak yol Projesinden dolayı Suriye’nin alternatif olarak yedekte bekletilme gibi bir özelliği oluştu.
Fakat bütün bunlardan önce ülkenin yeniden inşa edilmesi gerek.
Tahminen 400 milyar $’ı bulan inşa maliyeti konusunda istekli olan ülkeler İran, Rusya ve Çin. Esed geçen dönemde yeniden inşa konusunda Çin’i işaret eden bir açıklamada bulundu. Esed ülkeyi yeniden yapılandırmanın 195 milyar $’a mal olacağını hesaplarken, Dünya Bankasının çıkardığı hesap ise 300 milyar $’ın üstünde. Bu konuda henüz net rakamlar belirlenemese de inşanın üç ülke Çin, Rusya ve İran eliyle de yapılmasının kuvvetle muhtemel olacağı Esed tarafından doğrulandı.
İran’da Suriye’ye ilgisi fazla olan ülkelerden.
Savaş tam anlamıyla son bulmadan yeni güven tazeleyen (!) Esed’e çeşitli dayatmalarla iş bitirmek istiyorlar.
Örneğin Lazkiye’ye kurulacak olan bir elektrik santrali inşası, Halep Termik Santralinin tamiri, Humus ve Deyrizor Elektrik Santrallerinin tamiri vs. gibi konularda da oldukça istekliler. Ayrıca tarım için 5 000 hektarlık bir alan ve petrol santrali inşası için de 1 000 hektarlık bir araziyi bu ülkeye tahsis etme plânları var. Suriye limanlarına yapılacak yatırımlarda bu listenin devamı niteliğinde. Uzun zamandır Akdeniz yolu gözleyen İran’da bu emeline ulaşmak istiyor. Bu aşamada yenilenecek Selemce-Basra demiryolu önce Irak’a, ardından Lazkiye limanına, en sonunda da Ümm-i Kasr limanına inecek. Bu Acem hesabı tutarsa bölgeyi terk eden Amerika’nın boşalttığı alandan Hizbullah’a silah sevkiyatı daha da kolaylaşacak.
Diğer aktör Rusya ise kendini ev sahibi olarak gördüğünden şimdilik kayda değer bir hamle yapmaktan ziyade diğerlerin elini görmeyi tercih ettiğinden beklemede. Anlaşıldığı üzere her ülke kendine Suriye’de bir rota çizmek istiyor.
Yalnız Suriye toprakları gerçek anlamda huzura kavuşmadan bu senaryoların hayata geçmesi zor. O yüzden devletler şimdilik sadece mekândan yer bakıyorlar.
Daha ötesi şimdilik beklemede.
Esed şuan sadece müşteri kızıştırıyor ama yeni Suriye’yi kendisinin de göreceği meçhul. O da ayrı bir konu.
Kısa zaman önce yine Rusya’nın gazıyla Amerika’nın yaptırımlarına kafa tutarak sona bir adım daha yaklaştı.
Ne diyeyim inşallah tez zamanda elindeki pusulayı doğru okur ve dostunu düşmanını görür.
Yoksa Şam bölgesinde toz dumana karışacak.
Geriye kim öle kim kala.
Suriye’deki seçimlerinin Batı dünyasında bir karşılığı olmasa da; Arap Yarımada’sında önemli bir etkisi oluştu.
Suudi istihbaratçıların rejime yanaşma isteklerinin sonucunda ilk diplomatik temas gerçekleşti. Suudi temsilciler bu diyaloğu kamuoyuna açıklamaktan kaçınsa da; rejimle olan ilişkilerini belli bir seviyeye taşıdı.
Bu amaca yönelik büyükelçi atamaksızın diplomatik ilişkileri yine de asgari düzeyde tutarak nabız yokluyorlar.
Sundukları plânda; Suriye’ye direkt uçuşların başlaması, hac vazifesini ifa etmede öncelikler, bürokraside kolaylıklar ve konsoloslukların yeniden açılması gibi yeni düzenlemeler söz konusu.
Bu gibi önden gidişler Suudi Arabistan’ın ülkede nüfuz kazanmak için sabırsızlandığını gösteriyor. Öte yandan Suriye ile ilişkilerini derinleştirmek isteyen diğer bir ülke de Çin.
Çünkü Suriye’yi Kuşak yol Projesinin ikincil bir parçası olarak görüyorlar. Sebebiyse Süveyş Kanal’ında bir problem oluşması halinde Akdeniz’e çıkmak için Suriye hattının alternatif olarak düşünülmesi. Çin’in ayrıca dünya üzerinde liman toplama projesi dahilin de kalan Akdeniz kıyılarındaki Tartous ve Lazkiye limanları da iştahlarını kabartmıyor değil.
Son yüzyılın ivmelenen yükselişiyle birlikte bölgede pro-aktif bir dış politika benimseyen Çin hükümeti, temkinli bir yaklaşımla iz sürse de bölgeye yönelik kalkınma odaklı bir söylem tutturması ise manidar ötesi.
Bununla birlikte Lübnan’ın Trablus limanını Suriye’nin Humus şehriyle birleştirip limanlar arasındaki iletişimi arttırmak gibi bir gayret sarf edecekler. Arap Baharından bu yana Suriye’de vekil özneler üzerinden hareket kabiliyetini artıran Çin sessiz ve derinden gitme huyunu devam ettiriyor.
Suriye her ne kadar bulunduğu konum itibariyle Ortadoğu’nun diğer zengin ülkeleri gibi Çin için öncelikli olmasa da tâli bir seçenek olarak yan cepte tutuluyor. Kuşak yol Projesinden dolayı Suriye’nin alternatif olarak yedekte bekletilme gibi bir özelliği oluştu.
Fakat bütün bunlardan önce ülkenin yeniden inşa edilmesi gerek.
Tahminen 400 milyar $’ı bulan inşa maliyeti konusunda istekli olan ülkeler İran, Rusya ve Çin. Esed geçen dönemde yeniden inşa konusunda Çin’i işaret eden bir açıklamada bulunmudu. Esed ülkeyi yeniden yapılandırmanın 195 milyar $’a mal olacağını hesaplarken, Dünya Bankasının çıkardığı hesap ise 300 milyar $’ın üstünde. Bu konuda henüz net rakamlar belirlenemese de inşanın üç ülke Çin, Rusya ve İran eliyle de yapılmasının kuvvetle muhtemel olacağı Esed tarafından doğrulandı.
İran’da Suriye’ye ilgisi fazla olan ülkelerden.
Savaş tam anlamıyla son bulmadan yeni güven tazeleyen (!) Esed’e çeşitli dayatmalarla iş bitirmek istiyorlar.
Örneğin Lazkiye’ye kurulacak olan bir elektrik santrali inşası, Halep Termik Santralinin tamiri, Humus ve Deyrizor Elektrik Santrallerinin tamiri vs. gibi konularda da oldukça istekliler. Ayrıca tarım için 5 000 hektarlık bir alan ve petrol santrali inşası için de 1 000 hektarlık bir araziyi bu ülkeye tahsis etme plânları var. Suriye limanlarına yapılacak yatırımlarda bu listenin devamı niteliğinde. Uzun zamandır Akdeniz yolu gözleyen İran’da bu emeline ulaşmak istiyor. Bu aşamada yenilenecek Selemce-Basra demiryolu önce Irak’a, ardından Lazkiye limanına, en sonunda da Ümm-i Kasr limanına inecek. Bu Acem hesabı tutarsa bölgeyi terk eden Amerika’nın boşalttığı alandan Hizbullah’a silah sevkiyatı daha da kolaylaşacak.
Diğer aktör Rusya ise kendini ev sahibi olarak gördüğünden şimdilik kayda değer bir hamle yapmaktan ziyade diğerlerin elini görmeyi tercih ettiğinden beklemede. Anlaşıldığı üzere her ülke kendine Suriye’de bir rota çizmek istiyor.
Yalnız Suriye toprakları gerçek anlamda huzura kavuşmadan bu senaryoların hayata geçmesi zor. O yüzden devletler şimdilik sadece mekândan yer bakıyorlar.
Daha ötesi şimdilik beklemede.
Esed şuan sadece müşteri kızıştırıyor ama yeni Suriye’yi kendisinin de göreceği meçhul. O da ayrı bir konu.
Kısa zaman önce yine Rusya’nın gazıyla Amerika’nın yaptırımlarına kafa tutarak sona bir adım daha yaklaştı.
Ne diyeyim inşallah tez zamanda elindeki pusulayı doğru okur ve dostunu düşmanını görür.
Yoksa Şam bölgesinde toz dumana karışacak.
Geriye kim öle kim kala.
ATİLLA AKBAŞ
MİRATHABER.COM