Dr. Vehbi KARAKAŞ
Allah Teala buyuruyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
أَيَّامًا مَّعْدُودَاتٍ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ فَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde (Ramazan ayında) farz kılındı ki, korunasınız. (Bedeniniz ve ruhunuz maddî ve manevî toksinlerden, zehir ve kirlerden arınmış olsun.) Ancak, sizden kim (Ramazan ayında) hasta ve yolcu olur da orucunu tutamazsa, (Ramazan ayından sonra) diğer günlerde tutamadığı günler sayısı kadar oruç tutsun. (İhtiyarlığından, yahut iyileşmesi umulmayan bir hastalıktan dolayı oruç tutmaya) gücü yetmeyenler, bir yoksul doyumu fidye versinler. Kim daha fazlasını verirse bu, kendisi için daha hayırlı olur. (Evet her ne kadar sizden yolculara ve hastalara Ramazan ayında oruç tutmama izni ve ruhsatı verilmiş ise de sizin oruç tutmanız, eğer bilirseniz sizin için (yemenizden ve fidye vermenizden) daha iyidir. Bunun dışında çeşitli nedenlerle orucu çok zorlukla tutabilecek veya tutmaya güç yetiremeyecek olanlar, bir fakiri doyuracak kadar fidye versinler.[30]
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى
سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“(Oruç tutmanız gereken o sayılı günler) Ramazan ayıdır. Kur’an o ayda indirilmiştir. O Kur’an, insanlara yol göstericidir, hak ile batılı ayırt eden hükümlerin açık delilleridir. Şuhalde, sizden kim bu aya erişirse bu ayın orucunu tutsun. Ancak hasta veya yolculukta olanlar, başka günlerde (Ramazan’da tutamadıkları günler sayısınca oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk istemez. (Allah’ın bu kolaylığı istemesi), tutamadığınız günler sayısınca orucu tamamlamanız, size bu fırsatı veren Allah’ı büyük tanımanız içindir. Size bu kolaylığı göstermesinden dolayı her halde şükredersiniz.[31]
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“(Habibim), kullarım sana beni sorarlarsa, (haber ver): Ben şüphesiz (onlara) çok yakınım. (Hatta şah damarlarından bile onlara yakınım.)[32](Ben onlarla beraberim, Dua edenin duasını (dinliyorum), cevap veriyorum, (sızlanışlarını görüyor, hallerini biliyorum.) O halde onlar da benim çağrıma (ibadet ve itaatle) icabet etsinler, bana inansınlar. Tâ ki bu sayede doğru yola ulaşmış olalar.”[33]
Peygamberimiz (sav) buyurmuşlar ki:
إِذا جَاءَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجنَّةِ وغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِوَسُلْسِلَت الشياطِينُ
“Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”[34]
Yani insanlar Ramazan ayını ihya etmeye koştukları için şeytanlar bir halt yapamaz hale geliyorlar, adeta zincire vurulmuş oluyorlar. Yoksa şeytanlar bağlandığı için, insanlar Ramazan’ı ihyayaya koşmuyor. Eğer şeytanlar bütün bütün zincire vurulsaydı, insanların hepsi Ramazan ayının gereklerini yaparlardı. Namaz kılmayan, oruç tutmayan kimse kalmazdı. İmtihan sırrı bozulurdu.
مَنْ فَطَّرَ صَائماً كانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ غَيْرَ أَنَّهُ لا يَنْقُصُ مِنْ أجْر الصَّائمِ شيءٍ
“Her kim oruçlu bir Mü’mine iftar yemeği (veya ifar edecek bir şey) verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksiltilmeden iftar yemeği verene de oruç tutan kadar sevap yazılır.”[35]
Bir gün Allah Rasülü (sallallahu aleyhi ve selem), Sa’d İbni Ubâde’nin yanına geldi. Hz. Sa’d derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Rasülullah’a ikram etti. Peygamberimiz bunları yedikten sonra ona şöyle dua etti:
أَفْطَرَ عِندكُمْ الصَّائمونَ ، وأَكَلَ طَعَامَكُمْ الأَبْرَارُ وَصَلَّتْ عَلَيْكُمُ المَلائِكَةُ
“Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun.”[36]
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
منْ قَامَ رَمَضَانَ إِيماناً واحْتِساباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِه و
“Kim inanarak ve Allah’ın rızasını düşünerek Ramazan’ın orucunu tutar ve namazını kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[37]
Kudsî bir hadiste Peygamberimiz, Cenab-ı Hakk’ın şöyle buyurduğunu bildirmektedir:
كُلُّ عَمَلِ ابْنِ آدَمَ لَهُ إِلاَّ الصِّيامَ فَإِنَّهُ لي وأَنَا أَجْزِي بِهِ
“Oruç dışında insanoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir ve mükâfatını da ben vereceğim.”[38]
İçine riya sızamayan İslam’ın beş esasından biri oruçtur. Onun için Allah onun mükâfatını ben vereceğim, buyurmuştur.
للصَّائمِ فَرْحَتَانِ يفْرحُهُما إِذا أَفْطرَ فَرِحَ بفِطْرِهِ وإذَا لَقي ربَّهُ فرِح بِصَوْمِهِ
يتْرُكُ طَعامَهُ وَشَرابَهُ وشَهْوتَهُ مِنْ أَجْلي الصِّيامُ لي وأَنا أَجْزِي بِهِ والحسنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا
“Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır. Kişi, yemesini, içmesini ve şehvetini benim rızam için terk eder, oruç benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim. Bir iyiliğe on karşılık vardır.”[39]
والَّذِي نَفْسُ محَمَّدٍ بِيدِهِ لَخُلُوفُ فَمِ الصَّائمِ أَطْيبُ عِنْد اللَّهِ مِنْ رِيحِ المِسْكِ
“Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.”[40]
والصِّيامُ جُنَّةٌ فَإِذا كَانَ يوْمُ صوْمِ أَحدِكُمْ فَلَا يرْفُثْ ولا يَصْخَبْ
فَإِنْ سَابَّهُ أَحدٌ أَوْ قاتَلَهُ فَلْيقُلْ إِنِّي صَائمٌ
“Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.”[41]
مَا مِنْ عبْدٍ يصُومُ يَوماً في سَبِيلِ اللَّه إِلاَّ باعَدَ اللَّه بِذلك اليَومِ وَجْهَهُ عَن النَّارِ سَبْعِينَ خَرِيفاً
“Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.”[42]
إِنَّ فِي الجَنَّة باباً يُقَالُ لَهُ الرَّيَّانُ يدْخُلُ مِنْهُ الصَّائمونَ يومَ القِيامةِ لا يَدْخُلُ مِنْهُ أَحَدٌ غَيرهُم
“Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir.”[43]
تَسَحَّرُوا فَإِنَّ في السّحُورِ بَركَةً
“Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.”[44]
مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ والعَمَلَ بِهِ فلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ في أَنْ يَدَعَ طَعامَهُ وشَرَابهُ
“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına (oruç tutmasına) kıymet vermez.”[45]
Hadis şunu demektedir: Oruç tutan, her hangi bir şeyi ağzına koymadığı gibi; yalanı, gıybeti de ağzına koymamalıdır. Hadis, yalan söyleyen, yalan-dolanla iş yapan oruç tutmasın, demiyor; oruç tutana bunlar yakışmaz, diyor. Oruç tutan, oruçtan değil, bu çirkin hallerden uzak dursun, diyor.
كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم ، أَجْوَدَ النَّاسِ وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ في رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ وَكَانَ جِبْرِيلُ يَلْقَاهُ في كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ القُرْآنَ فَلَرَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ أَجْوَدُ بِالخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ المُرْسَلَةِ
“Rasüllullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Hazret-i Cibrîl’in, onunla buluştuğu zamanlardı. Cibrîl (aleyhisselâm), Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) Hazret-i Cibrîl ile buluştuğunda, hayır getiren bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.”[46]
كَانَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَعتَكِفُ العَشْرَ الأَوَاخِرَ مِنْ رَمَضَانَ
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ramazanın son on gününde itikâfa çekilirdi.”[47]
كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم إِذَا دَخَلَ العَشْرُ أَحْيَى اللَّيْلَ وَأَيْقَظَ أَهْلَهُ وَشَدَّ المِئْزَرَ
“Ramazan ayının son on gününde Rasülullah (sallallahu aleyhi ve selem) geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, kendisini tamamen ibadete adardı.[48]
Çünkü Kadir gecesinin, Ramazan ayının son on gününde olma ihtimali çok kuvvetliydi. Çünkü hadislerde bu on güne dikkat çekiliyor, Kadir gecesini Ramazan’ın son on gecesinde, bir rivayette de son onun tek gecelerinde aramamız tavsiye ediliyordu.[49] (Devam edecek)
DİKKAT: RAMAZAN AYI RAHMET AYI İKEN AZAP AYI OLMASIN
Ramazan, Müslümanların fevkalâde hürmet etmesi gereken bir aydır. Eğer Müslümanlar bu hürmeti göstermezler, oruçlarıyla, zekâtlarıyla, namazlarıyla, güzel ahlaklarıyla yani helallerle yetinip haramlardan uzak durmakla Ramazan ayının hakkını vermezlerse; bu nimet, mağfiret, rahmet ve bereket ayı böyleleri için nıkmet ayı, azap ve felaket ayı olabilir. Allah’a sığınırız. Nitekim Kur’an için de aynı şey söylenmiş. Kur’an, mü’minlere rahmet ve şifa; onun prensipleriyle oturup kalkmayan zalimlere de zarar ve ziyandır[50] denilmiştir.
-Nasıl olur, bir şey, birisi için dermanken bir başkası için de dert olur?
-Bunu anlamayacak ne var? Suyu arı içer bal yapar, aynı suyu yılan içer zehir yapar. Kur’an da böyle. Müminin imanını artırır, kâfirin de ziyanını. Ramazan da böyle. Kimi hürmet eder, affa, kimi de isyan eder, azaba kavuşur. Reçete de böyle. Kimi uygular, şifa bulur, kimi uygulamaz derdini artırır.
Kur’an, inanmayanları, uygulamayanları “zalimler” olarak nitelemektedir.[51] İki sebepten:
1-İnsanlar, Kur’an’a inanmamakla ve uygulamamakla nefislerini iyileşmez hastalığa mahkûm etmektedirler. Bu bir zulümdür. Çünkü Ramazan rahmettir, şifadır, berekettir. Ramazan’ın hakkını vermeyen bunlardan nefsini mahrum bırakmış olur.
2-Kur’an’a inanmamak ve uygulamamak, Tabib-i Akdes’in (Allah’ın) emrine, reçetesi olan Kur’an’a baş kaldırı ve saygısızlıktır. Bu da en büyük cinayettir. En büyük cinayetin cezası da cehennemdir.
Kur’an, Allah’ın emri ve kelamıdır. Allah’ın emrine kulak asmamanın veya sözünü dinlememenin cezasıyla, başkasını dinlememenin cezası bir değildir.
RAMAZAN AYI, FIRSATI KAÇIRDIĞIMIZ AY OLMASIN
Ebu Hureyre’nin (ra) dediğine göre: Sevgili Peygamberimiz (sav) “üç kişinin burnu sürtülsün” buyurmuş ve onları şöyle açıklamıştır:
1-”Ben yanında anıldığım zaman bana salat ve selam okumayan adamın,
2-Ramazan ayına kavuşup ta kendisini bağışlatmadan Ramazan ayını kaçıran adamın,
3-Bir de ana-babası yanında yaşlandığı halde, onlara hizmet edip te dualarını almayan, onlar sayesinde cenneti kazanamayan adamın burnu sürtülsün.”[52]
RAMAZAN AYI, HEPİMİZ İÇİN YUSUF PEYGAMBER GİBİ OLSUN.
Ramazan ayı, Hz. Yakub’un 12 oğlu içindeki Yusuf peygambere benzer. Yusuf Peygamber nasıl diğer günahkâr ve suçlu kardeşlerini affetti, yetmedi, bir de onlara dua etti ve Allah tarafından affedilmelerine vesile oldu ise, Ramazan ayı da diğer on bir ayın günahlarının affedilmesine vesile olmaktadır. Yeter ki Ramazan ayının gereklerini yerine getirelim, onu ihya edelim, tevbe ve istiğfar edelim. Tatlı sözler söyleyelim, melekleşelim, kırıcı olmayalım. Bol bol sadaka, özellikle de fitrelerimizi fazlasıyla verelim. Dertlilere derman, çaresizlere çare olalım. Akıbet ve ahiret endişesinden kaynaklanan hüznü, imandan gelen sevinci içimizde taşıyarak, istiğfarı ve hamdi dilimizden, tebessümü yüzümüzden hiç eksiltmeyelim.
[30] Bakara, 2/183-184
[31] Bakara, 2/185
[32] Bkz. Kâf, 50/16
[33] Bakara, 2/186
[34] Buhârî, Savm 5; Müslim, Sıyâm, 1-5
[35] Tirmizî, Savm, 82. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd, 44; İbni Mâce, Sıyâm, 45
[36] Ebû Dâvûd, Et’ime, 54. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm, 45
[37] Buharî Leyletü’l-Kadr, 322; Müslim, Sıyam, 213; Ebu Davud, Ramazan, 3; Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203
[38] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163
[39] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163
[40] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163
[41] Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163
[42] Buhârî, Cihâd, 36; Müslim, Sıyâm,167-168
[43] Buhârî, Savm, 4; Müslim, Sıyâm, 166
[44](Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45)
[45] Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25
[46] Buhârî, Savm, 7; Müslim, Fezâil, 48, 50
[47] Buhârî, İtikâf 1, 6; Müslim, İtikâf, 1-4
[48] Buhârî, Leyletül-Kadr, 5; Müslim, İtikaf, 7
[49] Bkz. Buharî, Leyletülkadr: 3, Müslim, siyam: 219, Tirmizî, savm: 72
[50] Bkz. İsra, 17/82
[51] bkz. İsrâ, 17/82
[52] Tirmizi, Daavat 101
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…