islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5197
EURO
36,1843
ALTIN
2.962,97
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
9°C

AYETLERDEKİ HİKMETLER

AYETLERDEKİ HİKMETLER
14 Nisan 2022 09:30
A+
A-

Allah’ın emrettiği her bir hükmün insan ve toplum için birçok fayda içermesi hikmet kavramı ile ifade edilir. Buna göre toplumsal ve bireysel yaşantımızın her aşamasını düzenlemek üzere koyulan hükümler, insanın uhrevi huzur ve mutluluğunu amaçlamaktadır. Bununla birlikte dünya hayatını da bireysel ve toplumsal açıdan bütün yönleriyle etkiler. Dini hükümler bu yönüyle yaşantımız üzerinde ilahi kaynaklı birçok beklenmedik olumlu sonuçlara vesile olmaktadır.

Önceleri gayrimüslim coğrafyadaki bilginler tarafından felsefe ile eş anlamlı olarak kullanılan hikmet kavramı, İslami coğrafyada içerik bakımından daha çok dini bir boyut kazanmıştır. Bakıldığı zaman Kurân-ı Kerîmde de hikmet kavramı hayrın kaynağı olan, düşünen akıl sahibi kimseler için bir ibret kaynağı olarak şu şekilde ifade edilmiştir: “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar”. Nihayetinde İslamiyet’le beraber daha dini bir ifade kazanan hikmet kavramı, bu şekliyle bilginin en doğrusunun bulunduğuna inanılan, birçok mucize ve beklenmedik faydalara gebe olan, insanı terbiye eden, ilahi hükümlerin bu sırlı yönünü ifade eden bir kimliğe bürünmüştür.

Hikmet kavramı dahilinde ortaya konulan hikmet-i teşrî’ (Allah’ın (cc.) hüküm koymaktaki hikmeti) ilmi de hükümlerin doğru anlaşılması ve emirlere bakış açımızın sağlıklı olması açısından büyük bir önem ifade etmektedir. Osmanlı devrinde birçok ulema da bunun farkında olacak ki 19. yüzyılda başlayan Batılılaşma etkisindeki gelişmeler ve dine yönelik eleştirilere karşı bu anlayışı ön plana çıkarmıştır. Öyle ki Hikmet-i Teşrî´ adında kitaplar da kaleme alınmıştır. Bunların da ortak söylemi; Allah’ın koyduğu her hükmün birer hikmet içerdiği, bunun da bizim için kötü sonuçlar doğuracak şeyleri ortadan kaldırmayı veyahut beklenmedik birçok faydaya kavuşturacak şeyleri amaçladığı gerçeğidir.

İslamiyet’e gönülden iman etmiş her Müslüman kimse de bu anlayışa sahip olduğu müddetçe, her şeyin bir sebepten ileri geldiğini kavramış olur. Dolayısıyla kelime-i şehadet getirmekten kaza ve kadere imana, en küçük yasaktan en büyük mükâfatlara kadar emredilen her şeyin, kaynağı itibariyle bir hikmetten ileri geldiğinin de bilincindedir. İşte tüm bunlarda böylesi bir bakışa sahip olmak ve sırları kavramak ise ancak hikmet anlayışıyla mümkün olmaktadır diyebiliriz. Böylece kişi, dolaylı olarak toplumlar da hem kalben hem de aklen bir idrak kazanarak imanını güçlendirme imkânı bulur, şüphelerinden kurtulur.

İnsanoğlu da yaradılışı gereği bir şeyi bilmeye, onun hakikatini anlamaya, araştırmaya ve keşfetmeye eğilimlidir. Buna bağlı olarak cehalet ise insanı yıpratır ve huzursuz eder. Oysa insan araştırıp öğrendikçe, her yaptığı keşifle, kendisini daha güzele ulaştıracak olanları buldukça aydınlanır ve mutlu olur. Bunun yolu da ilimleri öğrenmek ve hakikati bilmekle gerçekleşir. Kişi keşfettiği güzelliklere karşı duyduğu hayret ile onu anlamaya yönelir, sorular sorar, bu soruların cevabını almadıkça da merakı yok olmaz. İşte tam bu noktada kendisine ihtiyaç duyduğu, ona tüm gerçeği verecek ve fikri bir tatmin sağlayacak olan yegâne ilim hikmet ilmidir denilebilir. Böylelikle kişi fiillerinde de bir hakikat, hakiki bir amaç edinmiş olur. Müslüman kimsenin de kendisine emredilen hükümler üzerinden hayatı anlamaya çalıştıkça hem gününü hem dünyasını anlamlı kılacak olduğu bu hikmet anlayışının bir hakikati olarak ortaya çıkmaktadır.

Hikmet anlayışı insanların herhangi bir devirde kendini içinde bulabileceği birçok sıkıntılı süreçte dinin evrenselliğini ve hikmet boyutunu, dini hükümlerle sağlanan faydalarla ve engellenen zararlar ile ortaya koymaktadır. Bizler de birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldığımız bu devirde hiç beklenmedik faydaları da doğuracağına kalpten inanarak yaşantımızı dine göre idame ettirmeliyiz.

SONGÜL BAYLU  

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.