Efendim!
Halkın dilinde güzel bir söz vardır. Derler ki:
-Bir deli, kuyuya bir taş atmış. Kırk akıllı çıkaramamış… Türkiye’de tımarhane kaçkını bir zavallının ortaya attığı “Diktatör” kelimesini çözümlemek bize düştü…
Deli’nin raporunu okuyoruz:
-Adı geçen hasta, “Westofobi (Batı korkusu)” illetine düşmüş olup, korkunun şiddetinden marazî bir “Batılılaşmak” sendromunun akut hezeyanları ile çevresini meşgul etmektedir. Ayrıca genlerdeki “Diktatör” geçmişinin etkisi ile en hoşgörülü, liberal, demokrat, milli ve yerli eşhasa (şahıslara) deli tebessümü içinde “Diktatörsün!” diye bağırma krizlerine giriyor.
Başvurulan tedavi yöntemi:
Bu adama ilaç kâr etmez. Yahudi Sigmund Freud’un “şuur altı hezeyanlarını deşarj etmek (psikanaliz)” yöntemi ile her gün (sabah, akşam) özel olarak korktuğu ve korkunun çaresizliğinde “West-lover:Batı hayranlığı” na dönüştüğünü tesbit ettiğimiz saatlarda, sinevizyonlarla görüntülü telkin seanslarına başlanılması tavsiye edilir. Tarihten bugüne, ünlü diktatörler anlatılmalıdır.
Mesela:
• Bizans’ın diktatör İmparatoriçesi Theodora, aynanın karşısında endamını seyredip, hüsnü(!) ne âşık olurken hizmetkârı telâşla odasına girer:- İmparatoriçem! Felâket… Hipodromdaki at yarışlar sonunda halk galeyana gelmiş efendim…der. Yıl: Milâdi 532’dir. Theodora, emir verir. Halkı bastırmak ve tahtını kurtarmak için tam 30 bin kişiyi hipodromda kılıçtan geçirir.
• Berlin’de egemen olan Töton ve German diktatörleri rakiplerini öldürdükten sonra, pişirip yemek geleneğini sürdürmüşlerdir.
• Yine Bizans diktatörü İmparator 1.Andronic, (1183-1185)’de Sultanahmet’te “At Meydanı”denilen yerde bir insan mezbahası (kesim yeri) kurdurmuştur.
• Fransa diktatörü kral 9. Charles’in emri ve Papa 13.Gregorius’un kışkırtması ile 24.Ağustos 1572’de, Katolikler, Fransa’da yaşayan tüm Protestanları, bir gecede 30.000 insanı katlettiler. Saint Barthelemy faciası
• Belçika Kralı 2. Leopold… Azgın bir sömürgeci diktatör Kongo halkına insanlık dışı işkence ve katliamlar uyguladı. En az 11 milyon insan öldü.
(Leopold II)
• Çar 2. Nikola… Rusya’da 3 milyondan fazla insan katletti. Adı “Kanlı Nicholas” diye söylenir.
(Çar Nikola)
• Josef Stalin… Kendisine muhalefet eden insanları yok etmiştir. Döneminde 2. Dünya savaşı dahil, 23 milyon 900 bin insanın ölümüne sebep olmuştur.
(Josef Stalin)
• Adolf Hitler… 1934-1945 yıllarında… Alman Nazi Partisi’nin lideri ve diktatörü. Döneminde 17 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur.
(Adolf Hitler)
• Hideko Tojo… 2. Dünya Savaşında Çin’de ve Güneydoğu Asyada soykırımla 5 milyon insanı katleten Japon İmparatorluk Kana Kuvvetleri Orgeneral Diktatörü.
(Hideko Tojo)
• Mao Zedong… Komünist Çin Devrim lideri. İktidara geldiği ilk 5 yılda, 5 milyondan fazla insanı idam etti. Kendisine muhalif entellektüelleri öldürmeğe devam etti. 7 milyon insan da bu programda öldürüldü. Toplam olarak, katlettiği insan sayısı 50 milyondur.
(Mao Zedong)
• Saddam Hüseyin… Özellikle Kuzey Irakta 5 bin Kürd’ü zehirli gazla yok etmiş bir diktatördü. Toplam 2 milyon Iraklı’yı katlettiği kayıtlardandır.
(Saddam Hüseyin)
• Pol Pot… Kamboçya’da komünist harekâtı diktatörü. Yaklaşık 2 milyon insanın ölümüne yol açtı. Öldürdüğü insanların kafataslarından küçük bir tepe yapıp fotoğraf çektirmiştir. Kamboçya nüfusunun yaklaşık 1/5’ini katletmiştir.
(Pol Pot)
• Kim İl Sung… Kuzey Kore’yi komünist rejime bağlayan çok katı bir diktatörlük uygulayan adam. İdamlar ve suikastlarla yaklaşık 1.6 milyon Koreli’yi yok etmiştir.
(Kim İl Sung)
• Mengistu Haile Mariam… Etiyopya’nın darbeci-sosyalist ditatörü. Muhaliflerini “Kızıl Terör” adlı operasyonlarla katletti ve soykırıma girdi. Ülke tarımını mahvetti. Büyük bir kıtlığa sebep oldu. Öldürdüğü insan sayısı tahminen 400 bin ile 1,5 milyon arasındadır.
(Mengistu Haile)
• Yakubu Govon… Nijerya’da iç savaşa sebep olmuş, 1 milyon sivilin ve 100 bin askerin ölümüne yol açmış bir diktatördür.
(Yakubu Govon)
• Beşşar Esad… Günümüzde kana ve cana doyamayan diktatör. Suriye’de taş üstünde taş, (hicret edip, muhacir olan, kaçanlar hariç) omuz üstünde baş bırakmayan mel’un. Batı’lı devletlerin maşası olmak zilletinde bir sefil… Batı’lı devletlerin maşası olmak zilletinde bir sefil… Bilinen rakam 1 milyon öldürülen kişi… Ülkeden kaçanların sayısı yaklaşık 1 milyon… 220 bin bina, 112 hastane tahrip edildi. Yaralı sayısı: 1 milyon 900 bin kişi…
(Beşşar Esad)
• İsmet Paşa… 1938-1950 yılları arasında 12 yıl, Türkiye’de diktatörce bir yönetim uyguladı. Açlık, yokluk, yoksulluk içinde kıvranan milletimize zulmün, adaletsizliğin, keyfiliğin, partizanlığın en koyu şeklini yaşatmıştır. Sıtma, trahom, verem salgını yaygın olan Türkiye’de ilaç karaborsada idi. Son derece merhametsizdi. Aşar ve yol vergilerini “jandarma gücü” ile zorla alıp, köylüyü-kentliyi sefalette boğarken, 1939’da kendisi için Paris’te 400 altın liralık “traş takımı” siparişi vermiştir. Londra’da Regent Street’teki Momy mağazasından da iki düzine “traş sabunu” talebinde bulunmuştur. At elbisesinin kumaşlarını Londra’dan oğulları için sekiz silindirli Delahay marka spor otomobili Paris’ten, bilardo levazımını yine Avrupa’dan istetmiştir. Lozan’da Türkiye’yi Sevr benzeri bir hezimete uğratan bu diktatör (rahmetli) Menderes ile iki bakanını darağacında şehid etmekten çekinmemiş bir zalimdi.
(İsmet Paşa)
• Benito Mussolini… Başa geçtiği 1922 yılından sonra İtalya’da terör estirdi. Bu Faşits diktatör, saldırgan politikası içinde 400 bin insanı öldürmüştür.
(Mussolini)
• Robert Mugabe… Zibmbabve’nin bu diktatörü, kendine karşı çıkanları tutuklatı. İşkence uyguladı. Ülke ekonomisini çökme noktasına sürükledi.
(Mugabe)
• ThanShwe… Burma diktatörü. Son derece egoist ve acımasız. Kendi kendine madalya veren bir manyak. Göğsündeki madalyalar sözlerimizin delilidir.
(ThanShwe)
• Augusto Pinochet… Darbe ile Şili’nin yönetimine el koyan bu diktatör, yürüttüğü poliyikaya dayalı şiddet sonucu 3 bin kişinin ölümüne, on binlerce kişinin işkence görmesine ve yaklaşık 200 bin kişinin sürgün hayatı yaşamasına sebep oldu.
(Augusto Pinochet)
• Ve dahi KENAN EVREN… 12 Eylül 1980 günü yapılan darbe ile perde arkasındaki darbe hazırlayıcılardan habersiz milletimize bir “kurtarıcı” gibi tanıtılan bu darbeci kısa zamanda “diktatörlük” hüviyetine büründü. Bu gerçeğin ispat belgesini dikkatlice okuyun:ABD derin devleti içinde, “Tek dünya (Mondial Dünya)” hedefindeki Yahudi, Siyonist Baronlardan David Rockefiller bir röportajda (Kaynak: Haberiumtürk haber sitesi-19.12.2013) 12 Eylül darbesiyle ilgili olarak şu itirafta bulunuyor.
– 1980 darbesi bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. Provokatörlerimiz aracılığı ile sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermişlerdi. Sonra darbe geldi. Bütün olaylar bıçakla kesmiş gibi kesiliverdi. Burada oynanan oyun halkı umutsuz ve çaresiz duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktı.
• Bu darbe ABD’nin Türkiye’mizi dize getirmek için uyguladığı “ORdo ap Chaos: Önce kaos, sonra düzen”operasyonlarından biridir.
• Kenan Evren ve üç ortağı, kelimenin tam anlamı ile ülkemde diktatörlük estirdiler. 12 Eylül’den kısa bir müddet sonra 17 Ekim’de ben de tutuklandım. 3,5 ay Mamak’ta olmak üzere 9,5 ay tutuklu kaldım. Bu olayların “canlı şahidi”yim. Uygun bir zamanda bu acı hatıraları konuşuruz.
(Kanan Evren)
Çok değerli okuyucularım…
Dünyamızda kötüler-iyiler zalim diktatörler adil ve hukuka bağlı yöneticiler/milletine kan kusturan milleti uğruna “Ölümüne”diyerek meydanlara çıkan iktidarı ele geçirince “Devletin malı deniz yemeyen keriz” diyerek devleti 70 sent’e muhtaç hale getirenlerle bütün kaynakları yollar köprüler, viyadükler, tüneller, deniz altından raylı sistemler, 3.havaalanı, kanal İstanbul, her ile hastaneler, okullar, fabrikalar, barajlar, su kanalları, yerli ve milli harb silahları sanayii, milletin güvenliği, huzuru, mutluluğu için yatırımlara, ihracata, ekonomik istikarara harcayanların amansız bir rekabetini görüyoruz… yaşıyoruz… algılıyoruz…
Başında bulunduğu diktatoryal partinin karanlık mâzisini, hicap duyarak görmek ve hatırlamak istemeyen bir adamın, yüzü kızarmadan ülkeye gerçek demokrasiyi, insan haklarını, ferdi ve kurumsal hürriyetleri, söz ve basın özgürlüklerini, milleti kamplara ayırmadan serbestçe, eşit, adil ve kardeşçe duygularla tanıyan bir milletin başkanına “diktatör olacak” iftirasını, yalanını, yaftasını, yakıştırmasını utanmadan ortaya çıkarmasını hayretle karşılıyorum.
Bu yazımda dünyamızı kana, gözyaşına, zulme boğan ünlü (ünleri batsın!) diktatörlerin adlarını ve fotoğraflarını yayınlarken, kalb, vicdan ve göz körlüğü ile illetli zavallılara, sefillere, rezillere ACABA? Diktatör nasıl olurmuş? Diye bir ayna tutabilir miyim? Bilmiyorum…
Hatırlayabildiğim kadarı ile bunların hepsini fotoğrafları ile yayınlamaya kalksam, bunları okumaya zaman yetmez. Bir kısmını da liste halinde sunmak istiyorum:
• Muammer Kaddafi-Libya
• Zeynelabidin bin Ali-Tunus
• Hüsnü Mübarek-Mısır
• Sisi (Darbeci)-Mısır
• Nikolay Çavuşesku-Romanya
• Slobodan Miloseviç-Sırbistan
• General Alfredo-Paraguay
• İdi Amin-Uganda
• Marshal Antonescu-Romanya
• I.Mary (Kanlı Mary)-İngiltere
• Qinshi Huang-Çin İmparatoru
• Thomas de Torquemada-Engizisyon
• Babilli Godireu-Kudüs
• Olivera Salazar-Portekiz
• Ferdinand Markas-Filipinler
• Mabutu Sese Seko-Zaire
• Babilli Godfrey-Kudüs
• Neron-Roma İmparatoru
• Khmer Rouge-Kamboçya
Sonuç
• Bugün Türkiye’mizde, kesinlikle bir “Diktatörlük”ihtimali yoktur. “Millet İradesi”buna asla müsaade etmez.
• Tam bir asır, batılıemperyalist locaların bize dayattıkları “Parlamenter Sistem”, güya demokrasinin olmazsa olmazı “Partiler”le kör topal giderken, başta tuttukları, milletten kopuk, sorumsuz, göstermelik, Cumhurbaşkanları ile de emperyalist kuruluşların kontrolü sağlanmış oluyordu. Gizli bir esarette idik.
• “Parlamenter Sistem” Türkiye şartlarında görünüşte tek adam diktatoryasını içermez görünse de her parti liderinin birer diktatör kudretinde grubunu ve seçmenini karşı çıkılmaz bir tahakküm altına aldığı devreleri yaşadık. Sistemin çok masum ilkeleri, gizli toplantılar, parayla satın alınan milletvekilleri(!) koalisyon krizleri, muhtıralar, darbeler, acılar, çileler ile zedelendi. Bugün Türkiye’yi yıkmayı hedefleyen düşmanlar, kendi emperyalist emellerini maalesef “Parlamenter Sistem” le devam ettirdiler. Ama artık bu oyunlar bitti.
• Evet… “Parlamenter Sistem” in diktatörleri, bugün Türkiye’mizi yıkmak isteyen Batı’lı localar, Birderberg Clup, dünyanın en zengin bankerleri, iş adamları, iç ve dış medya, terörist oluşumlar, Siyonist hedeflere yönelmiş kuruluşlar ve Fetö hainlerdir. Bu gerçeği sakın unutmayalım.
• Allah ülkemize, milletimize, devletimize ve sancağımıza esenlikler lütfetsin! Âmin! Her an uyanık olalım.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi