Süleyman Seyfi Öğün’ün kaleme aldığı “Aynanın arkasında neler oluyor?” yazısını siz değerli okuyuculara sunuyoruz..
Üzerine kurulu iddialar tam aksi de olsa, kapitalizmin nihâî tahlilde, târihin şâhitlik ettiği en akıldışı yapılar ağı olduğunu bu köşede defâlarca dile getirdim. Aklîlik ile akıldışılık arasında şaşırtıcı geçişler mevcut. Logos ve kaos, kâğıt üzerinde olduğu gibi hayatta ayrışmıyor. Tam aksine; aklî bulduğumuz bir şeyler, bir bakıyoruz ki, akıldışı başka birşeylerle kuşatılıvermiş; tıpkı modern bilim ve onun mahsulâtı ile yüklü olan teknolojinin akılcı yapısının savaş gibi akıldışı bir olguyla bitişmesinde olduğu üzere.. Hâsılı, kapitalist dünyâda hiçbir şey kolay kolay saflığını, mâsumiyetini muhafaza edemiyor. Şâirin dediği gibi, her şey kirleniyor…
Bu hatırlatmayı yapmamın sebebi, şu mâhut gıda ve enerji krizi temelinde yaşananlar.. Biden ve şürekâsı, dünyâyı karpuz misâli ikiye böldü. Katı bir siyah-beyaz ayırımı bu. Bir tarafta Demokratlar Kulübü, diğer tarafta ise Otokratlar Kulübü’ne mensup olduğu ilân edilen devletler ve milletler var. Başını Angloamerikan blokun çektiği Demokratlar Kulübü, başını Çin ve Rusya’nın çektiği, içinde Macaristan ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu Otokratlar Kulübü’ne ağır bir şekilde yükleniyor. Ekonomik ambargolar ve yaptırım tehditleri üst üste geliyor.
Demokratik değerler kümesi, siyâsal akıl ve moralin bitiştiği bir kesişim kümesidir. Buna göre otokrasiler akıldışı küreyi târif ediyor. Kabûl..Mesele bu akılcı siyâsal iddianın nasıl güdüldüğü veyâ yürütüldüğü ile alâkalı olsa gerekir. Demokratik değerleri müdafaa etmek için dünyâdaki mal ve hizmet akışına müdahale etmenin neresi akıl ile açıklanabilir acaba? Dahası var.. Bu kesintileri muvakkat sayarak kabûl etmek de mümkündür. Murâd edilen, Rusya’yı ekonomik olarak zora sokmak ve pes ettirerek Ukrayna’dan çekilmeye mecbûr etmek olarak târif edildi. Ama gidişat tam aksini ortaya koyuyor. Savaş başladıktan bu tarafa, Rusya’nın gelirleri artmış görünüyor. Gûya kapanan Batı şirketleri ise, farklı tabelalarla veyâ mücâvir memleketler üzerinden çalışmaya devâm ediyor. Yâni, Rusya öyle iddia edildiği gibi bir yokluk yaşamıyor. Rusya işe, Çin ve Hindistan gibi iki büyük alıcıyı emniyet altına alarak başladı. Onlara görece düşük bir fiyat üzerinde petrol ve doğal gaz sevkiyâtını arttırdı. Yâni doğuda, sürümden kazanmak yolunu seçti. Çin ve Hindistan, sadece kendi ihtiyaçları oranında değil, bunun da fazlasını Rusya’dan ithâl etmeye başladı. Bu iki kuvvetli ekonomi, bu defâ bir fırsatçılık yapıp, tedârikçi rolüne soyundu. Başta Avrupa olmak üzere, ambargoya riayet eden diğer devletler, Rus petrol ve doğalgazını, bu defâ çok daha fazla ödeme yaparak onlardan ithâl etmeye başladı. Ambargocu odaklar bu defâ tavan fiyat uygulamasına geçmek gibi, sâhada karşılığı olmayacağı gün gibi âşikâr olan saçmalık dolu bir karar almak zorunda kaldılar. Rusya, kendisinden çok emin bir şekilde yoluna devâm ediyor. En ağır darbeyi, Petrodolar sistemine vurdu ve Ruble karşılığı yeni bir ödemeler rejimine geçti. Panikleyen Avrupa, bu rejimi kabûl etmediğini açıklamasına rağmen, dolaylı ticâret şebekelerini kullanarak, yâni binbir dereden su taşıyarak, ama paşa paşa buna boyun eğdi. Rusya, son tavan fiyat uygulama karârına mukabil olarak bitirici darbeyi vurdu. Tam da kış arifesinde oldu bu. Avrupa’nın belini iyice bükecek olan Kuzey Akımı’nı toptan kesti.
Şimdi duralım ve düşünelim. Kapitalizmin, kârın maksimizasyonu ilkesi üzerine kurulduğunu biliyoruz. Fiyat rejimleri bu ilkeye hizmet eder. Yüksek fiyatlama yüksek kârlılık demektir. O zaman yeniden soralım: Bir mal veyâ hizmetin fiyatı ne zaman artar? Bunun en başta gelen sebeplerinden birisi, dolaşım bozukluğu ve arz kısıtlılığıdır. Rusya-Ukrayna savaşı her ikisini de sağladı. Evvelâ şu mâhut pandemi üzerinden üretimi küresel ölçekte düşürdüler. Tam da pandemiden kurtulduk, işler düzeliyor, üretim canlanacak derken de savaşı çıkardılar. Tedârik zincirlerini kırdılar. Dolaylı ve sun’i trafikler üzerinden fiyatları arttırdılar. OPEC, arz artışına yanaşmadı. Biden’ın son Ortadoğu turu, gûyâ bunun içindi. Olmadı…. Olmadı mı, değilse kasten oldurulmadı mı? Bilemiyorum. Ama bu gelişmelere bakarak bâzı soruları kendime sormaktan ve burada paylaşmaktan kendimi alamıyorum..
Pandeminin ilâç ve lojistik sektörlerini akıl almaz kârlara boğduğunu gördük. Acaba vasıfsız bir komedyen ve en az kendisi kadar komedyen olan bir ekibe teslim ederek o cânım memleket Ukrayna’yı Rusya’nın önüne atmak, sıranın enerji ve savaş sektörlerine geldiğini mi gösteriyor? Meselenin Rusya olduğunu düşünürken, odakta esas olarak, başta Almanya olmak üzere Avro bölgesinin, Avrupa Birliği’nin çökertilmesi ve daha mühimi; gelişme potansiyeli taşıyan ve yeni bir sıklet merkezi oluşturmaya namzet olan AB-Rusya-Çin bağlarının kopartılması mı vardı? Rusya kendisine göre bir çıkış yolu buldu. En azından şimdilik baskıyı bir fırsata çevirmeye muvaffak oldu. Ya iç pazara kapanma karârı alan Çin?.. Ya, başta Almanya, ikinci olarak da Fransa olmak üzere, tasarruf tedbirleri peşinde koşmak pısırıklığı ve aczi içindeki AB? …Aynanın gösterdikleriyle yetinmeyelim… Aynanın arkasında oluyor her şey…
https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleyman-seyfi-ogun/aynanin-arkasinda-neler-oluyor-2063936
https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleyman-seyfi-ogun/aynanin-arkasinda-neler-oluyor-2063936