Bakan Göktaş’tan Sosyal Medya Kullanımına 16 Yaş Sınırı Vurgusu
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çocukların sosyal medya kullanımına yönelik yaş sınırlaması getirilmesi konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Göktaş, Türkiye’ye uygun modeller geliştirmek için yürütülen çalışmalara değinerek, “Bizim görüşümüz, sosyal medya kullanımının 16 yaş itibarıyla sınırlandırılması yönünde” dedi.
Sosyal Medya, Neslimizi Nasıl Kuşatıyor?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın çocukların sosyal medya kullanımına yönelik 16 yaş sınırlandırması vurgusu, meselenin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Dijital dünya, her ne kadar büyük bir fırsatlar alanı sunsa da, özellikle çocuklarımız için bir o kadar tehlike barındırıyor. Bu tehlikeler sadece fiziksel veya psikolojik boyutla sınırlı değil; aynı zamanda manevi ve ahlaki değerlerimizi de hedef alıyor.
Sosyal medya, çoğu zaman bir “gayya kuyusu” gibi, genç nesilleri içine çekiyor. Bu platformlar aracılığıyla çocuklarımız, ailelerinden uzaklaşıyor ve yozlaşmanın kucağına itiliyor. İnternetin sunduğu zararlı içerikler, sadece onların psikolojisini bozmakla kalmıyor, aynı zamanda dini ve ahlaki değerlerini de söküp alıyor. Bakan Göktaş’ın da ifade ettiği gibi, sosyal medya kullanımı konusunda Türkiye’ye özgü çözümler geliştirilmesi gerekiyor. Ancak mesele sadece bir yaş sınırı koymakla çözülecek kadar da basit değil.
Bugün sosyal medya, çocuklarımızı değerlerinden kopararak, “bilmeyen ve bilmediğini de bilmeyen” bir nesil yetiştiriyor. İnançtan uzak, şükürsüz, toplumu ve dünyayı anlamakta zorluk çeken, sevgiden ve merhametten bihaber bir gençlik ortaya çıkıyor. Kendi değerlerinden habersiz olan bu nesil, hayatı sadece sosyal medya platformlarından ibaret görüyor. Maalesef bu durum, onları hem bireysel hem de toplumsal olarak büyük bir boşluğa sürüklüyor.
İslam, her dönemde insanları kötülüklerden koruma ve ahlaki değerlerini muhafaza etme sorumluluğunu yükler. Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Her çocuk fıtrat üzere doğar; ancak anne-babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar” buyuruyor. Bu hadis-i şerif, ebeveynlerin çocuklarını koruma sorumluluğunu açıkça ortaya koyuyor. Dijital çağın getirdiği bu tehlikelerde, biz Müslümanlara düşen görev, çocuklarımızın sadece bedensel değil, ruhsal ve manevi gelişimlerini de korumaktır.
Bakanlığın başlattığı çalıştayların, bu anlamda önemli bir adım olduğu şüphesiz. Ancak ailelerin de bu süreçte daha bilinçli olması gerekiyor. Aile içinde iletişimi güçlendirmek, çocuklara sosyal medya yerine gerçek hayatı öğretmek ve onları İslam’ın güzel ahlakıyla yetiştirmek en büyük görevimizdir. Sosyal medyanın sınırlandırılması kadar, alternatif mecralar oluşturmak da önemlidir. Çocuklarımızın zamanlarını verimli ve değerli bir şekilde geçirmesini sağlayacak faaliyetler sunmak, bu yozlaşmayı önlemede etkili olacaktır.
Bugün sosyal medya, gençlerimizi manevi bir felaketin eşiğine getirmiş durumda. Bakanlığın bu alandaki çalışmaları, önemli bir başlangıç olsa da, asıl sorumluluk biz anne-babalarda, eğitimcilerde ve toplumun tüm fertlerinde. Neslimizi, sosyal medya gayyasından çekip çıkararak, onları İslam’ın güzel ahlakıyla donatılmış, bilinçli ve duyarlı bireyler olarak yetiştirmek, hepimizin en büyük vazifesi olmalıdır…
MİRATHABER.COM