Ağustos 2024’te Bangladeş’te meydana gelen sel felaketi, Feni, Comilla, Noakhali ve Chittagong bölgelerinde büyük bir yıkıma yol açtı. Bu bölgelerde üç milyondan fazla insan etkilendi ve bu felaketin boyutları hala tam olarak anlaşılamamış durumda. Söz konusu bölgeler, Bangladeş’in diğer bölgelerine göre daha yüksek rakımlı yerlerdir ve tarihsi olarak bu tür şiddetli sel olaylarına karşı buraların daha dirençli olmaları beklenir. Ancak, Ağustos’taki sel felaketi bu bölgelerde alışılmadık bir şekilde şiddetli oldu. Bu durum, felaketin tamamen doğal bir olaydan ziyade kasıtlı bir eylem olabileceği endişelerini artırmaktadır.
Feni, Komilla, Noakhali ve Şittagong bölgeleri, Bangladeş’in diğer alanlarına göre daha yüksek rakımlı olup, genellikle su baskınlarına karşı daha korunaklıdır. Ancak, Ağustos’taki sel felaketi, bu bölgelerde daha önce görülmemiş bir şiddetle gerçekleşti. Hindistan yetkilileri, bu bölgelerdeki baraj kapaklarını açtığında, bu suyun hızlı bir şekilde bölgelere akmasına sebep olmuştur. Bu tür bir su akışı, son 40 yılda böyle bir seviyede hiç görülmemişti. Bu ani değişiklik, felaketin doğal bir olay değil, kasıtlı bir eylem olduğunu öne süren iddiaları destekliyor.
Bangladeş’teki son siyasi değişiklikler, Hindistan destekli Sheikh Hasina hükümetinin görevden alınmasını sonuçlandırdı. Bu durum, Hindistan’ın Bangladeş üzerindeki etkisini kaybetmesine sebep oldu. Bu felaketin, Hindistan tarafından bir politik misilleme olarak kullanıldığı düşünülüyor. Sheikh Hasina’nın hükümeti, Hindistan’ın çıkarlarına uyum sağlama konusunda aydınlar ve halk tarafından sık sık eleştiriliyordu. Ağustos sel felaketi, Hindistan’ın bu politik değişikliğe karşı bir cevap olarak düşünülebilir.
Geçici hükümet danışmanlarından Syeda Rizwana Hasan, Hindistan’ın sel felaketini kasıtlı olarak düzenlediğini öne sürdü. Hasan, yüksek riskli bölgelerdeki su seviyelerini kontrol etmenin önemini vurgulamış, Hindistan’ın su akışını açmadan önce gerekli uyarıları yapmadığını belirtmiştir. Bu açıklamalar, felaketin tabii bir olay değil, kasıtlı bir eylem olduğunu destekler niteliktedir.
Diğer bir danışman, Nahid Hasan, Hindistan’ın bu eylemlerinin karşı ağır bir bedel ödemesi gerektiğini belirtti ve Hindistan’ın su akışlarını manipüle etmesinin, Bangladeş’teki mevsimsel su baskınlarına sebep olduğunu ifade etmiştir. Hindistan’ın bu uygulamaları, Bangladeş’in yıllık su yönetimini nasıl etkilediğini açıkça gösteriyor.
Ağustos ayındaki sel felaketinin sonuçları, Bengladex’te büyük bir insani kriz meydana getirdi. Etkilenen bölgelerde ölen, yerinden edilmiş insanlar, ev kaybı ve altyapı yıkımı gibi geniş çaplı problemler yaşanmaktadır. Geçici hükümet, bu bölgelerde yardım sağlama ve iyileşme sürecini yönetme konusunda büyük zorluklarla karşı karşıyadır. Bu felaketin, hükümetin kriz yönetimi yeteneklerini test etme ve etkilenen toplulukları yeniden inşa etme çabalarını engellediği açıktır.
Felaket ayrıca, Bangladeş’in dış politika ve bölgesel ilişkileri üzerinde de etkili olabilecek gelişmelere yol açabilir. Bangladeş, yıllardır ülke üzerinde baskısı görülen Hindistan’ın etkisinden kurtulmaya ve daha bağımsız bir duruş sergilemeye çalışıyor. Uluslararası desteğin, Bangladeş’in sel felaketinin üstesinden gelmesine ve dış baskılardan korunmasına yardımcı olması kritik öneme sahiptir. Uluslararası toplumun bu desteği, Bangladeş’in bu zor dönemi aşmasına ve diplomatik ilişkilerdeki zorlukları yönetmesine yardımcı olabilir.
Ağustos 2024’te yaşanan sel felaketi, doğal afetler ve jeopolitik gerilimler arasındaki karmaşık ilişkiyi gözler önüne sermiştir. Bangladeş, bu krizle başa çıkarken, hem insani hem de diplomatik etkileri yönetmek zorunda kalmaktadır. Uluslararası destek, Bangladeş’in bu zorlu dönemi aşmasına ve dış manipülasyonlardan korunmasına yardımcı olacaktır.
Analiz Yapan: MD SALAH UDDIN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-