Gayrimenkul sertifikasında daireler parçalanarak borsada küçük yatırımcıya satılacak. Sonra borsada güçlü spekülatörlerin kurbanı olacaklar. Arsalar da bu transferlerle sözüm ona değerinde fiyatlandırılıp borsaya taşınarak orada satılacak. Yine kazanan bankalar ve onların kredi verdikleri olacak.
İnşaat sektörünün can simidi olarak sunulan gayrimenkul sertifikasından sonra “İmar Hakları Transferi”isminde bir sertifika daha çıkarılması için kanun çalışmaları yapılıyor. Bu kanun çalışması Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 4. maddesi, 13. madde ile yeniden düzenleniyor. Daha önce Gayrımenkul sertifikaları üzerinde eleştirel bir yazı kaleme almıştık. Küçük yatırımcıya alan açıyor gibi gözüküp küçük yatırımcıyı okyanusta, yani borsada, yüzmeye davet eden bir uygulama olarak tanımlamıştık. Gayrimenkul sertifikası benzeri, ithal kültürün meyvesi olan İmar hakları Transferi gündeme geldi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 67 maddeden oluşan bir yasa ile imar alanında ve kentsel dönüşümle ilgili değişiklik söz konusu. Konuya ilişkin olarak imar kanununun 4. ve 13. maddesi düzenlenerek “imar haklarının transferi”isminde yeni bir düzenlemeye doğru gidiliyor. İmar Borsasında alınıp satılacak imar haklarıKentsel dönüşüme konu olan alanlar, afet riski bulunan alanlar, jeolojik açıdan tehlikeli bölgelerle ilgili olacakmış. Mevcut kentsel dönüşüm yasası neye yetmedi de onun üzerinden yasa çıkartılıyor?
İmar Hakkı Transferi (İHT) korunması şart olan imar hakkının, menkulleştirerek başka alana transfer edip, bu alanların korunmasını sağlamak ve kentsel alanların üretimine olanak sağlamak gibi bir durum ortaya çıkıyor.Arsa sahibinin isteği ile, imar hakkını kullanmayıp, bir başka projede kullandırarak arsayı paraya çevirmek şekli olarak, tapu yerine, sertifika üzerinden menkul kıymetlerle sağlanacak.Tabi mobiline edilen bu kıymetler, sözüm ona kentsel dönüşüm için tıkanmışlığın çözülmesi yönünde bir arayış izlenimini veren bir yaklaşım. Arsa sahibinin iradesi ile gerçekleşmesi gerektiği için bu yasal değişiklik şimdiki durumdan farklı bir süreci işletemeyecektir.
Burada hedeflenen şey; yasada tüzel kurumlara ait arazilerin bu şekilde transferlerinin yapılması meselesidir. Vatandaş buna ilgi duymayacaktır. Ama kamu tüzel kurumlarının yöneticilerinin bu yasaya dayanarak bu minvalde atacağı adımlar inşaat sektöründe ciddi bir rant kapısını aralayacaktır. Sertifika haline getirilmiş arsalar, tıpkı altın sertifikası gibi statü ile satılacak. Borsada bunları kontrol edecek güç bankalardır. Gayrimenkuller borsaya taşınıyor. Kıymetli arazilerin borsaya açılmasına bir kapı olabilecek olan bu yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç, kentleşmedeki çarpık yapılaşmanın sürekliliğine sadece bir katkı sağlayacaktır. Tabi bu süreçte oluşacak rant eninde sonunda bankaların verdiği yüksek kredilerle binalar üretecek olan firmaların bankaların el koyacağı gayrimenkuller olacak.
Millete ne faydası var?diye sorduğumuzda, millete faydasının olmayacağına inanıyoruz. Tıpkı gayrimenkul sertifikası gibi, bir sömürüye kapı açmak olarak görüyoruz. Gayrimenkul sertifikasında daireler parçalanarak borsada küçük yatırımcıya satılacak. Sonra borsada güçlü spekülatörlerin kurbanı olacaklar. Arsalar da bu transferlerle sözüm ona değerinde fiyatlandırılıp borsaya taşınarak orada satılacak. Yine kazanan bankalar ve onların kredi verdikleri olacak. Neden bu finansmancı ya da yatırımcı, arsa sahibinin istediği parayı vermiyor? Çünkü bunu borsadan böl, parçala, küçült ve yut yöntemi ile daha uygun alacağı aşikardır. Esas mesele ise; tapunun menkul kıymete dönüştürülmesi diyebileceğimiz bu sürecin, uzun vadede ne gibi hedeflere kayabileceği risklerinin hesaplanamamasıdır!
Özetle yapılmaya çalışılan şey; gayrimenkul sertifikası gibi arsanın da menkul hale dönüştürülen tapuların rehin oluşturulması, borsada büyük oyun kuruculara taze kan taşımadır. Ayrıca bu alan yeni kredilendirmeye kapı açacağından, bankaların olmayan paralarını, kurdukları borca dayalı sistem gereği, kredi vererek kendilerine yeni faiz geliri elde edeceği alanı da üretecekler.Bu faizleri elde ederken her zamanki gibi faizlerin, ödenemeyişlerinden dolayı kredi teminatları bankaların öz kaynaklarına geçecektir. Bankaların genel tablolarına baktığınızda, kredi alanlarının çoğalmasının ardından bankaların çok yüksek faiz elde ettiği, belli bir süre sonra, kredi bataklarının olduğu, akabinde hacizlerle bankaların öz kaynaklarında ciddi artışlar gözlendiği rahatlıkla görülebilmektedir.
Bu kanun, haksız mal transferine neden olacaktır. Buradan faizciler beslenecektir. Bilinçli ya da bilinçsiz bankalara kredi verdirmek gibi yapılan düzenlemelerin hepsi, kredi alan firmanın da, milletimizin de aleyhine olup, uygulama sadece bankaların lehinedir. Bugün ki göstergeler bu tespitimizin türevsel sonucu olup, tavsiyemiz bu kanundan vazgeçilmesidir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…