17 Aralık 2013 tarihinde Fetö teşkilatının müntesibi devlet içerisinde görevlendirdiği savcılar tarafından “yolsuzluk ve rüşvet” adı altında R. Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek için yargısal darbe çalışmaları başlatılmıştı.
Hemen akabinde 21 Aralık 2013 günü Fetö teşkilatının lideri tarafından kamuoyuna beddua videosu servis edilmişti. Baş fetözani bu video da: “Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin… Kim paralelse, Allah onun belasını versin. Kim sülükse, Allah onun bin belasını versin. Sülüklerin evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Bizsek yani. Kim çeteyse… kim örgütse… kim silahlı örgütse… kim milletine kötülük yapmak istiyorsa… kim milletin hakkı olan arpa kadar bir haram yemişse, Allah onun belasını versin!” diye İslam toplumunda mülane olarak bilinen karşılıklı lanetleşme seansı düzenlemişti kendince.
Baş Fetözani bu lanetleşme seansını ne zaman yapmıştı?
Yargı ve emniyette 17-25 Aralık operasyonunun henüz başladığı ilk günlerin başlangıcında yapmıştı.
Baş Fetözani bence bu lanetleşme cesaretini; Devlet içerisinde ki parelel yapılanmasına ve destek aldığı ABD deki yandaş resmi lobilerinin desteğine güvenerek kesin başarılı olunacağı beklentisiyle göstermişti. Kendi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin içerisinde ki parelel yapının hezimete uğrayacağı hiç akıllarının ucuna bile gelmemişti. Askeri bir darbe sonucunda halkın evlerinden kafalarını bile uzatamayacaklarını iddia eden Prof. unvanlı teşkilat elamanları bile açık açık videolar çekip sosyal medyada paylaşmakta idiler.
Bu teşkilatın başlangıcından beri İslam Dininin istismar ederek mütedeyyin vatandaşların maneviyata olan bağlılığını kendi lanet emellerine alet ederek büyümüş ve bir takım metafizik olağanüstü kerametler uydurmak suretiyle insanları kendine bir şekilde bağlamıştı. Bu yüzden aynı oyun ve planlarla teşkilatının varlığını sürdürmek zorunluluğu vardı. İşte bu yüzden ABD desteğiyle Devlet içerisinde parelel yapı elamanlarının R.Tayyip Erdoğan’a karşı başlattıkları hadsiz ve millet iradesine karşı vuracakları darbenin istedikleri gibi sonuçlanacağı beklentisiyle Baş Fetözani bu lanetleşme seansını düzenlemişti ki sürecin sonunda kamuoyuna milyonların sevgisini kazanmış oyunu almış lideri itibarsızlaştırmak kendisini de maneviyat sahibi ruhani bir lider konumuna yükseltme planından başka bir şey değildi. Parelel yapının kazanacağı darbe sonucunda Baş Fetözani’nin lanetleşme bedduasında talep ettiği belanın R.Tayyip Erdoğan’nı mahvettiği algısıyla keramet süsü verilecek insanlar Baş Fetözaninin haklı çıktığı intibasıyla R.Tayyip Erdoğan’dan kamuoyu desteği çekilmiş olacaktı.
Baş Fetözani, teşkilatını din tüccarlığıyla kurduğu için bu süreci de din üzerinden ve dini söylemlerle sürdürmesi gerekiyordu. Çünkü tabanı ibadet olan saf müslümanlar kolayca kandırılacak ve daha da çok baş fetozaniye bağlanılacaktı. Yargısal darbe, güçlü işbirlikçi ABD ve devlet içerisinde ki güçlü yapılanma sayesinde başarıya ulaşacak sonunda baş fetözaninin bedduası müntesibleri tarafından keramet olarak kabul edilecekti.
Baş Fetözaninin beddualaşmayı planlı bir şekilde zamanlama bakımından hemen olayların başlangıcında arzı endam etmesi işbirlikçi efendileri ABD’nin desteğiyle yargısal darbenin başarılı olacağına kesin gözüyle baktığı için yapmıştı. Çünkü işbirlikçisi ABD’nin desteği ile devlet içerisinde ki bütün kurumlarda son derece gizli bir şekilde sızdığı ve örgütlendiği için sonucun R.Tayyip Erdoğan ve ekibinin aleyhine olacağından zerree şüphe duymadığı için bu mülaneyi yapmıştı. Plan istediği gibi sürmüş olsaydı baş fetözaninin bedduası Allah katında kabul olduğunun açık göstergesi olarak halka sunulacaktı. Milletin hür iradesiyle tercihen seçilerek iktidar olan R.Tayyip Erdoğan, ABD destekli baş fetözaninin insanları manen etkileyeceği için siyaseten R.Tayyip Erdoğan rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarıyla halkın gözünden düşürülecekti. Baş Fetözani kamuoyuna kerameti açık evliya olduğu gösterilmiş olacaktı. Kitleler lehine kanalize edilecekti. Dolayısıyla ABD nin planı gereği ülkemiz bölünecek Türkiye Cumhuriyeti Devleti fiilen sona erecekti.
Süreç Fetözani teşkilatının planladığı gibi yürümedi. Güvendikleri “kudretli” ABD ve Devlet içerisinde ki parelel yapı elamanları hezimete uğramış Olaylar beklentilerinin tam tersi tezahür etmişti. Fetözaninin “Kim çeteyse… Kim parelel örgütse…” nidalarıyla yaptığı lanet talebi kendileri üzerlerine yağmıştı. Baş Fetözaninin lanetleşme duasında neyi talep etmiş ise hepside tabandan tepeye kadar teşkilat mensuplarını mahv ve perişan etti. Ancak hala bu din tüccarı memleket düşmanı Baş Fetözaniye müntesibleri tarafından hala bağlılık göstermelerine bir anlam verememekteyim. Şayet manevi açıdan değerlendirilmek gerekirse yaptığı lanetleşeme duasının kendilerine dönmesi bir işaret olmalı mı değil mi? Veya bu şahsın din tüccarı olduğunun açık bir göstergesi olarak değerlendirilmeli değil mi?
Fehmi YAĞLI