Baskı Her Mahallede Var
Bizi takip eden okuyucularımız “Namazsız Tesettürlüler mi, Tesettürsüz Namazlılar mı?” başlıklı yazımızı da okumuşlardır. Namazsız örtülülerin bir kısmının baba – ağabey – koca baskısıyla örtündükleri anlaşılıyor. Zira Rabbimizin buyruğu olduğu inancıyla bilgili ve bilinçli olarak örtünebilselerdi namazlarını da muhtemelen kılarlardı.
Baskı namazlı tesettürsüzlerin bazılarında da görülüyor. Daha açık bir anlatımla kızımız – kadınımız namaz kılıyor ama örtünemiyor. Çünkü örtünmemesi için babası veya kocası tarafından baskı görüyor.
Baskı Değil Uyarı Yapılabilir
Ergin insanlara sürekli namaz ve tesettür uyarısı yapılabilir. Uyarı Hakka Çağrı ve Batıllar’dan sakındırma olarak dinî görevimizdir. Ama ne namaz ve ne de tesettür için baskı yapılamaz, şiddet kullanılamaz. Baskı ile namaz kılma ve örtünme Allah katında kabul-ü şayan olmadığı gibi kişiler üzerinde ruhen geliştirici olumlu etkiler de bırakamaz.
Baskı, Türüne Göre Kâfir de Yapabilir
Namaz ve tesettür için baskı yapılamaz da namaz kılınmaması ve örtünülmemesi için yapılabilir mi? Bu tür baskı ise hiç mi hiç yapılamaz.
Dinî kurallar çizgisinde yaşanması için dinimizin özünü kavrayamamış bilinçsiz insanlar tarafından baskı yapılabilir, yapılabilir ama bu tür baskı, baskıcı kişileri günahkâr kılar. Ama namaz kılınmaması ve tesettüre bürünülmemesi konusunda yapılan baskı ise baskı yapanları yalnızca günahkâr kılmaz, onları İslâm dairesinden de çıkarır. Kâfir olmalarına da sebep olur. Çünkü böylesi baskıda Rabbimizin Kur’ânî emirleri olan namazı ve örtünmeyi tanımama; ret ve inkâr etme vardır.
Ülkemizde bu tür baskılar da mı var, denilebilir. Ama fetvaiste.comsitemiz yoluyla halkımızla ilişkide olduğumuz için bu tür baskıların yaygınlaşmakta olduğunu görüyoruz.
Bu yazıyı yazmamıza sebep olan tarafımız gönderilmiş maili beraberce okuyalım:
“Değerli Ali Rıza hocam, Çocukluğumdan beri ibadetlerimi yerine getiriyorum. Kur’ân okuma, Namaz ve Oruç başta olmak üzere İslam’ı yaşama kişiliğime ve kalbime güç veriyor. Bir tek başım açık, başımı örtemiyorum. Çünkü eşim ve babam örtülü olmamı istememekte, kesin bir tavırla karşı gelmekteler. Eşimle son tartışmamızda, ‘eğer örtünür kapanırsanseni asla sevmeyeceğim” dedi. Ben ne yapacağım? Özgürlüğüm yok maalesef. Bir yol gösterin bana hocam, bir fikir verin bana lütfen. Ne yapabilirim?”
Yukarıda sunduğumuz örnekte oluğu gibi baskının yalnızca manevî olduğunu da sanmayalım. Şiddet kullananları da pek çok…
Yüce Rabbimiz Bakara sûresinin 256. âyetiyle Din konusundaki baskının bütün türlerini yasaklamaktadır; İslâmî hayatın lehine olduğu gibi de aleyhine baskı da yasaklanmaktadır.
İnsan Hür İradeli Varlıktır
İnsan Rabbimiz tarafından kulluk denemesine uğratılmaktadır. Hür iradesiyle inanacak ve inanmayacaktır, özgür iradesiyle amel edecek veya etmeyecektir. Çünkü insan yalnızca iradeli olarak yaptıklarından sorgulanacak; ceza görecek veya mükâfat alacaktır.
Günümüz ifadesiyle din ve vicdan hürriyeti dokunulmazdır.
Bu dokunulmazlığı çiğneyenler azaba uğratılacak zalimlerdir. Kur’ânî mesajları beraberce okuyalım:
“Hakikati inkâr etmeye ve insanları Allah yolundan saptırmaya şartlanmış olanlar, derin bir sapıklık içindedirler.”(Nisa 167)
“Unutmayın, Allah’ın laneti zalimleredir. Onlar, insanları Allah yolundan alıkoyarlar. Allah yolunu eğri bir yol olarak göstermeye çalışırlar. Ahireti yok sayan da zaten onlardır.”(Hud 8-9)
“Hakkı inkâra kalkışan ve başkalarını Allah’ın yolundan çeviren kimselerin üzerine haklar ve özgürlükleri çiğneyerek çıkardıkları bozgunculuktan ötürü azap üstüne azap yağacağız.”(Nahl 88)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi