islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5498
EURO
36,4662
ALTIN
2.962,01
BIST
9.146,35
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

BAŞÖRTÜSÜNDEN VAZ GEÇME DENEYİMİ

BAŞÖRTÜSÜNDEN VAZ GEÇME DENEYİMİ
19 Mayıs 2024 10:00
A+
A-

Ayşe Böhürler  Yenişafak’ta yayınladığı” Başörtüsünden Vaz Geçme Deneyimi “ başlıklı yazısının son bölümünde  şöyle diyor:

{Geleneksel dini çevreler kızların tek başına birey olma ve bağımsız bir kimlik kazanmalarına imkân vermemekteydi. Başörtüsü mücadelesi yasakçı laik-seküler cemaatler kadar bunlara da bir meydan okumayla ortaya çıktı.

Erkekler ya da modern sekülerler tarafından tanımlanan kadınlar “Biz tanımlanmak istemiyoruz” dediler. Ve laiklikten, pozitivist dünya görüşünden kaynaklanan yasakları sorguladıkları gibi dini toplumsal ve ataerkil yargıları da sorguladılar, bunu hayatlarına yansıttılar. Üniversite okumaları, kamusal alanda var olma mücadelesi, erkeklerle olan ilişkilerini de farklılaştırdı. Kaç-göçlerden birlikte çalışma ortamlarına geçildi ve farklı bir sosyolojik alanı ortaya çıkardı.

Son yıllarda yukarıdaki sürecin tersine başını açma hikâyeleri medyada da çevremizde de daha çok görünür olmaya başladı. Geçenlerde bir akademisyen dostum Ankara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı’nda Din Psikolojisi Bölümü’ndeki genç bir akademisyenin bu konudaki doktora tezini göndermişti. Rukiye Kardaş Yalçın’ın tezini nihayet okuma fırsatı buldum. Başörtüsünden vazgeçenleri anlamak noktasında kıymetli bulduğum bu çalışmaya dair notlarımı paylaşmak isterim.

Araştırma hayatının bir dönemini başörtülü olarak geçirmiş ve sonrasında başörtüsü kullanmayı bırakmış, en az lisans eğitimi almış ya da almakta olan 29 kadın üzerinden yapılmış. Bunlar yasaklı yılları bilmeyen, ailelerinin isteği veya ortam gereği başını örten, çeşitli üniversitelerde okuyan ya da çalışan kadınlar. Kamusal alan yasaklarını anneleri ile özdeşleştiriyor, kendi hikâyelerinin bir öncesi olarak görmüyorlar. Elbette başını örtmekten vazgeçenler mono blok bir kitle değil, her birinin farklı psikolojileri, aile yapıları, karakterleri, karşılaştıkları engeller var.

258 sayfalık tezi bir köşe yazısında özetlemek imkânsız, ancak gördüğüm kadarıyla başörtüsünden vazgeçenler “dinden uzaklaşmak” için bunu yapmıyor. Başörtüsüne ve ona yüklenen sembolik anlamları temsil etmekten uzaklaşmak istiyorlar. Bu ağırlığı taşımak istemiyorlar. Başörtüsü konusuyla ilgili siyasi tartışmalar, yasaklar, ideolojik yakıştırmalar, aile baskıları ve daha pek çok etken başörtülü kadınların başörtüsü pratiğinden uzaklaşmasına neden olmuş. Bu durumlardan özgürleşmek istiyorlar. Estetik ve imaj kaygıları da var. Kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma ihtiyacını dile getiriyorlar.

Bir bölümü başını açtıktan sonra başörtülü kadınlarla bir araya gelmeyi istemiyor. Daha çok dindar ve muhafazakâr gelenekten olmayanlarla bir arada bulunma arzusu göze çarpıyor. Başörtülülerle bir araya gelmemeyi tercih etme sebeplerinin başında; onların eleştirel üslubundan rahatsızlık, kendilerini yenilemediklerini düşünmeleri, sorgulamadan başörtüsü kullandıklarını düşünmeleri gibi kanaatleri var.

İnanç olarak değişenlerin sayısı çok az. Tamamı başörtüsü kullanmama kararından memnun, inandıkları gibi yaşadıklarını düşünüyorlar. Yaşadıkları bu durumu izah ederken başörtüsünün kültürel bir şey olduğuna inanmak, mesleki olarak yaşanan dezavantajlar, başörtüsü kullanmaya başlandığındaki heyecanının yitmesi gibi gerekçelendirmeleri var. Başörtüsüz süreçte yaşanan olumlu durum, daha çok kabul görme hali, özgür hissetme isteği

kendini dindar hissetmemek, başörtülülerin AK Partili olarak görülmesi, başörtüsünün siyasi malzeme olarak kullanılması, erkeklerin değiştiğini düşünmek gibi pek çok sebepleri var.

Gördüğüm kadarıyla tüm bunların özünde değişen çağ ve dinamiklerin içinde yeni bir kimlik arayışı ve aileden kopuş hikâyesi karşımıza çıkıyor. Bu tezde en çok dikkatimi çeken sebep başörtüsünün temsil ettiği sembollere olan itirazları.}

ACABA HİÇ İNANILDI MI?

Ayşe Böhürler’i okuduk. Kendisine müteşekkiriz. Yazının içeriği üzerinde düşünülmesinde yarar var. Ama biz gerçeğe değinmeden geçemeyeceğiz. BAŞÖRTÜSÜNDEN VAZ GEÇME DENEYİMİ’ne kalkışanlar acaba ona inanılması gerektiği gibi  hiç inandılar mı? Eğer inanılsaydı vazgeçebilirler miydi?

Bunun cevabını da bir yazımızda biz vermeye çalışalım. Bekleyiniz

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

ETİKETLER: Manşet