Prof. Sami Şener: İsrail, Batı’nın bilinçli bir şekilde kurdurduğu sun’i bir devlettir. Bu olayı, İsrail devletinin kuruluşu ile ilgili İngiliz, Fransız ve Amerika gibi ülkelerin ortaya koyduğu mali, silah ve siyasi destekler, bu devletin “güdümlü ve planlı” bir şekilde hareket edilerek müslüman toplumlar tarihten silinmeye çalışılıyor. Konu, Batı’nın müslüman devletler ile olan ilişkisini, bir “çatışma mantığı” ile çözmek istediğini açıkça gösteriyor. Bu konu, aslında 25-30 yıldır, Amerikalı, İngiliz ve Japon sözde bilim adamları tarafından”Avrupa’nın gerçek medeniyet” olduğu şeklinde bazı hikaye ve uydurma projeler ile gündeme getirilip, Müslüman toplumların korku ve aşağılık psikolojisine düşmesine gayret edilmekteydi. Batı Sömürgeci mantığı, hala eski kötü niyetini ve sinsi varlığını sürdürmektedir. Dolayısıyla, İsrail’i, İslam dünyasında bir “tetikçi” gibi koruyan Batı’nın büyük devletlerinin bir kısmı, bu katliamların yegane sorumlusudur.
Prof. Sami Şener: Osmanlı’nın son dönemlerinde Arap dünyasında ırkçılık ve Osmanlı düşmanlığının İngiliz ve Fransızlar tarafından yerleştirildiğini ve hatta, Ürdün kralı Hüseyin’e ve bazı Arap liderlerine ciddi paralar verildiğini kaynaklardan biliyoruz.
Bu hareketler, Filistin’de “İsrail Bozgunculuğu”na imkan ve fırsat hazırlanmak için yapılmıştır.
Osmanlı Devletine yönelik, son “haçlı saldırıları” birçok Avrupa ülkesi tarafından gerçekleştirilerek, İslam toplumları, ya batının kapitalist veya komünist güçler tarafından kontrol altına alındı.
Suriye, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Irak, Fas, Cezayir gibi ülkelerde, halkına yabancı yöneticiler, bu ülkelerde iktidara getirildiler. Türkiye de bu gizli siyasi hareketlerden nasibi aldı.
Sonuç olarak bugün, Müslüman ülke ismiyle yönetim ve sosyal sistemini yürüten bir ülke mevcut değil. İran bile, İslam adına hareket ettiğini söylerken bile, mezhepçi ve ırkçı bir tutum ile hareket ediyor. Bu batı yanlısı liderler, Müslüman toplumlarda İslamı ve kendi medeniyetlerine bağlı hareketleri de engelleyici roller oynadılar.
Prof. Sami Şener: Dünyada barışı ve adaleti sağlamak üzere kurulmuş bir sistem yok. Birleşmiş Milletler, Nato, Dünya Bankası gibi kuruluşlar, Batı Dünyasının ideal ve hedeflerini gerçekleştirmek üzere kurulmuş, “yanlı” kurumlardır. Özellikle Birleşmiş Milletler, şimdiye kadar Müslüman veya herhangi mağdur bir milletin problemlerini çözebilecek bir uygulama içine girememiştir. Bunun sebebi ise, Milli Güvenlik Kurulu’dur.
Bu kurul, Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’dan oluşan bir kuruldur. Bir manada, siyasi ve iktisadi en güçlü ülkelerden oluşmuş bir yapıdır ve birbiriyle uzlaşmaz nitelikler taşımaktadırlar. Bu güç, ağırlıklı olarak “Batı menfatini gözeten” bir özellik taşımaktadır. Rusya ve Çin de, otoriter ülkeler olarak, bir manada askeri güçleriyle güya bir denge sağlamak için orada yer almaktadır.
Birçok konuda olduğu gibi Filistin konusunda da, Katliamcı ve ırkçı bir devlet olan İsrail, şimdiye kadar BM kararlarında çok defa haksız ve baskıcı olduğu hususunda kararlar alınmasına rağmen, kendisine yönelik bir uygulama gerçekleştirilememiştir. Sebebi de, bu beş devletin bir konuda karar alma imkanının olmamasındandır.
Bu konuda, Türkiye’nin BM’ni zaman zaman fonksiyonsuz kaldığını söylemesine rağmen, asıl yapması gereken şey, BMGK’nu tanımaması ve dünya ülkelerinin de bu doğrultuda harekete geçmesini sağlayarak, bu “üniversel oyun”nun daha fazla milletleri aldatması ve oyalamasını önlemesidir. İkinci bir konu ise, BM’e alternatif bir kuruluşun kurulmasına öncülük etmesi ve Batı dünyasının merhamet ve adalet dışı uygulamalarına alternatif bir kurumsal yapısının oluşmasına çalışmasıdır.
Editör: İsrail ve Batı Devletlerinin İsrail’in katliamlarına nasıl karşı çıkılacak? Bu soykırım ve seri katliamlar nasıl önlenebilir?
Prof. Sami Şener: Batı dünyası, demokrasi ile halkın iradesinin yönetime yansıdığını yıllardan beri söylemesine rağmen, Filistin ve benzeri konularda, ahlak ve hukuk dışı tutumlarıyla kendi ürettiği bütün “modern değerler”i yine kendisi ihlal etmekte ve hatta halklarının bile taleplerini dikkate almamaktadırlar.
Bu durumda, dünya halkları; meydanları doldurarak yönetimlerine “adaletin gerçekleşmesi” gerektiğini hatırlatmalı ve insanlığı yok edecek bu katliamcı ve sömürgeci mantığın durmasını ve dünyanın bir kaos içine girmesinin engellenmesini talep etmelidir. Yoksa, hiçbir Batı ülkesi, adalet ve merhametli bir politika oluşturma imkanına sahip değildir. Burada, dünya halklarının ittifakının bir sonuç sağlayabilme ihtimali vardır; ülkelerin değil.. Çünkü ülkeler, menfaatleri doğrultusunda hareket etmektedirler.
Röportaj: Prof. Dr. Sami Şener
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-