İnsan bilincinde güzel hatıralarla bezenmiş günlerden biri bayramdır. Bilindiği gibi kimi bayram millîdir, kimi bayram dinîdir. Millî bayram genellikle her hangi bir toplumun kazandığı zafer ya da devlet kuruluşu gibi müstesna günlerin hatırasını yaşatma günüdür.
Milli bayram genellikle bir milleti ya da bir kesim cemaati ilgilendirir. Millî bayramın uygulanışında, genelde insanların ruhî yapıları söz konusu edilmez. Amma ne kadar insanı ne kadar ilgilendirir, düşünen de pek olmaz. Böylesi bayramlarda insanların mutlulukları hedeflenmez hatta merak konusu bile edilmez. Bu bayramlar ruhsuz ve nursuz bayramlardır.
Devlet, dolayısı ile yerel resmi kuruluşlar tören yaparlar, iş biter. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse, Cezayir’de devrim günü, Filipinler’de, bağımsızlık bildirgesi, Cibuti’de ulusal gün ve Belçika’da kral günü gibi bayramlar kutlanılmaktadır. Fakat bayramların arka planları, uygulama tarzları ve hedef belirleme programları olmalıdır. Bunlar olmadan kutlanan bayram yüzeyseldir ve yapaydır. Bütün dünya milletlerinin millî bayramlarında genellikle uygulama, insan fıtratı, psikolojik yapısı ve geleceğe ait hedef belirleme ideali yoktur. İnsan sevgisini kalbinde taşımayan ve insan değerini, onun, insanî zihniyetini değerlendirmek gerekir. Hatta bu değerlendirme insan onuru ile ilgili olması gerekir.
Buna rağmen hele inanmış insanın, inandığı değerlere bağlılığını özgürce yaşama hakkı elinden alınmış ise o insan bayram yapsa ne yazar. Ahlâkî değerleri erozyona uğramış ve erozyon uygulaması bizzat her şeyi ile güvendiği devleti tarafından yapılıyorsa ve bütün manevî alanlarda yalnızlaştırılıyorsa, üstüne üstlük iffet, hayâ, edep gibi değerleri kokuşmuş hale getirilip iman ve ahlâkî değerleri gittikçe kokuşturuluyorsa, insanda bayram yapma duygusu kalır mı? Daha bir nesil geçmeden baba kızını komşusuna bile itiyaden göndermiyor da bugün onun çocukları bütün ahlâkî ilkeleri aşmış ve genç bayanların doğurduğu çocuklarının kimden olduğunu bilemiyorsa, bayram onun neyine? Bu trajediyi hayıflanarak seyrediyor da ciddi bir tepki göstermiyorsa, böylesi bir halkın bayram yapması yüzeyseldir.
Ağabeyi olarak tanığı bayın, babası olduğunu öğrenince şoka giren bayanın, dünyasının nasıl yıkıldığına, şahit olan seyirci, tepkisiz kalıyor da, böylesi çirkefliğe karşı kıyam etmiyorsa, bayram bunların neyine? Gece yarısı nikâhı altında olan kocasını yatağında terk ederek internette tanıştığı namus canavarının evine giden ve nikâh diye bir kavramı tanımayan bayanların arttığı bir ülkede bayram kimin neyine? Ee.. Bu ülkede bu aile trajedileri yaşanmasın diye kurulan ve milletimize ağır ekonomik yük olan “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın duyarsızlığı, gerçekten çok düşündürücüdür.
Bu bakanlığı kurduran gücün, Milli Eğitim Bakanlığının müfredatının koordinatörü, para politikaların direktörü, her işimizin ana faktörü ve tüm ahlâkî ilkelerimizin çöküşünün finans sektörü olan güç, malum güç ise bu milletin bayram yapmaya ne hakkı olabilir? Devleşen ve gelirin büyük bir kısmını devletin vergi olarak aldığı büyük ekonomik kuruluş ve ticarî sektörün, milletten “Deli Dumrul vergisi” ile sömürdüğü bir millete bayram ne yaraşır?
Bütün bu olumsuzluklara rağmen madalyonun bir yüzünü görürken diğer yüzüne bakmadan olumlu olan hayır ve hasenatı görmezlikten gelmek doğru olmaz. Bunca tahribata rağmen kalbi aşk ateşiyle tutuşan büyük bir kitleyi hesaba katmamak, muhasebeyi kurallarına göre yapmamak, neticeyi yanlışa sürükler. Bizim milletimizin özellikle müminlerin bir ay süresinde dağlar gibi hediye paketleriyle, sadaka, zekât, fitre, fidye gibi maddi görevlerini ifa eden ve infak gibi bir ibadette imtihan kazanan büyük kitleyi hayırla anmak gerekir. Esasında oruç başlı başına istisnaî bir ibadettir. Ancak kul ile Rabbi arasında özel bir ahittir. Açlıkta ve susuzlukta had safhaya ulaşmış insanın imtihanıdır. İftar bayramı arifesinde bir bardak su için imrenen ve gözü önünde püfür püfür dumanı tüten çorba karşısında nefsine “dur ve bekle” diyebilen bir yiğit namzedi savaşçı için bayram çok yüksek değer ifade eder. Nice güzellikleri ile beraber “nefsi emmareden” başlayarak, mertebede zirve yapmasına vesile olan oruç, gayba iman, namaz ve infak ibadetlerinde başarılı olanlara bayram, helal olsun! Rabbimiz! hayırlara vesile eyle! Âmin. Esselamu aleykum.
İlhan ORAL
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi