Bir Ramazan ayı ve akabinde Allah’ın lütfu olan Ramazan Bayramı da geride kaldı. Seneye kime nasip kime kısmet Allah bilir. Bu Ramazanda da Müslümanlık cephesinde değişen hiçbir şey olmadı. Makûs talihimiz sürekli tekerrür ediyor.
Müslümanlık aleminin her cephesi, zalimlerin tasallutu altında inliyor. Yine kan, yine gözyaşı, yine zulüm. Ve yeryüzünün müstekbirlerinin Müslümanlara karşı hiç müsamahası yok. İçimizdeki gavurlarla dışımızdaki gavurlar, adeta el birliğiyle üzerimize saldırmakta. İçimizdeki gavurlar, Allah’ın diniyle ve Müslümanlarla alay ederken, dışımızdaki gavurlar üzerimize kin ve ölüm kusuyor.
Bu bayramda Müslümanlık aleminde değişen bir şey olmadı. Mekke’miz, Kudüs’ümüz, Akan’ımız, Türkistan’ımız, Açe’miz ve dahi adını bilmediğimiz, sayamayacağımız nice beldeler Amerika’nın, İngiliz’in, Fransa’nın, Rusya’nın, Çin’in, Siyonist Yahudi’nin ve bilcümle küffarın, modern Firavunların, Hamanların, Karunların, Ebu Cehil ve Ebu Leheblerin tasallutu altında iniliyor. Velid İbni Mugireler küffarın ordusunu finanse edip ordular kuruyor, As Bin Vailler küffarın propagandasını yapıyor ve her cepheden bütün güçleriyle saldırıyorlar.
Ve biz… Müslümanlık alemi… Her yerde paramparça, her yerde ihtilaf tefrika ve her yerde birbiriyle niza ve çekişme. Allah kalplerimizi birleştirmedi mi? Fakat heyhat! Ne çare ki, zalimin bunca zulmü karşısında dahi, Müslümanlık alemi içler acısı durumda.
Bütün bunlara rağmen elbette umutsuz değiliz. Her şeyin bir hesaba bağlı olduğunu bilmekteyiz. Zalimlerin kurduğu tuzakların üstünde de tuzak kuran bir Rabbimiz var. Bizim Rabbimizin kurduğu tuzaktan kimse kurtulamaz.
Ve ey zalimler iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslümanların yeryüzü tagutlarına, zalimlerine, müstekbirlerine karşı gayz ve nefreti amansızdır. Sizin bu yapmakta olduğunuz zulümlerin verdiği netice şudur: Tarihimizin hiçbir devresinde olmadığı kadar, bugün bu asırda sizden daha ziyade nefret ediyor ve hesaplaşacağımız günü sabırla bekliyoruz. Ve sizden bütün ruhumuz, hissiyatımız, duygularımızla iğreniyoruz.
Siz ne kadar zulmederseniz edin. Biz yine bayramlarımızı kutlayacak, bayramlarımızda sevineceğiz. Allah’ın bize lütfettiği bu sayılı günleri, sizlere inat bütün bedenimizle ve ruhumuzla sahipleneceğiz. Hem daha ne yapabilirsiniz? İnsanlık alemine bu yaptığınız, yapmakta olduğunuz zulümlerden daha fazla ne yapabilirsiniz ki? Müslümanlara yapmak isteyip de yapamadığınız ne kaldı ki?
Şunu da unutmayın. Sizler artık Müslümanlarla uğraşmayı bıraktınız, doğrunda Allah ve O’nun dini olan İslam ile uğraşmaya başladınız. Ve asla kazanamayacağınız savaşa kalkıştınız. Alla kullarını hiçbir zaman sizin elinize bırakmayacaktır. Yaptığınız her zulüm unutuldu sanmayın. Gözlerin döneceği güne ertelenmektedir. Ve Müslümanlar bütün zerreleriyle bu hakikate iman ediyor.
Bayramlarımız Neden Değişmiyor? Biz nerede hata yaptık ve neyimizi kaybettik? Neden iki asırdır başımız zalimlerin tasallutundan kurtulmuyor? Dışımızda bizi katleden zalimler, içimizdeki yerli gavurlar hiç durmadan nasıl sürekli bizi zelil ve hakir kılabiliyor? Neden Müslümanlar sürekli aynı delikten ısırılıyor?
Birazda Müslümanlar kendilerine bakmalı değil mi? Hiçbir şey sebepsiz değildir. Allah kalplerimiz birleştirdi, biz ihtilaf ettik. Allah dosdoğru yolu gösterdi biz başka yolara saptık. Allah Resulünü bize önder kıldı, biz başka önderler edindik. Allah haramlar ve helaller koydu, biz ihlal ettik. En büyük düşmanınız nefsinizdir dedi, biz kardeşlerimize karşı haset ve kin besledik.
Şimdi biraz düşünelim bakalım. Bayramlarımız neden hiç değişmiyor?