İslâm, kişiyi Hakka yönelten ve Halk insanı kılacak görevler yükleyen Din’dir. Bu sebeple müslümanı Hak ve Halk insanı olarak tanımlayabiliriz. Bayramlar Hak ve Halk insanı olmanın yoğun olarak yaşanması gereken günlerdir. Bayram günlerindeki görevlerimizi şöylece özetleyebiliriz:
1. Bayram Namazını Kılmak
Bayramlarımızda ilk görevimiz Hak insanı olduğumuz bilinciyle bayram namazı kılmaktır. Gecenin karanlıklarından aydınlıkları çıkararak sabaha can veren ve Hak olan Allah’a yönelerek bayram Namazı kılmak ilk görevimizdir.(Felek 1,Tekvîr 18)Peygamberimizin, Medine’ye hicretinin ikinci yılından itibaren sürekli olarak kıldığı bayram namazları, yalnız erkeklerin değil kadınların da yükümlü kılındığı bir görevdir.
-Allah şanını artırsın- Sevgili Peygamberimiz, erkekler gibi yükümlü bağımsız bireyler olan kadınlara da Kur’ân âyetlerini tebliğ ettiği ve onları da eğittiği için kadınlar vakit namazları ve Cuma namazlarına katıldıkları gibi bayram namazlarına da katılıyorlardı.
Bayram namazlarını Mesci-di Nebi’nin dışında açık alanda kıldıran Peygamberimizin emirleriyle kadınlar bayram namazlarına katılırlardı.
Peygamberimiz mümin kadınları bayram namazlarına yönlendirdiği gibi kendi eşleri ve kızlarını da yönlendirirdi. (İ.Mace Hn.1309)
Çocuklar da Bayram Namazına Götürülmelidir
Çocuklarımızı erken yaşlarda ibadetlere alıştırmalıyız. Müslümanlığın çocukluk hatıraları ile beslenebilmeleri için yedi yaşına basmış çocuklarımızı da cuma ve bayram namazlarına getirmeliyiz.
Bayram Namazını Camide Kılamayan Kadınlarımız Ne Yapmalıdır?
Camilerde kendilerine yer ayrılmadığı için ülkemizdekadınlarımızın çok büyük çoğunluğu İslâm’a aykırı olarak bayram namazına katılamıyorlar. Bu sebeple onlar bayram namazını, evlerinde bayram namazı vaktinde tek başlarına kılmalıdır.
Onlar, bayram namazı kılmaya niyet ederek sabah namazının farzı gibi iki rek’atlik bir namaz kılarlar. Ancak birinci rekâta “Sübhaneke” den sonra ve Fatiha’dan önce üç defa “Allah ü Ekber” diyerek tekbir getirirler. Bu tekbirleri, ikinci rek’atta rukûa gitmeden önce de tekrar ederler. Tekbirlerde, başlangıç tekbirinde olduğu gibi eller kaldırılır ve yanlara salınır.
2.FitreVermek
Ramazan Bayramı’ndaki bir görevimiz de Fitre vermektir. Temel ihtiyaçları yanı sıra bayram günü ve gecesi gereksinimlerini de karşılayabilecek kişi, fitre verir. O, alabileceği gibi fitre de verebilir.
Zekâtla zenginleri, fitre ile zenginlerin yanı sıra fakirleri de verici konumuna yükselten İslâm ne yüce bir dindir.
Kimler İçin Fitre Verilir?
Bu yıl için 30 lira olarak belirlenen fitre en alt dilimi oluşturur. Bu miktarı düşmemek koşuluyla Maide sûresinin 89. âyetinden hareketle ailemize yaptığımız gıda harcamaları esas alınarak bir günlük yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak miktar fitre olarak verilmelidir. Hayat nimetine şükür olduğu için fitrenin üst sınırı yoktur.
Kişi kendisinin fitresi yanı sıra yeni doğmuş olanları dahil küçük çocuklarının, velayeti altındaki akıl hastalarının ve bakmakla yükümlü olduğu fakir ana babası ve kardeşlerinin fitresini verir. Zekât verilebilen herkese fitre verilebilir. Ramazan bayramının birinci günü görevleşirse de fitre Ramazan ayı boyunca da verilebilir.
3. Hediyeleşmek
Hediyeleşme özellikle bayram günlerinde önemsememiz gereken bir fazilettir/erdemdir.
Peygamberimiz, “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız.” buyurmakta, ”Hediyeleşiniz ki birbirinizi sevebilesiniz.” öğüdünü vermektedir.
Onun bu müjdeli beyanlarından hareketle sevgi üreten hediyeleşmeyi İslâmî bir görevimiz olarak algılamalıyız.
Gücümüz ölçüsünde ihtiyaç karşılayacak bir maddeden küçücük bir kitaba, tek bir çiçeğe, bir çift çoraptan bir kaleme ve bir anahtarlığa kadar her maddeyi hediyeleşme aracı kılabiliriz.
4. Ana- baba ve Akrabaya Sıla Yapmak
Her zaman yapılması gereken bu görevimiz, özellikle bayramlar da ihmal edilmemelidir. Telefonla olsun ilişki kurmalı ve dua almalıyız. Akrabamızın özellikle hasta ve tutuklu olanları da unutulmamalıdır. Peygamberimiz akraba ilişkilerini sürdürmenin Cennet’e götürücü bir amel olduğunu müjdelemişlerdir.
5. Dargın Olduğumuz Kişilerle Barışmak
Peygamberimiz Müslümanların üç günden fazla dargın durmalarını yasaklamıştır. Bu sebeple özellikle Bayramlarımızı, birbirimizi bağışlayarak dargınlıklarımızı gidereceğimiz günler olarak değerlendirmeliyiz. Çünkü bağışlamak, Cennet’i ve armağanlarını kazandıracak işlerdendir. Nefislerimize ağır geldiği için kendimizi Cennet kazandıracak erdemlerden yoksun bırakmak akıl işi değildir.
Peygamberimiz bizleri şöylece müjdelemişlerdir:
– Üç haslet/özellik vardır ki bunlara sahip olan kişiyi Allah kolay ve basit bir muhakeme ile hesaba çeker ve onu rahmeti ile Cennet’e koyar. Bunlar da seni yoksun bırakana vermen, seninle ilgiyi kesene alâka göstermen, sana haksızlık edeni affetmendir.
6. Bayramlarımızda Eğlence Helâl midir?
Bayramlar sevinç günleridir. İnsan doğası, eğlenceye de muhtaçtır. Sevgili Peygamberimizin eşi Hz. Âişe annemiz şöyle anlatıyor:
Bir bayram günüydü. Yanımda bulunan iki genç kız def çalıyor, ezgiler söylüyorlardı. Hz. Peygamber geldi, yatağa ilişti ve yüzünü çevirdi. Bir süre sonra babam Ebû Bekir geldi. Peygamberin huzurunda –Şeytânî enstrümanlı müzik ha! diyerek beni azarladı.
Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, Ebû Bekir’e dönerek onu şöylece uyardı:
– Ya Eba Bekir! Kızları kendi haline bırak. Her toplumun bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır.(Buharî Îdeyn 2)
Peygamberimiz bir bayram günü, namaz kıldıkları mescitlerinde kılıç-kalkan gösteri yapılmasını onaylamış ve genç eşi Âişe annemize de izlettirmiştir. Sonuç olarak söyleyebileceğimiz şudur: Alkollü içkiler ve bedensel temasları içeren oyunlardan kaçınarak mahalli eğlencelere yer verebiliriz.
7. Kâbir Ziyareti
Bayram günlerinde kabir ziyareti yapmamız için dinimizde özel bir teşvik yok ise de engel de yoktur. Geleneksel güzelliklerimiz içinde yer alan bu tür ziyaretlere ihtiyaçlı olduğumuz bilinmelidir. Vefa göstermeliyiz ki biz de unutulmayalım. Peygamberimiz kabir ziyaretine teşvik ederek şöyle buyurmuştur:
“Kabirleri ziyaret ediniz. Zirâ kabirleri ziyaret, dünya hayatını, taparcasına ihtirasla yaşamanızı engeller ve Âhiret Hayatı’nı hatırlatır.”
Ramazan Sonu Duamız
Şanı Yüce olan Allah’ımız! Sen, Kur’ân’ında rızan için yapılan işlere tam ücret vereceğini, katından çok daha fazlasını da ödeyeceğini vaat ediyorsun. Peygamberimizin diliyle de oruç ibadetini, yüceliğine uygun düşecek şekilde mükâfatlandıracağını müjdeliyorsun.
Ya Rab! Ücretimizi istiyoruz. Ücretimizi:
Bizi bağışlayarak ver. Sağlımızı koruyarak, rızıklarımızı ve verme duygularımızı artırarak ver. Ahlakımızı; ince ruhluluğumuzu/zerafetimizi geliştirerek ver. Birliğimizi pekiştirerek yüreklerimizi barış, adalet ve sevgi ile donatarak ver.
Güzel kulların arasına katarak ver. Âteş azabından koruyarak ver. Sınırsız ve sonsuz nimetlerinle ebedileştirdiğin Cennet’lerine ve güzelliklerine erdirerek ver. Âmîn, âmîn, âmîn…
Ali Rıza DEMİRCAN
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…