Geçen gün telefonuma Vakıf Bank”ın bayramlık ihtiyaç kredisi mesajı düştü. Mesajı okuyunca 50 yıl öncesinde babama ait bir hatıra gönlüme aktı.
Rahmetli babacığımın Kasımpaşa Şeyhveli Sokağında 10 dairelik bir apartmanı vardı. 17 yaşında evlenmiştim ve ben de babamla birlikte oturuyordum.
Dokuz/9 kiracımız vardı. Bunların 1 tanesi memur, diğerleri de çeşitli esnaf grubundan idi. Ayın 1’inde kira ödeyen tek bir kiracımız vardı, o da memur olan kiracımızdı, diğerlerinin ölçüsü yoktu. Bazıları kirasını onunda, bazıları yirmisinde öderdi, hatta kiraları iki üç ay birikenleri de olurdu.
Babacığımın kirasını geç ödeyen hiçbir kiracısını sıkıştırdığını hatırlamıyorum.
Bir bayram öncesi idi. Memur kiracımız –Allah rahmet eylesin- Şöhret Hanım dairemize geldi ve babama “Faik amca biz bayram tatiline gidiyoruz, kiramızı döndüğümüz zaman vereceğiz.” diyerek erteleme ricasında bulundu.
Kiracılarına karşı son derece müsamahakâr olan babam, çok sevdiğimiz kiracımız Şöhret hanıma onaylayıcı bir cevap vermedi. Yüz hatlarından çok üzüldüğünü fark ettim. Gidince babama saygı ölçülerimi zorlayarak şöyle dedim:
“Babacığım senin hiçbir kiracın 15’inden önce kirasını vermiyor ki, Şöhret Hanım da 15’inde verseydi ne olurdu?”
Rahmetli babacım bana dönüp bilgece şöyle dedi:
“Oğlum ben Şöhret Hanıma bu aylığı hediye de ederim ama o onurludur, kabul etmez. Şimdi gidecek bayramda muhtemelen ölçüsüz harcama yapacak, sonra da kira borcunu kapatmak için en az 6 ay bütçesini zorlayacak. Onun böylesi üzülecek oluşuna gönlüm razı olmadı. İstedim ki kirasını ödesin ve gitsin. Mevcut olanı harcasın.”
Evet bu olayı yukarıda zikrettiğim banka mesajı geldiğinde hatırladım. Vakıfbank ana sermayesini ecdadımızın vakıf olarak oluşturduğu bir kurum. Vakfın ruhu sosyal yardımdır. Yardım edici Vakıf ile sömürücü bankacılığı telif etmek başka değil, tam bir gavurluktur. Üstelik Vakıfbank faiz karşıtı olması gereken iktidarımızın yönetiminde.
Şimdi buradan Vakıf Bank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan’a seslenmek istiyorum:
Vakıfbank’ın başındasınız, devlet bankası olarak da ayrıcalıksınız. Ana sermayenizin bir kısmından olsun şartlarını belirleyerek ihtiyaçlarını bildirecek insanlarımıza karşılıksız veya borç vererek yardımcı olamaz mıydınız?
Faizli ihtiyaç kredisi almasını teşvik ettiğiniz bir memur veya işçi ailesinin aldığı örneğin 20 bin liralık krediyi nasıl ve ne sürede ödeyebileceğini hiç düşündünüz mü? İnsanları israfa alıştırarak kredi kartlarıyla da borçlandırmaya özendirdiğiniz dönemimizde ihtiyaçlarını sömürerek insanların dünyası ve âhiretine zarar vermek başka değil bir gavurluk türü olsa gerektir.
Vakıfları bankalaştıran ve yaşatanlar için de Büyük Hesab Günü önümüzdedir. O günü birileri uzak görse de imanımız gereği biz yakın görüyoruz. Kıyamet Günü”nün penceresinden bakıldığında dünya hayatı bir kuşluk veya akşam vakti olarak görülmeyecek mi?
“Sana Kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar.
Onun bilgisi Rabbine aittir.
Sen ondan korkanlar için bir uyarıcısın.
O günü gördüklerinde dünyada sanki bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar kaldıklarını anlayacaklar” (Naziat 42-46)
*Gavurluk: acımasızlık, dinsizlik, islâm dışılık
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi